6 Haziran 2023

Zamanda Yolculuk: 20 İlimizdeki Antik Kentler


Türkiye, konumu dolayısıyla her zaman dört bir yanı tarih olan bir ülke olmuştur. Anadolu, yüzyıllar boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış. Ülkemizin çeşitli yerlerinde, insanlığın başlangıcından beri her dönemi anlatan ve dünya tarihinde önemli bir yer oluşturan antik kentler var. Antik kentler, tarih boyunca onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış topraklarımızdaki en büyük kültürel kazanımlarımız belki de. Titizlikle yapılan arkeolojik kazılar sayesinde, bu zengin tarih ve kültürle bizzat buluşabilme şansına sahip oluyoruz.

Ülkemizde bulunan antik kentlere her yıl yenileri ekleniyor. Turistik açıdan da büyük önem arz eden bu durum, özellikle son yıllarda ülkemiz tarafından da dikkate alınıyor. Bazen dünyanın çeşitli yerlerinden gelen turistlerin bildikleri ve araştırdıkları yerleri, biz ilk kez duymuş olabiliyoruz. Özellikle geçmişte, yabancı misyonerler ve sözde tarih araştırmacıları ülkemize gelerek bu antik kentlerin bazılarını bulmuş ve buralardaki tarihi eserlerin büyük kısmını çeşitli yollarla ülkemizden kaçırmış. Türkiye'nin tarihi açıdan en önemli noktalarından birisi olan ve birçok döneme adını yazdıran Truva şehrini araştırmaya gelen birkaç araştırmacının, buradan tonlarca altın ve değerli tarihi eser kaçırdıkları söyleniyor.

Antik kent denince, sanırım herkesin aklına Efes gelir. Halbuki Türkiye'nin 7 bölgesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının taşınmaz kültür varlığı olarak belirlediği 77 adet antik kent var.  Listeye dahil olmayanlarla birlikte sayı 100 civarında. Antik Yunan kenti olanların hemen hepsinde tiyatro olması ortak özellikleri. Giderseniz yerdeki küçük bir taşın bile sizi nasıl tarihin içine çektiğini göreceksiniz. Bu kültür mozaiğine ilginiz varsa, yazımıza bir göz atmanızı tavsiye ederiz.


Baharın gelmesiyle ısınan hava ve açan çiçeklerle ayrı bir güzelliğe bürünen antik kentleri gezmenin tam zamanı. Peki, sizi tarihin derinliklerine götürecek en iyi antik kentler hangileri? Muhteşem bir kültürel birikimin üzerinde oturduğumuzu düşünerek Türkiye'de mutlaka ziyaret edilmesi gereken 20 ilimizdeki antik kentleri sıraladık. Bu yerlerin çoğu, Ege ve Akdeniz sahillerinde yer alıyor. Bu ören yerleri Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olduğundan, gezmeye başlamadan önce bir Müzekart çıkartırsanız giriş ücretlerini sadece bir kere ödemiş olur ve diğer bütün hepsine girebilirsiniz.

1. TANRIÇA KENTİ: EFES / İZMİR



Herkesin bildiği Efes'ten başlayalım. Efes, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunuyor. Tarihi MÖ 6000 yıllarına kadar giden yerleşim, İyonya’nın 12 şehrinden biriymiş. Tarihi boyunca farklı dönemlerde Roma, Yunan ve Türklere ev sahipliği yapmış olan Efes, Helenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşamış. Efes, Asya eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200.000 kişilik nüfusa sahipmiş. Efes, aslında büyük bir ticari hacme sahip bir kentmiş ama Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlar ile limanı dolmaya başlayınca kent gerilemiş. Liman için temizleme çalışmaları İmparator Hadrian tarafından yaptırılsa da durum engellenememiş. İçerisinde bulunan Artemis Tapınağı, Meryem Ana Kilisesi ve Ashab-ı Kehf mağarası ile bu olağanüstü eser, din ve kültür turizmi açısından da dünyaca ilgi odağı olmuş. İncil’de adı geçen ve Hz. İsa’nın yardımcılarının bulunduğu birkaç kentten biri olduğu için Hristiyanlık açısından da önemli. Efes Antik Kenti, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilmiş. Eserlerin iyi korunmuş olmasından dolayı içeri girdiğinizde kendinizi zamanda yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz.

