3 Aralık 2023

Anadolu’nun Avrupası: Eskişehir

İç Anadolu Bölgesi'nin en kendine özgü şehirlerinden biri olan Eskişehir, Anadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi gibi iki büyük üniversitesiyle tam bir öğrenci şehri olarak biliniyor. Son 20 yılda yapılan yeniliklerle Türkiye’nin örnek şehirlerinden biri haline gelen Eskişehir, Porsuk Çayı çevresinde sıralanan turistik tesislerinin yanı sıra ülkemizin en büyük şehir parklarından biri olan Sazova Bilim, Kültür ve Sanat Parkı ile de ünlü...

Şehri ortadan ikiye bölen ve Venedik kanallarına benzer bir manzara oluşturan Porsuk Çayı’nda yapılan gondol gezilerinin çok sevildiği Eskişehir’in her köşesi yemyeşil parklar, mesire alanları, spor sahaları ve çocuk oyun bahçeleri ile çevrili. Parkları kadar dünya standartlarındaki müzeleriyle de ünlü olan Eskişehir’de havacılık müzelerinden ahşap el sanatları müzelerine kadar müze gezmeyi sevenler için onlarca farklı seçenek var. Eskişehir otelleri de hem şehir içinde hem de popüler gezi bölgelerinde oldukça fazla sayıda bulunuyor.

Uzun bir tarihi olan ve ilk çağlardan Osmanlı dönemine kadar uzanan birçok paha biçilmez tarihi hazineye ev sahipliği yapan Eskişehir’in kültürel merkezi Odunpazarı’ndan başlayan gezileri de yerli ve yabancı turistler tarafından çok popüler. Yüzlerce yıllık kervansaray ve camilerden bilim merkezlerine kadar herkes için gezilecek güzel bir yeri olan Eskişehir’de mutlaka görmeniz gereken yerleri sizler için yazdık. Keyifli okumalar.

7 Ekim 2023

Kaya Tuzunun Şehri: Çankırı

Çankırı rotası, şu an seyahat planları yapanlar için alternatif bir gezi olabileceği gibi, tatil yapma imkânı olmayanları kısa bir süreliğine de olsa tarihi bir yolculuğa çıkarabilir.

Çankırı, gezilecek yerler bakımından doğal ve tarihi güzelliklere sahip şehirlerden biridir. Ankara’ya ve İç Anadolu Bölgesi ile Karadeniz’in birçok şehrine yakın olmasından dolayı turistik faaliyetler için tercih edilen yerler arasındadır. Çankırı; batısında Bolu, kuzeybatısında Karabük, kuzeyinde Kastamonu, doğuda Çorum, güneyinde Ankara ile komşudur. Çankırı’da ve çevresinde 4 mevsim keşfedilmesine olanak sağlayan birçok güzel gezilecek yer bulunmaktadır.

İç Anadolu Bölgesi'nin en az nüfuslu şehirlerinden ve aynı zamanda kaya tuzunun başkenti olan Çankırı, doğal koşullar açısından bakıldığında bir geçiş iklimine sahiptir. Çankırı’nın sahip olduğu iklim koşulları kuzeyinde birçok ormana sahip olmasına da olanak sağlamıştır.

Çankırı, tarihsel süreçte Roma, Bizans, Selçuklu gibi önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış yerler arasındadır. Yaşayan medeniyetlerin izleri günümüze dek kalmayı başarabilmiştir. Tüm bu güzellikleri birlikte keşfedelim.

28 Eylül 2023

Miras Coğrafyalar: 48 Milli Parkımız


Ülkemizin coğrafi güzelliği ve çeşitliliği büyüleyici. Dört mevsimin de yaşanabildiği bu topraklarda eşsiz bitki ve hayvan türleri barınıyor. Aynı yaşam alanını paylaştığımız tarihi toplulukların ve şehirlerin kalıntılarıysa güzelliğimize renk katıyor.

Doğal dokunun bozulmasını engellemek ve bölgenin denetim altında tutulmasını sağlamak amacıyla 1956’daki yasal düzenleme ile belirlenmeye başlanan tarihi ve doğal alanlar “milli park” olarak ilan ediliyor. Günümüze dek devam eden belirlemeler sonucu şu anda 48 milli parkımız bulunuyor. Bunların 7 tanesi Tarihi Milli Park olarak belirlenmiş, böylece tarihe ait bilgi ve milliyet duygusunun pekiştirilmesi hedefleniyor. 

2022 yılında Abant Gölü Milli Parkının da listeye dahil olmasıyla Türkiye’nin Milli Parkları haritası aşağıdaki gibi şekillendi. Her biri birbirinden güzel olan bu parklar, bizim gibi doğal yaşam gezilerini sevenlerin sıklıkla uğradığı yerler. Temiz havası, bol oksijeni, doğal güzelliği, yeşilliği ile endemik bitkilerin yer aldığı bu yerleri mutlaka görmelisiniz. Yazımızda, Türkiye’de bulunan Milli Parkların özellikleri, görülecek yerleri ve ulaşımı hakkında deneyimlediğimiz ve derlediğimiz bilgileri paylaşacağız. Bazılarında yalnızca yürüyüş, bazılarında konaklama yapabileceğiniz milli parklar listemiz sizinle!

24 Eylül 2023

Salyangozun İzinde: Türkiye’nin 22 Sakin Şehri


Yaşamın kolay ve sakin olduğu şehirlere verilen ve “Sakin Şehir” veya “Yavaş Şehir” anlamına gelen Cittaslow, 1999 yılında İtalya’da kurulmuş, uluslararası bir belediyeler birliği hareketi. “Sakin Şehir” hareketi günümüzde 30 ülkeye yayılmış durumda. Bir kentin “Sakin Şehir” olması için Cittaslow felsefesine uygun hareket etmesi, nüfusunun 50.000 altında olması ve birliğe sunduğu başvuru dosyası üzerinden yapılan değerlendirmeden geçer puan alması gerekmekte. Bir kentin değerlendirmeden geçmesi için çevre, altyapı, sosyal uyum, kentsel yaşam kalitesi politikaları gibi kriterlerin yerine getirilmesi gerekiyor.

Türkiye de geleneksel yaşam ve üretim biçimlerini koruyan şehirlerin yer aldığı bu ağa dahil. Ülkemizin farklı noktalarında, uluslararası "Sakin Şehir" kriterlerine uyan tam 22 küçük ilçe ve kasaba var. Huzurun hakim olduğu bu yerlerin bazılarını duymuş olabilirsiniz. Kafanızı dinleyip, güzel yemekler yiyebileceğiniz bir yerlere gitmek istiyorsanız, aradığınız yer bu listede. İşte sakin şehirlerimiz:

21 Eylül 2023

Dünya Miras Listesinde Türkiye: 21 Kültürel Miras

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO); bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla 1972 yılında kurulmuştur.

Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınıyor. Üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve uzmanların başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanıyor.

20 Eylül 2023

Dünya Miras Geçici Listesinde Türkiye: 79 Miras Adayı


UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme kapsamında taraf devletler, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesi uygun olan varlıklara ilişkin envanterlerini (geçici liste) UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletmekle yükümlüdürler. UNESCO Dünya Miras Merkezi’nce yayınlanan bu listede yer alan varlıklara ilişkin hazırlanan adaylık dosyaları Dünya Miras Komitesi’ne sunulmaktadır. Geçici Listeler hazırlanırken varlıkların Dünya Miras Komitesi’nce belirlenen kriterleri karşılama durumları ile mimari, tarihi, estetik ve kültürel, ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri de dikkate alınmaktadır.

İlk kez 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletilen Geçici Listemizde; 4 karma (Amasya Harşena Dağı, Antalya Kekova ve Güllük Dağı, Erzincan Kemaliye), 3 doğal (Tuz Gölü, Kızılırmak Deltası, Ballıca Mağarası) ve 72 kültürel olmak üzere toplam 79 adet varlık bulunmaktadır.

19 Eylül 2023

Anadolu'nun Ahşap Camileri: Ankara, Konya, Eskişehir, Afyonkarahisar, Kastamonu


Mimari malzeme olarak genellikle kesme taşın kullanıldığı Anadolu-Türk mimarisinde, ahşap tavanlı olan ve bu tavanın ahşap desteklerle taşındığı camiler, özel bir yapı grubunu oluşturuyor. 13. ve 14. yüzyılda özellikle Anadolu’nun iç ve batı bölgelerinde inşa edilen bu yapılardaki ahşap kullanımı, Türklerin Orta Asya ve Horasan bölgesindeki mimari üslubunu hatırlatıyor. Yapı içlerindeki ahşap yüzeylerin “kalem işi” adı verilen süslemelerle bezeli olduğu bu camiler, dıştan sade görünümlerine karşın renkli bir iç mekana sahip...

Afyonkarahisar Ulu Camii (1272-77), Eskişehir Sivrihisar Ulu Camii (1274-75), Ankara Ahi Şerefeddin (Arslanhane) Camii (1289-90), Konya Beyşehir Eşrefoğlu Camii (1296-99) ve Kastamonu Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii (1366-67), UNESCO Dünya Mirası Listesinde de yer alan “Anadolu’daki Ahşap Tavanlı ve Ahşap Destekli Camiler”in en üstün örnekleri...

18 Eylül 2023

Kendi Medeniyetimize Doğru: 34 İlimizdeki Ulu Camiler


Camilere olan bağlılığımızı ve sevdamızı bu listeyle taçlandıralım dedik. Hem bize anı kalsın hem size fikir olsun diye gezdiğimiz camileri yazdık...

Türkiye sınırları içinde kaç tane ulu cami vardır? Hiç düşündünüz mü? Anadolu’nun en eski yapıları arasında olan, özel olarak cuma namazı için şehrin merkezinde inşa edilen ulu camiler, geçmişten günümüze kültürel birer miras. Cuma namazı hür Müslüman erkeğe farz olduğundan sultanlar ve beyler, idaresindeki bölgenin özgür olduğunun bir ifadesi olarak ulu camileri yaptırmış. Bu açıdan ulu camiler, bir güç göstergesi ve bağımsızlık sembolü imiş. Anadolu'nun dört bir köşesinde yükselen tarihi ulu camiler, bilinen işlevlerinin yanı sıra bugünkü alışveriş merkezlerinde olduğu gibi ticaretten sosyal yaşama kadar hayatın merkezinde yer alıyormuş.

"Camiler ve minareler,
İslam'ın hoş alameti..."

Anadolu'da birçok il ve ilçenin merkezinde ulu cami var. Bulundukları şehrin genellikle en büyük camisi olma özelliğini hâlâ koruyan bu camilerin büyük çoğunluğu ibadete açık. Çok az bir kısmı, sonradan yapılan daha büyük camilerden dolayı, en büyük cami olma vasfını kaybetmiş. Söz konusu camilerin bir kısmı da deprem veya yangınlar sebebiyle yıkılmış.

Türkiye’de 41'i şehirlerde, 77'si ilçelerde tespit edilmiş toplam 118 ulu cami bulunuyor. Ulu camiler, bölge olarak en çok Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Ege'de. İl olarak sırasıyla: Diyarbakır'da 8; Urfa ve Konya'da 6; İzmir ve Isparta'da 5; Mardin, Kahramanmaraş, Kayseri, Tokat ve Kütahya'da 4; Bitlis, Adıyaman, Erzurum, Malatya, Sivas, Aksaray, Çorum ve Afyon'da 3'er tane ulu cami var.

Bu camiler genellikle bulundukları yerin adını taşıyor. Bursa, Sivas, Kayseri, Erzurum, Cizre, Çermik, Eskil, Elbistan gibi. Bunun yanında Cami-i Kebir, Büyük Cami gibi isimlerle de adlandırılıyor. Bir kısmı da tıpkı Osmanlı döneminin selâtin camileri gibi, bânilerinin adıyla biliniyor.

Anadolu coğrafyasının dört bir yanında ‘Ulu Cami’lere şahit olursunuz. Bu camilerin çoğu Selçuklu ve beylikler döneminden miras kalan ecdat yadigârları. Ve çoğu hala bulundukları şehrin en ‘Ulu’ camileri…

34 ildeki ulucamileri sıraladık. Bazı illerde tek cami, bazı illerde birden çok camiden bahsettik. Çok eski yıllardan bu yana tamamı olmasa da bir kısmı ayakta kalmayı başarabilmiş, restorasyon desteğiyle günümüzde de varlığını sürdüren ulucamilerden fotoğraflarını bizzat çektiklerimizi anlattık. Bunu yaparken daha önceki listelerimizde olduğu gibi plakaya göre sıraladık. Anadolu’da birçok il ve ilçenin merkezinde bulunan bu tarihi camilerin en meşhurlarından 41 tanesini sizler için derledik.

17 Eylül 2023

Anadolu'nun İlk Üniversiteleri: 17 Selçuklu Medresesi


İslamiyette medreseler, dönemlerinin yüksek okul eğitimi veren çoğu zaman cami ile birlikte aynı külliye içerisinde yer alan vakıf müesseseleridir. Bugünkü yüksek öğretimin yapıldığı yer anlamına gelen medreseler, Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in evinin bir bölümünü eğitim için yaptırdığı "Suffa" adı verilen mekana dayandırılıyor.

İslam geleneğinde önemli yere sahip eğitim ve öğretim yeri medreseler, Selçuklu döneminde çok sayıda ilim ve devlet adamının yetişmesini sağlamış. Medrese geleneği Selçuklu ve Beylikler döneminde de devam etmiş. Camiler, tekke ve zaviyelerle birlikte, Selçuklu ve Beylikler döneminin en önemli eğitim kurumları medreselermiş. Vakıf kültürüyle hizmet veren bu medreselerde, tarih boyunca fıkıh, hadis, fen, astronomi, matematik, geometri ve kozmografya gibi çeşitli ilimler öğretilmiş.

Anadolu Selçuklularında medreseler verdikleri eğitime göre Darü-l Hadis (İlahiyat fakültesi), Fıkıh (Hukuk fakültesi) ve Tıp Medresesi şeklinde sınıflandırılmış. Selçuklu medreseleri; sultanlar, hanedan ailesinin üyeleri, üst düzey devlet adamları ve komutanlar tarafından yaptırılmış. Varlıklı kişiler isterlerse medrese kurabilir ve bir vakfiye ile işletilmesini sağlarmış. Öğrencilere parasız eğitim verilir, onların tüm ihtiyaçları ile medresede çalışan görevlilerin maaşları da vakıf gelirinden karşılanırmış.

Eğitime ve Anadolu'nun aydınlanmasına büyük katkısının yanında, mimari özelliği ile de dikkati çeken bu medreselerden ayakta kalan bazılarının taç kapıları, çini süslemeleri, geometrik desenli ahşap ve taş işlemeleri Türk-İslam sanatının önemli eserleri olarak gösteriliyor. 12. ve 13. yüzyılda Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa edilmiş olan Anadolu Selçuklu Medreseleri, zarif taş işçiliği, mimari özellikleri ve Anadolu’ya has süsleme şemalarıyla dikkat çekiyor. Anadolu’da inşa edilmiş onlarca Selçuklu medresesinden günümüze ulaşmayı başaran eserler, daha çok 13. asrın ilk yarısında yapılmış.

Medreselerde eğitim ve yönetiminden müderris sorumluymuş. Büyük medreselerde birden fazla müderris bulunsa da içlerinden birisi yönetici seçilir, diğerleri eğitimi yürütürmüş. Müderrislerin mezhepleri vakfiyede belirtilirmiş. Fıkıh (İslam hukuku) dersinden müderris sorumluymuş, ilahiyat ve edebiyat derslerini ise diğer öğretim üyeleri verirmiş.

Müderrisler tarafından kıdemli öğrenciler arasından seçilen muidler ilk seviyedeki öğrencilerin eğitimiyle ilgilenirmiş. Öğrencilerin medreseye kabulü devletin emir ve iznine bağlıymış. Medreselerde eğitim süresi yaklaşık 3 yıl olup öğrenci sayısı ortalama 20-40 arasındaymış. Öğrenciler seçtikleri müderristen aldıkları eğitim sonunda icazet (diploma) alırlarmış.

Anadolu medreseleri açık avlulu ya da kapalı avlulu olarak inşa edilmiş. Yapının temel mimari elemanları dikdörtgen avlu ve buraya açılan eyvandır. Öğrenciler avluya açılan penceresiz hücre odalarında uyurlar, eyvanları ise dinlenme ve çalışma alanı olarak kullanırlar, dershanelerde eğitim alırlarmış. Avlunun ortasında genellikle bir havuz, şadırvan veya su kuyusu bulunurmuş.

Medrese, cami yanında bile olsa kendine ait mescidi olurmuş. Bazen de eyvanlardan birisi mescit olarak kullanılırmış. İlhanlı ve Selçuklularda medreseyi yaptıran şahısların mezarları medrese içerisindeki türbeye defnedilirmiş.

Osmanlı, kendisinden önce Anadolu’da hizmet veren Selçuklu medreseleri aracılığıyla büyük bir ilmi geleneği devralmış. Osmanlı Devletinin 1330'da yaptırdığı ilk medrese İznik'teki Orhan Gazi Medresesidir. Fatih Sultan Mehmet, dönemin en büyük medreseleri olan Medaris-i Semaniyeyi (Sekiz Medreseler) yaptırmış. Kanuni döneminde ise Osmanlı Devletinin en büyük kurumu olan Süleymaniye Medresesi (1556) ile Rüstem Paşa Medresesi yapılmış. Cumhuriyet döneminde medreselerin yerini Batılı eğitim kurumları almış. Büyük Selçukluların ilmi ve kültürel mirasının Osmanlı’ya aktarılmasında önemli bir köprü olan Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemi medreselerinden hakkını veremesek de en azından birkaç tanesiyle tanış olalım dedik.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde de yer alan "Anadolu Selçuklu Medreseleri" başta Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum, Kırşehir olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret ediliyor. Listede yer alan medreseler; Konya’daki İnce Minareli Medrese ve Karatay Medresesi, Sivas’taki Çifte Minareli Medrese, Gök Medrese, Buruciye ve Şifaiye Medresesi, Erzurum’daki Yakutiye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kayseri’deki Sahibiye Medresesi ve Çifte Medrese ile Kırşehir’deki Cacabey Medresesi’nden oluşuyor. Bu listede yer alan medreselere ek olarak biz şimdiye kadar gezdiğimiz yerlerde, Selçuklu medreselerinin en nadide örneklerini; Amasya, Tokat, Mardin ve Edirne'de gördüğümüzü söyleyebiliriz.