İzmir ve Efes'de zamanda yolculuk yapmak isterseniz, Güneşin Ülkesi: Güney Ege ve Batı Akdeniz Turu yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

2. KUTSAL KENT: PAMUKKALE HİERAPOLİS / DENİZLİ



Denizli ilinin 18 km kuzeyinde yer alan Pamukkale'deki Hierapolis Antik Kentinin arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte birçok tapınağın ve diğer dinsel yapıların varlığından kaynaklanıyor. MÖ 2. yüzyıl başlarında kurulduğu ve Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Amazonlar kraliçesi Hiera’dan dolayı, Hierapolis adını aldığı söyleniyor. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiş. Daha sonraları da birkaç deprem geçiren kent, Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almış. Şehrin giriş kapısında işlenmiş olan Medusa figürü, tanrıça Medusa’dan korunmak için yapılmış. Şehir, 1988 tarihinde hem doğa hem de kültürel miras olarak UNESCO Dünya Mirasları Listesine alınmış. Tedavi amacıyla kullanılan Pamukkale de, yeraltı suları ve travertenler sayesinde birçok turist çekiyor.


Hierapolis'in komşusu olan Laodikeia Antik Kenti, MÖ 261-263 yılları arasında 2. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos’un karısı Laodike’nin adı verilmiş. Kentte ön plana çıkan günümüze kadar gelmiş yapılardan; 20.000 kişi alabilecek büyüklükteki tiyatro, stadyum, anıtsal çeşme, meclis binası, büyük kilise ve Zeus tapınağının, MÖ 1. yüzyıla ait olduğu düşünülüyor.

Hierapolis ve Laodikeia'da zamanda yolculuk yapmak isterseniz, Ege'nin Pamuk Prensesi: Pamukkale yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

3. DÜNYANIN İLK TAPINAĞI: GÖBEKLİTEPE / ŞANLIURFA



Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarında yer alıyor. Göbeklitepe, kent olmaktan çok bir kült yapı topluluğu, toplanma alanı, yaşam merkezi gibi bir yer. Kent olmasa da kentlerin önünü açmış, tarihimize tam anlamıyla ışık tutmuş bir yer. Önemi ise bildiğimiz tarihi değiştiren bir özelliğe sahip olması. Günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce inşa edilen Göbeklitepe, bugüne kadar avcı toplayıcı insan toplulukları hakkındaki fikirlerimizi değiştirecek derece önemli bilgiler barındırıyor. T biçimindeki 10 - 12 dikilitaşın yuvarlak planda dizilişi ve aralarının taş duvarla örülüşü, bu yapıların en önemli özelliği. Tüm bu dikili taşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanıyor.

Toprak altındaki hazinenin ortaya çıkması ve yoğun çabalar sonucu Göbeklitepe, 2018 yılının Temmuz ayında UNESCO Dünya Kültür Mirası kalıcı listesine alındı. Bu önemli değerin daha iyi tanıtılması için de turizmde 2019 yılı "Göbeklitepe Yılı" ilan edildi. Göbeklitepe'de zamanda yolculuk yapmak isterseniz, 2019 Göbeklitepe Yılında: Tarihin Sıfır Noktasında yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

4. ANTALYA'DAKİ ANTİK KENTLER


Antik çağdan günümüze gelen kalıntılara belki doydunuz veya belki onlardan hiç hoşlanmadınız. Ama Antalya'daki antik kentleri görmediniz henüz! Muhteşem bir kültürel birikimin üzerinde oturduğumuzu düşünerek bir yazıda Türkiye'deki tüm antik kentlerden bahsetmenin çok uzun olacağını biliyoruz. Bu yüzden Antalya'daki antik kentler için ayrı bir yazı hazırladık. Patara, Olimpos, Phaselis, Termessos, Aspendos, Side, Perge, Ksantos ve komşusu Letoon Antik Kentini görmek için 2020 Patara Yılında: Antalya'daki Antik Kentler yazımıza bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

5. MUĞLA'DAKİ ANTİK KENTLER


Muğla'nın Köyceğiz ilçesi sınırları içerisinde Kaunos Antik Kenti yer alıyor. Antik çağda ticari açıdan önemli bir liman kenti olan Kaunos, zamanla denizin alüvyonlarla dolmasıyla liman özelliğini kaybetmiş. Diğer antik kentlerden ayrılan en belirgin özelliği kaya mezarları. Engebeli bir araziye kurulu Kaunos Antik Kentinde görülebilecek başlıca yapılar: Akropol (kale ve surlar), şehir surları, tiyatro, kilise, hamam, depo...


Muğla'nın Fethiye ilçesinde yer alan Kayaköy ise 3000 yıllık bir tarihe sahip. Antik çağdaki Likya döneminde, Kayaköy'ün yerinde Karmylassos kenti bulunuyormuş. Kentteki antik dönem kalıntılarından, MÖ 4. yüzyıla tarihlenen lahit ve kaya mezarları günümüze ulaşmış. Kayaköy, 1923 Türk-Yunan nüfus mübadelesi sonrası terk edilmiş. Günümüzde müze kent olarak kullanılıyor.


Fethiye'ye 35 km mesafedeki Yaka köyünde bulunan Tlos Antik Kenti, Likya birliğinin 3 oy hakkına sahip 6 kentinden en önemlisiymiş. Şehir büyük olmasına karşın bugüne gelen kalıntılar, stadyum, hamam, tiyatro, nekropol ve kaya mezarları akropolün etrafında toplanmış. Akropolün hakim görüntüsü hayli etkileyici ancak biraz başıboş bırakılmış...

Muğla ve Ege Bölgesi'ndeki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Güneşin Ülkesi: Güney Ege ve Batı Akdeniz Turu yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

6. İKİ DİNDEN ESERLER: ANİ HARABELERİ / KARS


Kars şehir merkezine 42 km uzaklıkta yer alan ve tarihinin MÖ 5000 yıllarına uzandığı düşünülen antik kent, 2016 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girdi. Ermenistan ve Türkiye’yi ayıran Arpaçay Irmağı’nın hemen yanına kurulmuş olan Ani Harabeleri, bulunduğu köye de adını vermiş. Bölge turizmi için büyük önem taşıyan kent, 961-1045 yılları arasında Ermeni hükümdarlığının  başkenti olmuş.

Ani Harabelerinin öyküsünü öğrenmek isterseniz, Kars'ın Anı Defteri: Ani Harabeleri yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

7. YÜZÜNÜ EGE'YE DÖNMÜŞ KENT: ASSOS / ÇANAKKALE


Kaynaklara göre, Assos Antik Kentinin geçmişi MÖ 6. yüzyıla kadar gidiyor. Deniz kıyısındaki kent, denize dik olarak inşa edilmiş. İlk kazı çalışmaları, Amerikalı arkeologlar tarafından 1880’li yıllarda başlamış ve günümüze kadar devam etmiş. Antik kentte birçok devasa yapı bulunuyor. Bunlar; agora, surlar, Athena Tapınağı, 900 yıl boyunca kullanılmış nekropol ve amfi tiyatro. Ayrıca, Anadolu’daki en eski meclis binası da burada kurulmuş.

Ege denizinin muhteşem manzarasıyla büyülenmek isterseniz, Kaz Dağlarının Eteklerinde: Balıkesir ve Çanakkale yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

8. HİTİT BAŞKENTİ: HATTUŞA VE ALACAHÖYÜK / ÇORUM



Çorum merkezine yaklaşık 80 km uzaklıkta, Boğazkale ilçesinde yer alan Hattuşa, zamanında Hitit devletinin merkez noktası ve başkentiymiş. 1986 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesine dahil edilmiş. İlk olarak dünyaya adının duyurulması, 1834 yılında yabancı bir arkeolog tarafından gerçekleştirilmiş. Ağırlıklı olarak yine yabancı arkeologların çalışmaları ile birçok alan ve eser gün ışığına çıkartılmış ve kent günümüzdeki görünümüne kavuşmuş. Oldukça büyük bir alana yayılan bu tarihi kentte yapılan kazılarda; Frig, Asur, Hitit, Hatti, Bizans, Galat ve Roma dönemine ait kalıntılar bulunmuş. Kentte birçok yazıt, kabartma eserler, çivi yazıları ve kale, kapı, tapınak gibi büyük önemli yapılar bulunuyor. Dünyanın ilk yazılı anlaşması olarak öğrendiğimiz, Mısır ve Hititler arasında yapılan Kadeş Antlaşmasının metni burada bulunmuş ve şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Kente ilk geldiğinizde dikkatinizi surlar, saray kalıntıları ve savaş esnasında şehirde yaşayanların gizlice dış dünyaya ulaştıkları bir gizli geçit olan Yerkapı çekecek.