16 Eylül 2023

Anadolu'nun İlk Hastaneleri: Darüşşifalar (Şifahaneler)

Darüşşifalar hastaların tedavi edildiği, bununla birlikte tıp eğitiminin verildiği, çeşitli ilaçların geliştirildiği yerlerdi. Anadolu Selçuklu döneminde inşa edilen darüşşifalarla Osmanlı dönemi darüşşifaları farklılık göstermekle beraber; Osmanlı’nın, Selçuklu tedavi yöntemlerini esas alıp bu yöntemleri daha da geliştirerek darüşşifaları devam ettirdiğini görürüz.

Günümüzden 800 sene önce Anadolu topraklarında kurulan ilk darüşşifayla beraber, ilerleyen asırlar içinde Türkler eşi benzeri olmayan tıp eğitim sistemine imza atmış ve Avrupa’ya örnek olmuştur. Selçukluların Avrupa’daki Rönesans döneminin tıp eğitimine, hastane sistemlerine büyük örnek teşkil ettiğini özellikle vurgulamak lazım. Avrupa’da 1800’lerde bile akıl hastalarının işkence görüp dışlandığını düşündüğünüzde, 1200’lerde Bimarhanelerinde akıl hastalarını tedavi eden Selçukluların emsalsiz bir örnek olması takdire şayan...

Selçuklularda, saraylarda ve kervansaraylarda da darüşşifalar bulunmaktaydı. Dahası Melikşah’ın ordusunda seyyar bir hastane bulundurduğunu da göz önüne alırsak seyyar darüşşifaların varlığını da belirtmiş oluruz. Anadolu’da müthiş bir kervan ağı kuran Selçukluların, ticaret hayatını canlı tutabilmek için kervansaraylarında da böyle bir sağlık sistemi kurmuş olması şaşırtıcı değil elbet...

Osmanlı döneminde ise darüşşifaların varlığının devam ettiğini görürüz. Selçuklulardan aldıkları esas tedavi yöntemlerini geliştiren Osmanlı, “Külliye” dediğimiz sistem içerisinde darüşşifaların gelişimine devam eder. Bir cami çevresinde oluşmuş yapılar topluluğuna külliye dendiğini biliyoruz. Osmanlı, külliye içerisinde kurduğu darüşşifalarda hastaları tedavi ederken, bir taraftan da yetim ve yoksulların yiyecek, sağlık gibi ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde sistem kurmuştur. Hem Selçuklularda hem de Osmanlı döneminde sağlık hizmetleri ücretsiz olarak verilmekteydi. Ayrıca gelen her kim olursa olsun din, dil, ırk ayrımı yapılmadan tedavi edilirdi.

15 Eylül 2023

Uzun İnce Bir Yolda: İpek Yolu'nun Kervansaray ve Hanları


Türkiye’nin dört bir yanında Selçuklular döneminde inşa edilen han ve kervansaraylar var. Selçuklu devrinde ticari yol ağı üzerinde kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları için sultan hanı da denilen kervansaraylar yapılmış. Büyük ticaret yolları üzerinde kurulmuş olan Selçuklu kervansaraylarının aralarındaki uzaklıklar, deve yürüyüşü ile günde 9 saat, yani 40 kilometre esas tutularak saptanmış. Çevrelerindeki yüksek duvarlarla korunan ve barış zamanlarında pazaryeri olarak da iş gören bu kervansaraylar savaşta kale olarak da kullanılırmış. Selçuklu kervansarayları 3 genel tipe uygun olarak yapılmış. Bunlar; yazlık denilen avlulu, kışlık denilen kapalı ve her iki türün birleştirilmesinden oluşan karma tiplerdir. Osmanlı döneminde şehirlerdeki hanlar ticaret ve konaklamak için yapılmış gelir getirici vakıf yapılarıdır.

Hanlar, sosyal ve ticari hayatın önemli bir merkeziymiş. Hanlar, eşkıya baskınına karşı koyabilecek bir şekilde yapılmış kaleler gibiymiş. Uzak diyarlardan gelen tüccarlar, seyyahlar, dervişler ve keşişlerin konakladığı güvenli yerlermiş. Arabalarınızı, atlarınızı, kervanla gelmişseniz develerinizi çekeceğiniz ahırlar varmış altlarında. Avlularında sıra sıra dükkanlar, ikinci katlarında dinlenebileceğiniz odalar bulunurmuş.

14 Eylül 2023

Akdeniz’den Karadeniz’e: Deniz Kaleleri

Antik çağlardan bu yana pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü Türkiye, zengin doğası ve bitki örtüsünün yanı sıra tarihi hazinelere ev sahipliği yapıyor. Bu topraklardan gelmiş geçmiş medeniyetler ve devletler savunma, gözetleme ve ticaret amacıyla birçok kale inşa ederek Anadolu topraklarında kalıcı eserler bırakmış.

Ülkemizin sahillerinde asırlardır ayakta kalmayı başaran, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan  ve tarihin en büyük tanıkları olan kaleler, yazımızda sizleri bekliyor.

13 Eylül 2023

Tarihin Tanıkları: 45 İlimizdeki Kaleler


Kale, düşmanın gelişinin beklendiği yollar üzerine, stratejik öneme sahip olan şehirlere, geçit ve dar boğazlara savunma amaçlı olarak inşa edilen askerî bir yapıdır. Bu tür tahkimatlar antik çağlardan beri kullanılagelmiş ve askerî işlevlerinin yanı sıra idari, siyasi ve ekonomik merkez olarak iş görmüş. Bir yerde kaleler varsa orada çok kanlı çekişmeler vardır. Kanlı çekişmeler de ticarî nüfuz mücadelesine, en nihayet paraya dayanır. Kimi kaleler de saray halkına konaklama imkanı sağlar. Kalelerde, kuleler ve surlar gibi farklı özelliklere sahip bölümler bulunur.

Tarihimizin en önemli eserlerinden biri de tarihi kalelerimizdir. Ülkemizin dört bir bölgesinde yer alan tarihi kalelerimiz özellikle görkemli görünüşleri sayesinde ilgi çekicidir. Anadolu'da yaşayan medeniyetler kendilerini korumak için onlarca kale inşa etmiş. Artık bu amaçla kullanılmasalar da mimarileriyle bugün bulundukları kentin simgesi olarak anılıyor.

45 ildeki binlerce yıldır ayakta kalmayı başaran kaleleri sıraladık. Bazı illerde tek kale, bazı illerde birden çok kaleden bahsettik. Çok eski yıllardan bu yana tamamen olmasa da bir kısmı ayakta kalmayı başarabilmiş, restorasyon desteğiyle günümüzde de varlığını sürdüren taş kalelerden fotoğraflarını bizzat çektiklerimizi anlattık. Bunu yaparken illerimizin plakasına göre sıraladık. Anadolu’da birçok il ve ilçenin merkezinde bulunan bu tarihi kalelerin en meşhurlarından 61 tanesini sizler için derledik.

7 Eylül 2023

Ruh Dünyamıza Yolculuk: Şehirler ve Manevi Sahipleri

Tatili fırsat bilip bulunduğumuz şehrin sıkıcılığı çekilmez olduğunda zamana inat yollara düşeriz. Çoğu kez yolun bizi götürdüğü yere giderken, bazen yanımıza aldığımız bir yol haritası bize kılavuzluk eder. Bu seyahatler genelde farklı mekânlar, yüzler görmek için çıktığımız kültür ya da dinlenme amaçlı geziler olur. Biz de kendisine farklı bir rota çizmek, ülkemizin birbirinden güzel şehirlerini ve her birinin içinde metfun bulunan manevi sahiplerini ziyaret etmek isteyenler için bir yol haritası çıkaralım istedik.

İçinizden nefes alıp verdiğiniz şehirden bambaşka diyarların manevi iklimlerine gitme isteği geçiyorsa, 'Şehirler ve Manevi Sahipleri' yol haritasını almadan yola çıkmayın deriz. Bu haritayla farklı iklimleri içinize çekerken, kendi ruh dünyanıza da yolculuk edebilirsiniz. Yanı başımızda duran ama bihaber olduğumuz bu mübarek mekânları ziyaret etmek için bu yazı önemli bir fırsat. Her ne kadar bu yazımızda bütün şehirlerimizin manevi büyüklerine yer verememiş olsak da Anadolu'nun zenginliği düşünüldüğünde 81 ilin neredeyse hepsinde bu manevi huzuru yakalayabilmek mümkün. Çıkacağınız bu yolculukta şimdiden huzur iklimine girebilmeniz dileğiyle...

Her toprağın manevi sahipleri var. O beldeye bereket veren, huzur veren, irşadını baki hayatlarında da devam ettiren Velileri var Rabbimizin. Bazen, aynı şehirde, aynı bölgede, hatta aynı mahallede olup da, makamlarını bilmediğimiz, haberdar olmadığımız Allah’ın sadık kulları onlar… Ömürlerini Hak yoluna adamış olan bu büyüklere tazim göstermek, onların kabirlerini ziyaret etmek, onlarla iletişime geçmek gibi bir haldir. Çünkü kabir ziyaretleri çok bereketlidir. Hele ki, Allah dostları olunca bu bereket katbekat artacaktır.

Hangi ilde isek, yahut ilçede, kasabada, köyde… Türkiye'de her il sınırı içerisinde en az bir makamı veya kabri olan Allah dostları, veliler, evliyalar vardır. Bir hafta sonu, onlardan birinin kabrini ziyaret etmek, onlardan beslenmek bizim dünya hayatımızda da, ahiret hayatımızda da nasiplenmemize vesile olacaktır.