Çorum’un 45 km güneyinde, Alaca ilçesinde yer alan Alacahöyük ise Tunç çağı ve Hitit döneminin önemli merkezlerinden biri. İçerisinde bulunan anıtsal sfenksler, kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş. Yapıdaki en önemli parçalar, eski Tunç çağına ait 13 kral mezarı buluntuları. Alacahöyük’te ele geçen buluntular, Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile 1941'de ziyarete açılan Alacahöyük Müzesinde sergileniyor. Alacahöyük ve Boğazköy'ü kapsayan alan 1988'de millî park ilan edilmiş.

Çorum'daki Hititlerin öyküsünü öğrenmek isterseniz, Hitit Uygarlığına Yolculuk: Hattuşa ve Alacahöyük yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz. Ayrıca, Melih Cevdet Anday'ın Teknenin Ölümü kitabındaki Hattuşa'yı anlattığı İlk Krallar şiirini de okumalısınız.

9. APOLLON TAPINAĞI: DİDİM / AYDIN


Didim'e adını veren Didyma'daki Apollon Tapınağı, İyonya sahili üzerinde yer alan bir antik Yunan tapınağı. İnşası MS 2. yüzyıl ortalarına dek süren görkemli tapınak, tam olarak bitirilememiş. Antik coğrafyacı Strabon, Apollon Tapınağını dünyanın en büyük ve en görkemli tapınağı kabul etmiş. Biz de buradaki antik kentler içerisinde, en uzun sütunlara sahip tapınak olduğunu söyleyebiliriz.

Aydın ve Ege Bölgesi'ndeki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Güneşin Ülkesi: Güney Ege ve Batı Akdeniz Turu yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

10. KAYALAR KENTİ: DARA HARABELERİ / MARDİN


Mardin’in en görülesi yerlerinden biri olan Dara Mezopotamya Harabeleri, geçmişten bugüne taşıdığı kalıntılarıyla bölgede en fazla ziyaret edilen yerlerden biri. Keşiflerle dolu Dara Harabeleri, Darxis tarafından MÖ 530-570 tarihleri arasında yaptırılmış. Önemli medeniyetlere de ev sahipliği yapmış. Üstelik bu gizemli yerleşim alanı Mezopotamya’nın ilk barajının bulunduğu yer olarak da biliniyor. Buradaki su sarnıçları, su değirmeni, tiyatrosu, kilisesi, köprüsü, çarşısı, tophanesi ve 40 metre derinliğe sahip olan yeraltı şehri etkileneceğiniz ve gezmeniz gereken yerler arasında...

Mardin'deki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Bir Mezopotamya Masalı: Mardin yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

11. SU İLE KUTSANMIŞ KENT: SAGALASSOS / BURDUR


Sagalassos Antik Kentinin önemli özelliklerinden biri, Anadolu’nun iç kesimleriyle Akdeniz Bölgesi arasında bir köprü vazifesi görmesi. Kalıntılar bu topraklarda ticaretin geliştiğine, halkın refah içinde yaşadığına ve Sagalassosluların kendi kültürlerini daima geliştirmiş olduklarına işaret ediyor. MS 4. yüzyılda Hıristiyanlığa geçen Sagalassos’ta Roma ve Helenistik döneminin izleri her yerde kendini gösteriyor. Vadiye bakan yüksek ve dik kayalıklara yerleşmelerinin ilk amacı savunma. Antik kenti çevreleyen görkemli surlar ve kuleler bunun işaretleri... 1984 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Sagalassos, 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınmış.

Sagalassos ve Burdur'un öyküsünü öğrenmek isterseniz, Burada Dur: Burası Burdur yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

12. KRALLARIN TAŞLAŞTIĞI KENT: NEMRUT / ADIYAMAN



Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde bulunan Nemrut Dağı, içinde Kommagene Krallığının antik kentini barındıran bir milli park ve ören yeri durumunda. Dünyanın 8 harikasından biri olan Nemrut Dağı, 1987'de UNESCO tarafından Dünya Mirası Alanı ilan edilmiş. Nemrut Dağı Milli Parkında görülecek çok yer var: Arsemia Antik Kenti, Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü ve Yenikale...


Kommagene Krallığı topraklarının öyküsünü öğrenmek isterseniz, Karlar Altındaki Krallık: Nemrut yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz. Nemrut Dağı yamaçlarındaki olağanüstü güzellikteki anıtsal heykeller, karlar arasında bir başka güzel ama siz kar olmadan da görmek isterseniz Kralların Taşlaştığı Yer: Nemrut yazımızı okuyabilirsiniz.

13. KANLI KENT: KANLIDİVANE / MERSİN


Mersin'e 50 km uzaklıktaki Kanlıdivane, Erdemli sınırlarında bulunuyor. Antik dönemde dağlık Kilikia sınırları içinde kalan Kanytella, bugünkü Kanlıdivane, Eliaussa Sebaste'den (Ayaş) 3 km içeri kısımda, dağ tarafında yer alıyor.

Kanlıdivane ve Mersin'deki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Doğu Akdeniz'in Saklı Cenneti: Mersin yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

14. EŞEK KULAKLI KRAL MİDAS'IN ŞEHRİ: GORDİON / ANKARA

Frigya’nın başkenti olan Gordion, Ankara’nın Polatlı ilçesi sınırlarında yer alıyor. Gordion Antik Kenti ve çevresinde yapılmış olan kazı çalışmaları şehrin geçmişinin Frigyalılardan daha önceye dayandığını gösteriyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Friglerin başkenti Gordion Antik Kenti, tümülüsler ve buradaki çalışmalarda bulunan tarihi eserleri ile Anadolu tarihine ışık tutuyor. Ankara'nın Polatlı ilçesinin Yassıhöyük köyü, 4 bin yıllık bir tarihe ev sahipliği yapıyor.

Eşek kulaklı kral Midas'ın öyküsünü öğrenmek isterseniz, Eşek Kulaklı Kral Midas'ın Şehri: Polatlı Gordion yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

15. EFSANELERE KONU OLMUŞ: AİZANOİ / KÜTAHYA


Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesinde bulunan ve tarihi MÖ 3000'li yıllara dayanan Aizanoi Antik Kenti, dünyanın ilk borsası ile en iyi korunmuş Zeus tapınağına ev sahipliği yapıyor. Aizanoi kenti, antik Frigya'ya bağlı olarak yaşayan Aizanitis’lerin ana yerleşim merkeziymiş. Kentin yüksek platosu üzerinde bulunan Zeus Tapınağı'nın çevresinde yapılan kazılarda, MÖ 3000 yıllarına ait yerleşim izlerinin ortaya çıktığı görülmüş. Helenistik dönemde bu bölge değişimli olarak Bergama’ya ve Bithynia’ya bağlı iken MÖ 133’de Roma egemenliğine girmiş. Roma imparatorluk döneminde tahıl ekimi, şarap ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş ve ünü bölge sınırlarını aşmış olan Aizanoi’de kesin kentleşme bulgularına ancak MÖ 1. yüzyıl sonlarına doğru rastlanmış. Yine ilk sikkelerin bu dönemde basıldığı biliniyor.

Kütahya'daki Aizanoi kentinin öyküsünü öğrenmek isterseniz, Çininin Başkenti: Kütahya yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

16. SAHİP ÇIKAMADIK: HASANKEYF / BATMAN



6000 yıllık geçmişi olduğu tahmin edilen ve Dicle Nehri üzerinde kurulmuş olan Hasankeyf, kayalara oyulmuş konutları sebebiyle “mağaralar şehri” ya da “kayalar kenti” anlamına gelen “Hısnı Keyfa” ismiyle anılmış. Orta çağ İslam tarihçilerine göre, doğal kayalardan oluşan sarp kalesi ve korunmaya elverişli coğrafi yapısı nedeniyle bu adı aldığı sanılıyor. Orta çağın en önemli ticari şehirlerinden biri olan Hasankeyf, şu an Dicle nehri üzerine yapılan Ilısu Barajı ve hidroelektrik santrali nedeniyle sular altında kaldı.