Türbe ziyaretleri istismara açık bir konu. Yolun doğrusu, büyükler nasıl aziz oldu ve sevildi, bunu düşünmek. Biz büyüklerin huzurunda bunları düşünmeye çalışırız. O makama nasıl ulaşmış; adımlarını, eserlerini, talebelerini tefekkür ederiz. Büyüklerin huzurunda tefekkür etmek belki bizi büyütmez, fakat talip isek bize yol ve hedef gösterir. Rabbimiz onlar gibi yol almayı nasip eylesin...

Şehirler ve manevî sahiplerini ziyaret amaçlı çıkacağınız bu yolculuk sizi farklı dünyalara götürebilir. Her yerin bir sahibi, bir hamisi var. Ankara'nın sahibi zaten belli: Hacı Bayram-ı Veli hazretleri... Keza Harput: Arap Baba... Efendimiz'in Necaşi'yi İslam'a davet eden mektubunu taşıyan Hz. Amr İbni Ümeyye'yi (ra) Adıyaman'da ziyaret ederken, ülke sınırları içinde kısa bir Asr-ı Saadet yolculuğuna çıkabilirsiniz. Şanlıurfa'da Hz Eyyub'un (as) türbesinde onun çilesine ortak olup, istiğfar kapılarını aşındırma fırsatına sahip olmak büyük bir şans olsa gerek. Kimisi bir padişah hocası, kimisi sultanlara imamlık etmiş Bolu'da Akşemseddin, Bursa'da Üftade Hazretleri gibi evliyaların kabirlerinde bir Osmanlı rüyası görmek de mümkün... Dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlar... Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarları…

Söz sarrafı, gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'nin birbirinden değerli mısralarla anlattığı büyük gönül sultânı Ahi Evran Hazretleri'nden, ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'ye; ilmi ve mâneviyâtıyla 18. yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Pir Nûreddîn Cerrâhî'den, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül sultânı Şeyh Vefâ Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hayatları sizler ile buluşuyor.

Eskişehir, Bursa, Kütahya... Daha ötede Edirne... Biraz beri tarafta Amasya, Yozgat, doğuya doğru Sivas, Erzincan, Erzurum ve şanlı Van; az aşağıda Diyarbakır, Urfa... Sizler için, il il türbeleri ve makamları bulunan Allah dostlarının listesini yayınlıyoruz. Bu listede olmayan Allah dostları da mutlaka vardır. En iyisini Allah bilir...

6 Eylül 2023

Şairlerin Kaleminden: 81 Şehir, 81 Şiir


İnsanlar yaşadıklarını, gözlediklerini, düşündüklerini, düşlediklerini çeşitli yollarla dile getirir. Genellikle düşünceler yazı ile, duygular şiir ile işlenir. Biz bunu naçizane yazdıklarımızla yapıyoruz, yazarlar kitaplarıyla, şairler şiirleriyle... Yazılarımızda, sevdiğimiz şairlerin şiirlerini paylaşmaya çalışıyoruz.

“Şehirler medeniyetlerin şiiridir” diye bir söz vardır. Medeniyetler kendilerini şiirin efsunlu diliyle şehirlerde ifade ederler. Şehri yaşayan ve yaşatan bizler ise yüzlerce hatta binlerce yılda yazılmış olan şiiri, yani onun mekana yansımış şekli olan şehri yeniden yorumlama ve asrın idrakiyle seslendirme sorumluluğunu taşımaktayız.

81 şehir için yazılan 81 şiiri plakaya göre sıraladık. Bazı şehirlerde ünlü şairlerimizin, bazı şehirlerde yerel şairlerin şiirlerinden bahsettik. Siz de şehriniz için bildiğiniz, sizi daha çok etkileyen, kendi seçtiğiniz bir şiir varsa yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz. Bir şair cenneti olan Türkiye’nin şairlerini ve yazdıkları şiirlerin en meşhurlarını sizler için derledik.

5 Eylül 2023

Tarih Şeridi: Osmanlı Padişahları


Osmanlı Devleti, kendisine kadar gelen İslam medeniyet fikriyatının pek çok alanda fiiliyata yansımasıdır. Türklerin İslam tasavvurunun kemâle ulaştığı devirlere, isim ve eserlere zarf olmuştur.

Osmanlı padişahları devlet adamlığı yanında birçok sanat dalıyla, özellikle de şiirle ilgilenmişlerdir. 36 Osmanlı padişahının 33’ü şiir yazmıştır. Bunlardan 9’unun divanı vardır ve 3’ünün de divanı diğer divan şairlerine göre daha hacimlidir (Fatih, Yavuz, Kanuni).

Şiirden şuur doğar demişler. Mesela bir tek sabah namazına kalkamadığı için göz yaşını mürekkep yapan 3. Murad gibi bir şuur, sarayda birkaç ağacın etrafını karıncalar sarınca karıncaların öldürülüp öldürülmeme konusunu dönemin Şeyhülislamı Ebu Suud Efendiye soran Kanuni Sultan Süleyman gibi bir şuur, Sultan Ahmed Camii'nin yapım aşamasında Mısır'dan getirilen Kadem-i Şerifi (Peygamber Efendimizin ayak izi) camiye koymak nasip olmayınca  “Nola tacım gibi o kademi başımın üstünde taşısam” diyen 1.Ahmet gibi bir şuur...
   
Bizde bu ecdadın nesli olarak kaybettiğimiz bu şuuru en azından hatırlayıp ibret almak adına böyle bir derleme yapmaya karar verdik ve kılıç tutan ellerin kalem de tuttuğunu sizlere bu yazımızla anlatmak istedik.

4 Eylül 2023

Osmanlı’nın Manevi Mimarları: 9 Sultan ve 9 Veli

Osmanlı Devleti, kendisine kadar gelen İslam medeniyet fikriyatının pek çok alanda fiiliyata yansımasıdır. Türklerin İslam tasavvurunun kemâle ulaştığı devirlere, isim ve eserlere zarf olmuştur. Şüphesiz bu tasavvur, tasavvuf neşesiyle yoğrulmuş ve bu yakınlık saray ile tekkeler arasında da görülmüştür. Daha doğrusu sultanlar ile veliler arasında yaşanmıştır. Osmanlı Devletinde sultanlar ve veliler arasındaki yakınlık, pek çok alanda Osmanlıyı zirve noktalara taşımıştır. İbretle okunması dileğiyle…

3 Eylül 2023

İstanbul’un Manevi Muhafızları: 5 Gönül Sultanı













İstanbul Boğazı... İçinden deniz geçen şehrin hikâyesi bu medeniyetin bağrında saklı sanki... Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre, şehr-i İstanbul'un kıyafetidir Boğaz: "Onun kendisine seçtiği elbiseye bürünürler. Bu bazen bir musikinin sırmadan hilatı olur, bazen sadece mehtabın sarı gülleridir, bazen yaşayan günün dilde ve damakta dolaşan lezzeti veya dört bir taraftan semt ve mahalle adlarının hayalimize birbiri ardınca sunduğu hatıralardır."

Osmanlı öncesinde bile defalarca elde edilmeye çalışılan, kuşatılan ve tüm dünyanın gözünün üstünde olduğu bir şehir İstanbul. Öyle ki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) İstanbul için; “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” Hadis-i Şerifini layık görmüştür.

İstanbul defalarca İslam ordularınca kuşatıldığı için mi bilinmez ama ilahi bir şekilde İstanbul efsanelere konu olan evliyalara ve manevi zatlara ev sahipliği yapmaktadır. Bu maneviyatı sağlayan zatların da İstanbul’un Manevi Muhafızları olduğuna inanılır.

2 Eylül 2023

Yedi Tepe İstanbul 5: Yavuz Selim Tepesi

"Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…" diye yazmış Necip Fazıl "Canım İstanbul" şiirinde. Nazım Hikmet hasretini "Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü." dizesinde dile getirmiş. Yahya Kemal de "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!" dizeleriyle anlatmış. Daha nice şair ve yazara ilham vermiş yedi tepeli İstanbul...

Rivayete göre Roma İmparatoru Konstantin, o dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti 7 tepe üzerine kurmuş. Roma gibi Bizans ve Osmanlı da 7 tepeli kentin sınırlarını korumuş ve üzerine görkemli yapılarını dikmiş. İstanbul’un üzerinde kurulduğu yedi tepe, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor…

Aslında İstanbul'un yedi tepesi yok, Edirnekapı'dan biraz yükselerek giden yerler var. Yedi Tepe İstanbul tanımı, sur içinde kalan ve eski İstanbul'da belirgin olarak görülen hakim yedi tepeyi anlatıyor. Birinci tepede Topkapı Sarayı, ikinci tepede Nuruosmaniye Camisi, üçüncü tepede Süleymaniye Camisi, dördüncü tepede Fatih Camisi, beşinci tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, altıncı tepede Mihrimah Sultan Camisi, yedinci tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.

İstanbul’u “İstanbul” yapan Tarihi Yarımada’daki bu meşhur tepeleri ve burada bulunan en önemli eserleri gelin hep beraber keşfedelim. Bu yazımızda beşinci tepeyi keşfedeceğiz.

1 Eylül 2023

Yedi Tepe İstanbul 4: Fatih Tepesi

"Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…" diye yazmış Necip Fazıl "Canım İstanbul" şiirinde. Nazım Hikmet hasretini "Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü." dizesinde dile getirmiş. Yahya Kemal de "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!" dizeleriyle anlatmış. Daha nice şair ve yazara ilham vermiş yedi tepeli İstanbul...

Rivayete göre Roma İmparatoru Konstantin, o dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti 7 tepe üzerine kurmuş. Roma gibi Bizans ve Osmanlı da 7 tepeli kentin sınırlarını korumuş ve üzerine görkemli yapılarını dikmiş. İstanbul’un üzerinde kurulduğu yedi tepe, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor…

Aslında İstanbul'un yedi tepesi yok, Edirnekapı'dan biraz yükselerek giden yerler var. Yedi Tepe İstanbul tanımı, sur içinde kalan ve eski İstanbul'da belirgin olarak görülen hakim yedi tepeyi anlatıyor. Birinci tepede Topkapı Sarayı, ikinci tepede Nuruosmaniye Camisi, üçüncü tepede Süleymaniye Camisi, dördüncü tepede Fatih Camisi, beşinci tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, altıncı tepede Mihrimah Sultan Camisi, yedinci tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.

İstanbul’u “İstanbul” yapan Tarihi Yarımada’daki bu meşhur tepeleri ve burada bulunan en önemli eserleri gelin hep beraber keşfedelim. Bu yazımızda dördüncü tepeyi keşfedeceğiz.

31 Ağustos 2023

Yedi Tepe İstanbul 3: Süleymaniye Tepesi


"Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…" diye yazmış Necip Fazıl "Canım İstanbul" şiirinde. Nazım Hikmet hasretini "Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü." dizesinde dile getirmiş. Yahya Kemal de "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!" dizeleriyle anlatmış. Daha nice şair ve yazara ilham vermiş yedi tepeli İstanbul...

Rivayete göre Roma İmparatoru Konstantin, o dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti 7 tepe üzerine kurmuş. Roma gibi Bizans ve Osmanlı da 7 tepeli kentin sınırlarını korumuş ve üzerine görkemli yapılarını dikmiş. İstanbul’un üzerinde kurulduğu yedi tepe, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor…

Aslında İstanbul'un yedi tepesi yok, Edirnekapı'dan biraz yükselerek giden yerler var. Yedi Tepe İstanbul tanımı, sur içinde kalan ve eski İstanbul'da belirgin olarak görülen hakim yedi tepeyi anlatıyor. Birinci tepede Topkapı Sarayı, ikinci tepede Nuruosmaniye Camisi, üçüncü tepede Süleymaniye Camisi, dördüncü tepede Fatih Camisi, beşinci tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, altıncı tepede Mihrimah Sultan Camisi, yedinci tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.

İstanbul’u “İstanbul” yapan Tarihi Yarımada’daki bu meşhur tepeleri ve burada bulunan en önemli eserleri gelin hep beraber keşfedelim. Bu yazımızda üçüncü tepeyi keşfedeceğiz.

30 Ağustos 2023

Yedi Tepe İstanbul 2: Nuruosmaniye Tepesi


"Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…" diye yazmış Necip Fazıl "Canım İstanbul" şiirinde. Nazım Hikmet hasretini "Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü." dizesinde dile getirmiş. Yahya Kemal de "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!" dizeleriyle anlatmış. Daha nice şair ve yazara ilham vermiş yedi tepeli İstanbul...

Rivayete göre Roma İmparatoru Konstantin, o dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti 7 tepe üzerine kurmuş. Roma gibi Bizans ve Osmanlı da 7 tepeli kentin sınırlarını korumuş ve üzerine görkemli yapılarını dikmiş. İstanbul’un üzerinde kurulduğu yedi tepe, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor…

Aslında İstanbul'un yedi tepesi yok, Edirnekapı'dan biraz yükselerek giden yerler var. Yedi Tepe İstanbul tanımı, sur içinde kalan ve eski İstanbul'da belirgin olarak görülen hakim yedi tepeyi anlatıyor. Birinci tepede Topkapı Sarayı, ikinci tepede Nuruosmaniye Camisi, üçüncü tepede Süleymaniye Camisi, dördüncü tepede Fatih Camisi, beşinci tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, altıncı tepede Mihrimah Sultan Camisi, yedinci tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.

İstanbul’u “İstanbul” yapan Tarihi Yarımada’daki bu meşhur tepeleri ve burada bulunan en önemli eserleri gelin hep beraber keşfedelim. Bu yazımızda ikinci tepeyi keşfedeceğiz.

29 Ağustos 2023

Yedi Tepe İstanbul 1: Sarayburnu Tepesi

"Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…" diye yazmış Necip Fazıl "Canım İstanbul" şiirinde. Nazım Hikmet hasretini "Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü." dizesinde dile getirmiş. Yahya Kemal de "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!" dizeleriyle anlatmış. Daha nice şair ve yazara ilham vermiş yedi tepeli İstanbul...

Rivayete göre Roma İmparatoru Konstantin, o dönemde gökyüzünde güneş, ay ve 5 gezegenin olduğu gerçeğinden hareketle kenti 7 tepe üzerine kurmuş. Roma gibi Bizans ve Osmanlı da 7 tepeli kentin sınırlarını korumuş ve üzerine görkemli yapılarını dikmiş. İstanbul’un üzerinde kurulduğu yedi tepe, sur içi ya da Tarihi Yarımada da dediğimiz bölgede, yani fethedilen İstanbul’un tam merkezinde kalan bölümde yer alıyor. Edirnekapı’dan Sarayburnu’na uzanan üçgeni kapsıyor…

Aslında İstanbul'un yedi tepesi yok, Edirnekapı'dan biraz yükselerek giden yerler var. Yedi Tepe İstanbul tanımı, sur içinde kalan ve eski İstanbul'da belirgin olarak görülen hakim yedi tepeyi anlatıyor. Birinci tepede Topkapı Sarayı, ikinci tepede Nuruosmaniye Camisi, üçüncü tepede Süleymaniye Camisi, dördüncü tepede Fatih Camisi, beşinci tepede Yavuz Sultan Selim Camisi, altıncı tepede Mihrimah Sultan Camisi, yedinci tepede Haseki Külliyesi yer alıyor.

İstanbul’u “İstanbul” yapan Tarihi Yarımada’daki bu meşhur tepeleri ve burada bulunan en önemli eserleri gelin hep beraber keşfedelim. Bu yazımızda birinci tepeyi keşfedeceğiz.

28 Ağustos 2023

İstanbul'un En Doğal İlçesi: Beykoz

Geniş yeşil alanlarıyla İstanbul’un oksijen depolarından biri olan Beykoz; her köşesini süsleyen tarihi yapılar, rengarenk çiçeklerle süslü korular ve kıyı boyunca sıralanan balık restoranlarıyla hafta sonu gezilerinin değişmez adreslerinden biri. İstanbul'un en uzun sahil şeritlerinden birine sahip olan Beykoz, İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzaraları eşliğinde romantik akşam yemekleri tadabileceğiniz restoranları, kilometrelerce uzanan sahil yürüyüş yolları ve mesire alanlarıyla da çok ilgi görüyor.

Osmanlı döneminin tarihi dokusunu günümüze kadar korumayı başaran ilçede dar sokaklarda sıralanan tarihi konaklardan yüzlerce yıllık camiler ve çeşmelere kadar pek çok tarihi hazineyi keşfe çıkabilirsiniz. Anadolu Hisarı, Hidiv Kasrı, Küçüksu Kasrı ve İskender Paşa Camii gibi birçok mimari şaheseri yakından görme şansı bulabileceğiniz Beykoz’da İstanbul’un en büyük yeşil alanlarından olan Mihribat Korusu, Beykoz Korusu, Polonezköy Tabiat Parkı ve Çubuklu Korusu’nda da doğanın içinde dinlendirici bir gün geçirebilirsiniz.

Riva’nın tertemiz plajlarında veya Polonezköy, Kavacık ve Kanlıca’nın huzurlu atmosferinde hem keyifli günlük geziler hem de tatil yapabileceğiniz Beykoz’da mutlaka görmeniz gereken yerleri hazırladık. Tarihi ve doğal güzellikleriyle İstanbul’un en özel köşelerinden biri olan Beykoz’u yazımızı okuyarak hemen keşfetmeye başlayabilirsiniz.

27 Ağustos 2023

Bir İstanbul Masalı: Üsküdar

“Üsküdar bir hazine idi. Bir türlü bitmiyordu.” Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur’da Üsküdar'dan böyle bahseder. Üsküdar, camiler ve türbeleriyle birlikte anılır. Burada yapılmış olan dört büyük cami de aşka, güzelliğe ya da annelik duygusuna ithaf edildiğinden, Üsküdar’da hakiki bir kadın saltanatı olduğunu düşünür. Hakikaten de böyledir. Huzur’da ve Beş Şehir’de adı geçen ve 3. Ahmed’in annesi için yaptırdığı Yeni Valide Camii, diğer bilinen adıyla Valide-i Cedid Camii, Tanpınar’a göre 3.Ahmed devrinin en güzel eseridir.

Beş Şehir’de Tanpınar’ın İstanbul’u yaprak yaprak açılan bir güle benzetmesi, aslında yapraklar gibi ayrı ayrı varlığını sürdüren ama birleşerek bir bütünü, İstanbul’u oluşturan semtlere de bir vurgudur. İstanbul, çok güzeldir; bu güzellik ancak yıllardır güzelliğin sembolü haline gelmiş gül ile anlatılabilir.

Beş Şehir’de yaprak yaprak İstanbul’u bulabileceğimiz yerlerden birinin de Üsküdar olduğundan bahseden Tanpınar, göze batan, şaşaalı eserlerin yanında daha küçük, mütevazı köşelerin bizim asıl peyzajlarımız olduğunu söyler. İstanbul’un mahallelerini yapan da halkın yaşarken yaptığı  bu peyzajlardır. Peyzaj önemlidir ama manzara gibi değil, çünkü tarih ile günümüz, kültür ile tabiat arasında bağlantı kurar.

Bu bakımdan Üsküdar, uzaktan bakıldığında değil; yanına yaklaşıldığında duyulabilecek hikâyeler anlatır. İlk bakışta kavranamayan bu yer, derinine inilerek incelendiğinde bize büyülü yüzünü gösterir. Üsküdar’da unutulmaya yüz tutmuş, değeri  bilinmemiş bu küçük köşelerin her biri ayrı ayrı konuşur; önemli olan bu seslere kulak vermektir.

31 Temmuz 2023

Zamanın Tanıkları: Anadolu'nun 32 Saat Kulesi


Ülkemiz, kültürel ve tarihi geçmişini yansıtan eserlerle doludur. Saat kuleleri de bu zengin mirasın nadide örneklerindendir. Şehirlerin gizli süsüdür saat kuleleri, en dikkat çekici yapısı değildir belki fakat olmayışı eksikliğini hissettirir bize.

İcadı devrim olarak nitelenen mekanik saat, elektroniğe dönüşmeden, insanların evlerinde, ceplerinde, kollarında görünmeden ve bu kadar küçülmeden çok daha önce, kent meydanlarında, civardaki herkesin rahatlıkla görebileceği büyüklükte ve yükseklikteydi. Saat kulelerinin Avrupa’daki yapımına 13. yüzyılda başlanmış, kuleler 14. yüzyılda iyice yaygınlaşmıştı. Batı’da çoğunlukla kilise ve saray binalarına dikilirken Osmanlı’da meydanlara ve özellikle tarihi yapıların yakınına inşa edildi. İlk örneği 16. yüzyılda Üsküp’te yapılan saat kulesi oldu, zamanla Anadolu’nun içlerine kadar girdi.

Saat Kulesi yapma geleneği Avrupa'da 14.yüzyılda başlamasına rağmen, Osmanlı topraklarında 18.yüzyılda görülmeye başlar. Anadolu'da ilk örnekleri 19.yüzyıl başında görülür. Saat kulelerinin Anadolu’nun içlerine kadar yayılmasının en önemli sebebi, 2. Abdülhamid’in tahta çıkışının gümüş yılı anısına 25. yıldönümünde (1901-1902) valilere, saat kulesi yapımıyla ilgili göndermiş olduğu fermandır.

Şehir ve kasabaları süsleyen birer anıt olan saat kuleleri kentin en yüksek yerine ya da her yerden görülen alanlara yapılmış. Zamanın mimari üslubunu yansıtan saat kulelerinden yalnızca 50 tanesi günümüze ulaşabilmiş. Bu listemizde sizi birbirinden farklı mimarileri ile ülkemizdeki 32 saat kulesi ile buluşturuyoruz. Hem bu dönemde hem de farklı dönemlerde yapılan bu eşsiz eserleri birlikte keşfedelim. Şu an bulunduğunuz konumdan zamana tanıklık etmek istiyorsanız haydi başlayalım!

27 Temmuz 2023

Toprakla Suyun Buluşması: 27 İlimizdeki Göller


Havalar ısınırken hepimiz serin bir yerler arar olduk. Kışın rehavetini ve havanın sıcaklığını atlatmaya çalışırken doğa ile iç içe olma arzularımız da ön plana çıkmaya başladı. Bir yandan deniz tatilleri yapılmaya başlandı, diğer bir yandan da kültür turlarına katılımlar artarak kısa ya da uzun soluklu gezilere çıkılmaya başlandı. Türkiye nasıl bir tatil yapmak isterseniz ona karşılık verebilecek ender ülkelerden biri. Doğa, tarih, huzur, deniz ve aklınıza gelecek birçok farklı dinlenme seçeneğini bir arada yaşayabileceğiniz ülkemizde nereye gidiyor olursanız olun, doğal ve tarihi güzellikler hep karşınıza çıkıyor.

Ülkemizin her karış toprağı altın mahiyetinde. Memleketin dört bir yanı ayrı bir doğal güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Taşından toprağına her bir noktası ayrı güzel olan ülkemizin gölleri de bu güzellik yarışında kıyasıya mücadele ediyor. Hepsi bu yarışta başa baş olsa da içlerinden bazıları bir adım öne çıkıyor. Yaban hayat açısından büyük önem taşıyan, insanlara ferah bir nefes aldıracak manzaralar sunan göller ne yazık ki yanlış su politikaları, kirlilik gibi tehlikelerle karşı karşıya. Ülkemizin doğal güzellikleri, yanlış politikalar sonucu yok olmadıkça çok güzel. Bu yazımızda, bu doğa değerlerinin gelecek kuşaklara kalmasını da umarak ülkemizin en güzel göllerini sizler için derledik. Gelin, Türkiye’nin birbirinden değerli, sizlere ferah bir nefes aldıracak göllerine doğru yolculuğa çıkalım. Göllerin oluşturduğu benzersiz manzaralar sizleri bekliyor.

25 Temmuz 2023

Bulutlara Doğru: Anadolu'nun 25 Dağı

Türkiye, coğrafi güzellikler yönünden zengin bir ülke. Her bölgenin ve hatta her şehrin kendine özel güzellikleri var. Hepsi de bizler tarafından keşfedilmeyi bekliyor. “Ben ülkemizin tüm güzelliklerini gezdim gördüm, daha az kişi tarafından keşfedilmiş noktalar arıyorum” diyorsan Türkiye’nin en yüksek dağlarına tırmanmaya başlayabilirsin. Tırmanmak gözüne zor geliyorsa sen en iyisi okumayla başla.

Dağlar bulundukları yere göre yükseltisi fazla olan alanlardır. Türkiye'deki dağlar doğu ve batı doğrultusunda uzanır. Bu dağların yükseltileri kuzey ve güney yönündekilerde birbirlerine yakınken Doğu Anadolu Bölgesi'ne doğru yükseltileri daha da artar. Türkiye'deki dağların oluşumu oldukça farklılık gösterir.

Türkiye Alp-Himalaya Orojenez kuşağında yer alan dağlık bir ülkedir. Ortalama yükseltisi 1132 metredir. 1500 metrenin üzerindeki dağlık alanlar geniş alan kaplar. Türkiye yüz ölçümünün yaklaşık yarısını dağlar oluşturur. Dağlar ülke topoğrafyasının engebeli olmasının temel nedenidir.

24 Temmuz 2023

Yeraltından Notlar: Türkiye'nin 24 Mağarası


Yeryüzünde keşfedilmeyen bir yer kaldı mı? Gün ışığının bile görmediği, gözden ırak, mutlak karanlık bir yer? Hiçbir ayak izi olmayan, haritalarda yer almayan, zamanın bambaşka bir hızla aktığı bir sığınak? Öyle yerler var. Yerin kalbinde... Yüzlerce, binlerce metre derinde. Deneyimli mağaracılar bu saklı dünyayı keşfe çıkıyor, bir grup maceracı mutlak karanlığa ışık tutuyor. Biz gezginler de bu mağaraları geziyoruz.

Yeraltının etkileyici, gizemli ve büyüleyici oluşumları mağaralar... Kilometrelerce uzayan yapılar sarkıtlar, travertenler, dikitler, göletler ve eski insan yaşamlarına yönelik kalıntılarla dolu. En kuzeyinden en güneyine, en doğusundan en batısına, deniz seviyesinin altından yüksek dağların zirvelerine kadar, her şekil ve konumda bulunan, farklı renk ve desenlerle bezenmiş mağaraları ile mağara zengini bir ülke; Türkiye. Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum ve toprak yapısı ile birçok doğal oluşumlu mağaraya sahip. Toroslarda, Orta Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da, Trakya ve Kuzeybatı Anadolu'da arazi yapısının da etkisiyle binlerce mağara oluşumlarına rastlanıyor.

Ülke topraklarının %40'ı mağara oluşumuna elverişli yapıda. Türkiye'deki mağaraların sayısı 35 bin civarında ve 1100 mağaranın incelenmesi tamamlanmış. Ülkemizde bulunan, birbirinden ilginç ve güzellikleri ile sizleri büyüleyecek olan bu mağaralardan bir kısmı günümüzde gezilebilirken bir kısmı da halen kapalı. Memleketimizin çeşitli yerlerinde, geziler için aydınlatılmış oldukça güzel mağaralar bulunuyor. Turizmin hizmetine sunulmuş olan mağaralar, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.

22 Temmuz 2023

Toprakla Suyun Aşkı: Türkiye'nin 22 Şelalesi


Türkiye'de en beğendiğiniz şelale hangisi? Bu zor soruyu size sorduğumuza bakmayın. Biz kendimiz cevaplayabilir miyiz, bilmiyoruz. Fakat şu kadarını biliyoruz ki artık bir şelale listemiz var.

Yolculuktayız... Daimi bir yolcuyuz... Yine yola çıkıyoruz… Ruhumuzu şehirlerin ruhlarıyla kavuşturmak, susuzluğumuzu o şehirlerin sularıyla dindirmek için…

Yurdumuz, muhteşem doğa harikaları ile görülmeye ve gezilmeye değer pek çok cennet köşeye sahip. Gezip görmekle bitmeyecek ülkemizde, birçok doğal güzellik bulunmakta. Eşsiz güzelliklerle dolu olan ülkemizin, şelaleler bakımından da oldukça zengin olduğunu söyleyebiliriz. Hem karlı dağlara, hem de dik ve kayalık vadilere sahip olduğumuz için nefes kesen güzellikte şelalelerimiz var. Doğal güzellikler konusunda oldukça zengin olan Türkiye'de kimilerinden haberdar dahi olmadığımız, denize kavuşmak için metrelerce yükseklikten dökülen öyle güzel şelaleler var ki... Üstelik çoğunun civarında piknik ve seyir alanları da yapılmış. Doğa tutkunları için her tülü imkanı sunan bu topraklardaki en güzel şelalelerden bazılarını sizler için derledik.

20 Temmuz 2023

Can Suyumuz: Türkiye'nin 20 Nehri

Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye, akarsu bakımından da oldukça zengin bir coğrafyaya sahip. Dağların arasından geçip ovaları aşarak denizlerimize ulaşan pek çok nehir bulunuyor. Sizin için Türkiye'nin görüntüsü ile hayran bırakan en uzun 20 nehrini araştırdık.

18 Temmuz 2023

Baş Döndüren Derinlik: Türkiye'nin 18 Kanyonu

Türkiye'de bulunan kanyonların gizemli dünyasına yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Türkiye bir kanyon cenneti… Anadolu coğrafyası oldukça zengin doğası ile bünyesinde çok sayıda kanyonu barındırmaktadır. Son zamanlarda giderek büyük ilgi gören kanyonlar dik ve derin yamaçları, heyecan veren yapılarıyla dikkat çeken görkemli yeryüzü şekilleridir. Kanyon yamacını oluşturan kayaçların çeşitli özellikleri, bitki örtüsü, akarsu gibi çevre özellikleri kanyonların çekiciliklerini artırmaktadır. Yüzyıllar boyunca suyun dev kayaları aşındırması ile oluşan kanyonlar, dar ve dolambaçlı yapıları ile oldukça ürkütücü ama eşsiz bir görsel şölen sunar insanlara...

Türkiye'de kanyonların turizme açılmasında, turizmin geliştiği bir yörede bulunmak ve ulaşım olanakları önemli rol oynamaktadır. Kanyonlar turistleri manzara seyretmek, doğa yürüyüşü, su sporları, kaya tırmanışı, macera ve heyecan yaşamak gibi nedenlerle kendine çekmektedir.

Türkiye, kanyonlar bakımından oldukça zengin bir ülke. Türkiye’de kanyonlar bölgesi olarak özellikle; kanyonlar şehri Kastamonu'da Küre Dağları üzerinde, Karabük, Artvin, Antalya, Muğla, Uşak, Aksaray ve Erzincan'da bulunmaktadır. Doğa, fotoğraf ve trekking tutkunuysanız bu kanyonları mutlaka görmelisiniz. İşte Türkiye'de görmeniz gereken 18 kanyon...

15 Temmuz 2023

Gözümüz Yükseklerde: Türkiye'nin 15 Seyir Terası

Ülkemizin sayısız güzelliklerinden gezip görebildiklerimizi burada sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Sizce çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Hadi cevabı birlikte arayalım.

Uçurumun kenarından nefes kesen manzaraları kuşbakışı seyretmek ister misiniz? Yüksekler hem coşku verir insana, hem de korku! Türkiye bir kanyon cenneti… Doğaya tepeden bakmak, vadilerin ve derin kanyonların muhteşem manzarasını kuş bakışı izlemek için artık tırmanmak şart değil. Dünyanın farklı coğrafyalarında olduğu gibi, Türkiye’de kanyonların bulunduğu sahalarda son zamanlarda manzara çekiciliğini sağlamak amacıyla cam teraslar yapılıyor. Seyir terasları en iyi yerden en iyi manzarayı ayaklarınızın altına seriyor.

Yüzlerce metre yükseklikte cam tabanlı olarak yapılan seyir terasları, bulunduğunuz manzaranın bir parçasısınız hissi veriyor. Kimi çok korkutucu bulduğunu, ayaklarının titrediğini, kimi de manzaranın büyüsüne kapılarak yükseklik korkusunu yendiğini söylüyor. Cam terasın sonuna kadar gelip bu anı ölümsüzleştirmek de unutulmayacak bir anı olarak kalıyor.

İşte bu cam seyir teraslarının sayısı son yıllarda artıyor. Başınızı döndürecek güzellikteki manzaraları izlemek için artık tur şirketlerinin mutlaka uğradığı bir durak olarak geçiyor. Örneğin Karadeniz turlarında mutlaka görülen noktalar arasında olan Safranbolu’da Tokatlı Kanyonu’nda, Kastamonu’da Çatak Kanyonu’nda, Artvin’de Hatila Vadisi’ndeki cam seyir terasları ziyaretçi akınına uğruyor. Ege turlarında da Uşak’taki Ulubey Cam Teras çok popüler. Daha doğuya gittiğimizde Gümüşhane’de Torul Kalesi’nde, Malatya’da Levent Kanyonu’nda, Siirt’te Tillo Kalesi’nde, Erzurum’da Tortum Gölü’nde birer cam seyir terası mevcut. Ziyaretçilerin buralarda çektikleri harika manzaralı fotoğrafları sosyal medyadan paylaşması ilgiyi gittikçe yükseltiyor.

Her adımında bir cennet saklı olan ülkemizde cam teraslar, son zamanların keşfedilmeyi bekleyen manzaralarını sunuyor. Üzerlerine çıkmak bile büyük cesaret isteyen cam teraslar yerli ve yabancı turistler tarafından oldukça fazla ilgi görüyorlar. Kanyon, şehir ya da göl fark etmez; eşsiz manzaraları ve yaşattıkları yüksek adrenalin ile Türkiye’deki Cam Teraslar ve Seyir Terasları bu yazımızda sizleri bekliyor.

6 Haziran 2023

Zamanda Yolculuk: 20 İlimizdeki Antik Kentler


Türkiye, konumu dolayısıyla her zaman dört bir yanı tarih olan bir ülke olmuştur. Anadolu, yüzyıllar boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış. Ülkemizin çeşitli yerlerinde, insanlığın başlangıcından beri her dönemi anlatan ve dünya tarihinde önemli bir yer oluşturan antik kentler var. Antik kentler, tarih boyunca onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış topraklarımızdaki en büyük kültürel kazanımlarımız belki de. Titizlikle yapılan arkeolojik kazılar sayesinde, bu zengin tarih ve kültürle bizzat buluşabilme şansına sahip oluyoruz.

Ülkemizde bulunan antik kentlere her yıl yenileri ekleniyor. Turistik açıdan da büyük önem arz eden bu durum, özellikle son yıllarda ülkemiz tarafından da dikkate alınıyor. Bazen dünyanın çeşitli yerlerinden gelen turistlerin bildikleri ve araştırdıkları yerleri, biz ilk kez duymuş olabiliyoruz. Özellikle geçmişte, yabancı misyonerler ve sözde tarih araştırmacıları ülkemize gelerek bu antik kentlerin bazılarını bulmuş ve buralardaki tarihi eserlerin büyük kısmını çeşitli yollarla ülkemizden kaçırmış. Türkiye'nin tarihi açıdan en önemli noktalarından birisi olan ve birçok döneme adını yazdıran Truva şehrini araştırmaya gelen birkaç araştırmacının, buradan tonlarca altın ve değerli tarihi eser kaçırdıkları söyleniyor.

Antik kent denince, sanırım herkesin aklına Efes gelir. Halbuki Türkiye'nin 7 bölgesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının taşınmaz kültür varlığı olarak belirlediği 77 adet antik kent var.  Listeye dahil olmayanlarla birlikte sayı 100 civarında. Antik Yunan kenti olanların hemen hepsinde tiyatro olması ortak özellikleri. Giderseniz yerdeki küçük bir taşın bile sizi nasıl tarihin içine çektiğini göreceksiniz. Bu kültür mozaiğine ilginiz varsa, yazımıza bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

18 Mayıs 2023

Eskinin İhyası, Yeninin İnşası: 50 İlimizdeki Müzeler


İlk kez gittiğiniz bir şehirde ne yaparsınız?

Konaklayacağınız yeri ayarladınız, dinlendiniz, doğal güzelliklerin keyfini çıkardınız, belki alışveriş bile yaptınız. Peki şehrin kimliği olan müzeleri gezdiniz mi? Müzeler, unutulmayacak olanları geleceğe taşır!

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu topraklarında olup bitenler sizin de dikkatinizi çekmiyor mu? Sizden çok önce yaşanan hayatları, şahidi olamadığınız medeniyetleri anlamak ve hissetmek, geçmişte yolculuğa çıkmak için mutlaka uğramanız gereken yer müzeler. Çünkü bir şehrin kültürünü tanımanın en güzel ve en keyifli yollarından biri müze ziyaretlerinden geçiyor. Türkiye'nin dört bir yanındaki birbirinden güzel müzeleri seyahat rotanıza ekleyerek siz de kültürel bir tatilin keyfini çıkarabilirsiniz.

Sezai Karakoç Diriliş Muştusu kitabında, "Hayvanat bahçesindeki aslandan, ormanlardaki aslan hakkında ne derece fikir edinilebilirse, müzelerden de eski uygarlıklar hakkında o kadar fikir edinilebilir." der. Bu fikri de göz önünde bulundurarak bizce "Müzeler, sadece bir şeyleri görmekle kalmayıp soru sorduğunuz yerler olmalıdır" diyen yazar çok haklı. Sadece gezip görerek eski uygarlıkları anlayamayız, sorgulayarak araştırarak okuyarak daha iyi öğrenebiliriz. Böylece müze gezmek gözlem yeteneklerimizi ve hayal gücümüzü genişleterek zihnimizde yeni ve anlamlı bağlantılar kurmamızı sağlar.

2 Mayıs 2023

Kars'ın Anı Defteri: Ani Harabeleri

Bazı şehirler vardır, el değmemiş tabiatı ile kartpostal gibi serilir önümüze. Kars, bu şehirlerden biri. Ormanları, dağları, yaylaları ve canlı çeşitliliği ile seyrine doyamayacağınız bir tablo gibidir Kars. Baharda erimeye başlayan karlar altında yemyeşil bir doğa gülümser, yazın yaylalarda esen serin rüzgarına binbir çiçeğin kokusu karışır. Kars, her mevsim başka bir güzelliği ile görünür konuklarına.

Kars'ta gezilecek yerler listesinin ilk sırasında Ani yer alıyor. Ani, Kars’ın en büyük tarihi zenginliği ve hangi mevsimde gelirse gelsin herkesin yoğun ilgi gösterdiği turistik yerlerin başında geliyor. Yaşı bilinmeyen görkemli bir şehre, Kars'a 42 km uzaklıktaki Ani’ye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Kars'tan sınıra doğru yol aldığımızda Ani'ye ulaşıyoruz.

Daha önce kış mevsimindeki halini Doğu Ekspresi Yolunda Kültürel Miras: Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars, Ardahan yazımızda anlatmıştık. Kışı bu denli güzel olan Kars’ın baharı kim bilir nasıldır, diye soruyorsanız; Ani’yi baharda yemyeşil bitki örtüsünün içinde rengarenk çiçeklerle çevrili olduğu zamanda görmenin, baharda tertemiz havasını ciğerlerinize çekmenin ayrı bir keyif olduğunu söylemek isteriz. O yüzden Ani Harabelerini yemyeşil Kars doğasının içinde göstermek istedik size...

17 Nisan 2023

Lale Mevsimi: İstanbul Emirgan

İlkbaharı İstanbul'da karşılamak ister misiniz? Nisan ayının gelmesiyle İstanbul'da laleler açmaya başladı. Her yıl Nisan ayında Emirgan Korusu başta olmak üzere Ayasofya ve Sultanahmet Cami, Gülhane Parkı gibi yerler rengarenk lalelerle süslenmiş oluyor. Lalelerin yaklaşık 1 aylık ömrü var ve Mayıs ayının ortalarında artık pek lale kalmıyor. Lale ekimi ise sonbaharda Eylül ve Aralık ayları arasında yapılıyor. Lale kışın uzun bir süre soğan halinde kaldıktan sonra Mart-Nisan ayında çiçeklenmeye başlıyor. Aslında sadece bahar aylarında gördüğümüz lalelerin neredeyse tüm yıl boyunca süren bir yolculuğu var. Şimdi sizi Emirgan Korusuna yaptığımız yolculukta renklerine hayran olduğumuz lalelerle baş başa bırakalım. Bu geziye çıkmadan önce İskender Pala’nın Katre-i Matem kitabını okumanız İstanbul ve lalelere bakışınızı güçlendirecektir.

6 Mart 2023

Depremden Geriye Kalan: Tarihi Değerlerimiz

Türkiye'yi sarsan 2 büyük deprem! Sadece Türkiye'nin 11 ilini değil, yaşattığı acıyla tüm dünyayı sarsan 6 Şubat 2023 depremi… Sadece depremi yaşayanların değil, tüm Türkiye'nin tek yürek olup aynı hüznü paylaştığı gün. Bunları yazmak çok acı olsa da ‘acı' şu an hepimizin yaşadığı bir duygu. Tüm dünyaya canı, yaşamı ve bir olmayı acı bir şekilde hatırlatan bu depremin etkilerini nasıl anlatsak eksik kalır.

11 şehrimizi etkileyen iki büyük deprem ve peşinden gelen artçı sarsıntılar, ülkece kayıplar ve üzüntülerle dolu bir Şubat ayı geçirmemize neden oldu. Yaşam alanları kadar, tarihi ve kültürel alanlar da bu depremlerden etkilendi. Depremden etkilenen birçok şehir artık varla yok arasında...

Yeni bilgiler ışığında hazırladığımız bu yazıda Kahramanmaraş depreminden etkilenen tarihi değerlerimizi de anmak ve son durumlarına göz atmak istedik. Güzel şehirlerimizi ve tarihi değerlerimizi yitirdik belki ama yeniden inşa etmememiz için hiçbir sebep yok. Kaybettiğimiz sevdiklerimizin anısına yeniden kuracağımız bu şehirlerde eskisi gibi birbirinden güzel hatıralar biriktireceğimiz günlerin olmasını diliyoruz. İnanıyoruz ki çok yaralı olsak da, yaralarımız çok kanasa da saracağız. 6 Şubat 2023'ü hiç unutmayacak ve yara izlerimizi de hep ruhumuzda taşıyacağız.

Depremin verdiği hasar umutsuz görünse de, 81 ilin dayanışma içinde gerekli her alana yardım eli uzatması yaralarımızı sarıp umutların tekrardan yeşermesine yol açıyor. Yüzyılın belki de en büyük depremini yaşayan tüm şehirlerimize seferber olarak hem şehir merkezi hem de tarihi bölgelerde alınan yaralara merhem olmaya çalışıyoruz. Devletimiz deprem sonrası yaraları sararken biz de onlarla birlikte elimizden ne gelirse yapmaya devam ediyor olacağız. Kadim bir ülkenin evlatları olarak bu güzel şehirleri yeniden eski yapısına kavuşturmamız imkansız değil. Şimdi gelin, turistik ve tarihi önemi olan yerlerin son durumlarını birlikte inceleyelim.

6 Şubat 2023

Taş Gerdanlıklar: 30 İlimizdeki Tarihi Köprüler


Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı, kıyıyı veya vadiyi birbirine bağlayan geçitler olarak anılan köprüler, medeniyetlerin gelişmesine ve birbirleriyle ilişkiye geçmesine araç olmuş. Tarih boyunca, Anadolu’nun coşkulu akarsularını aşmak için çok sayıda köprü inşa edilmiş. Sadece işlevsellikleri ile değil mimari ve estetik görünüşleriyle de ilgi çeken bu yapılar, Türkiye’nin kuşaklar boyunca aktarılan kültürel mirasını oluşturuyor. 

Üç tarafı denizlerle çevrili, içerisinde de çok fazla nehir, göl, akarsu barındıran bir ülke Türkiye. Bu su bolluğu, asırlardan bu yana köprü mimarisinde estetiğin doruklarına çıkan eserlerin inşasına vesile olmuş. Güzel ülkemiz tarihi köprüler açısından oldukça zengin bir mirasa sahip. Çeşitli kavimler tarafından geliştirilen köprü mimarisi, Anadolu coğrafyasının her bölgesine yayılan taş kemer köprülerle yolların kesintisiz bağlantısını sağlayarak günümüze kadar ulaşmış. Roma, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden kalan muhteşem köprüler Türkiye’deki nehirlerin boynuna geçirilmiş zarif birer gerdanlık gibi...

Geçmişte günlük ulaşım ihtiyacını karşılayan ve sefer dönemlerinde ordunun savaş alanına intikalini sağlayan köprüler stratejik bir öneme sahipmiş. Çünkü, köprü başını tutan üstünlüğü de elde etmiş oluyormuş. Bu sebeple atalarımız Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu’daki nehirlerin iki yakasını bir araya getiren onlarca köprü yaptırmış. Fethedilen bölgelere ilk yapılan mimari eserlerden olması, köprüyü yol aşma amacının ötesine taşıyor. Köprüler asırlardır farklı topraklara, coğrafyalara, hatta kıtalara kültürümüzü aktarıyor. Bu kıymetli tarihi miraslarımızdan en nadide örneklerini tanıyalım istedik.

15 Ocak 2023

Bozkırın Esrarlı Güzelliği: Konya

“Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bir serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bir rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk Sultanlarının şehrinde bulursunuz.” (Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir)

9000 yılı aşan geçmişinde farklı medeniyetlere ev sahipliği eden Konya’nın, Selçuklu Devletine yaptığı başkentliğin şahitleri olan Karatay Çini Eserler Müzesi, İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi, Sahip Atâ Külliyesi Müzesi ile Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi ve Atatürk Evi’ni görmelisiniz.

Müzelerinin yanında Konya aslında en çok da Mevlana’nın memleketi olduğu için biliniyor. Mevlevi yolunun öncüsü Mevlana Hazretleri, Afganistan'ın Belh şehrinde doğar ama Anadolu'ya yerleşip burada yaşar. İnsanlığı Allah sevgisine ve yoluna davet eder. Bu şehir her ne kadar Mevlana Hazretleri ile bilinse de onun hocası Şems-i Tebrizi'yi de ziyaret edip vefa göstermeden içinden geçmek olmaz. Bu yüzden; gerçek mutluluğu ebedî aşkta arayan Hz. Mevlâna’nın, babası Âlimler Sultanı Bahâeddin Veled’in ve oğlu Sultan Veled’in türbelerinin bulunduğu Mevlâna Müzesini, Hz. Mevlâna’yı hakikatin sırlarıyla tanıştıran Şems-i Tebrizî, yakın dostu, büyük âlim Sadreddin-i Konevî, dergâhın aşçısı Ateşbâz Velî, büyük hayırsever Sahib Atâ Fahreddin Ali ile Selçuklu Sultanlarının türbelerini mutlaka ziyaret etmelisiniz.