Hasankeyf bir açık hava müzesi niteliğinde, Güneydoğu'daki diğer yerler için Dicle'nin Şehirleri: Diyarbakır ve Hasankeyf yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

17. KONURALP'TE: PRUSIAS AD HYPIUM / DÜZCE


Konuralp, Düzce'ye ait antik bir belde. Konuralp'teki surlar, su kemerleri, mozaikler, lahit-mezar stelleri ve heykel kaideleri önemli tarihi eserlerden... Konuralp’in tarihi zenginliğini gösteren en önemli kalıntısı tiyatrosu. MS 1.yüzyıla kadar yöreye hakim olan Roma İmparatorluğu-Prusias döneminin yansımalarının en canlı eserleri arasında... Kazıların devam ettiği, kazı alanlarına yaklaşmadan belirlenen kısıtlı sınırlar içerisinde dolaşmanıza izin verilen antik bir yerleşim...

Konuralp ve Düzce'deki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Batı Karadenizde Sonbahar: Karabük, Sinop, Kastamonu, Bartın, Zonguldak, Düzce, Bolu yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

18. YÜZÜNÜ KARADENİZE DÖNMÜŞ KENT: FİLYOS TİOS / ZONGULDAK


Efsaneye göre kent, MÖ 7. yüzyılda kurulmuş. Tarihi boyunca değişik isimlerle (Tios, Tieion, Tianon, Tium) anılmış. Tarihi boyunca siyasi güç oluşturamayan ve Ereğli ile Amasra'nın gölgesinde kalan kent, Roma Dönemi'nde MÖ 70 yılında yakılmış ve yağmalanmış. Daha sonra yeniden inşa edilmiş ve bir ticaret ve balıkçı kenti olarak yaşamını devam ettirmiş. Kent, Bizans Dönemi'nde MS 5. yüzyılda önemli bir dini merkez olmuş. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise (14-15. yüzyıl) giderek önemini yitirmiş ve küçük bir balıkçı köyüne dönüşmüş. Tios Kentinin araştırılması ve kazılması, Karadeniz tarihi ve arkeolojisi için büyük önem taşıyor. Çünkü Türkiye'nin Karadeniz kıyılarında kazılan ilk ve tek antik kenti...

Filyos ve Zonguldak'daki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Batı Karadenizde Sonbahar: Karabük, Sinop, Kastamonu, Bartın, Zonguldak, Düzce, Bolu yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

19. KARADENİZ MOZAİKLERİ: HADRİANAPOLİS / KARABÜK


Roma dönemiyle tarihlendirilen Hadrianapolis Antik Kenti, Karabük Eskipazar Mermer Köyü’nde yer alıyor. Zengin bir tarihi kalıntıya sahip olan antik kent, ilçe merkezine yaklaşık 3 kilometrelik bir mesafede yer alıyor. Kiliseler, kaya mezarları, mahzenler, sarnıçlar ve surlar göreceğiniz bu yolculuk, Karabük'teki tarihi gezilerden biri olacak.

Karabük'deki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Batı Karadenizde Sonbahar: Karabük, Sinop, Kastamonu, Bartın, Zonguldak, Düzce, Bolu yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

20. NEOLİTİK KENT: ÇATALHÖYÜK / KONYA

Günümüzden 9 bin yıl önce yerleşim yeri olmuş Çatalhöyük, Çumra ilçesi sınırlarında olup Konya’nın 50 km güneydoğusunda yer alıyor. Çatalhöyük, neolitik döneme ait iyi korunmuş bir antik kent. İlk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkez. Çatalhöyük’ün nüfusunun 10 bine ulaşmış olduğu tahmin ediliyor.


Tarihi Neolitik çağ ve Kalkolitik çağa uzanan ve geniş bir yerleşim yerine sahip bölge, doğu ve batı yönlerinde yan yana iki höyükten oluşuyor. Doğudaki Çatalhöyük yerleşimi Neolitik çağda, batıdaki höyük ise Kalkolitik çağda iskan görmüş. 2012 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesine giren Çatalhöyük’teki en ilgi çeken özellik, şüphesiz ki içlerine çatılardan girilen birbirlerine bitişik evler ve sokağı olmayan yerleşim yerleri.


Konya'daki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Bozkırın Esrarlı Güzelliği: Konya yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz. Ayrıca, Melih Cevdet Anday'ın Göçebe Denizin Üstünde kitabındaki Çatalhöyük'ü anlattığı Ana Tanrıça şiirini de okumalısınız.



Türkiye’deki bütün antik kentleri Türkçe hazırlanmış bir haritada incelemek ister miydiniz? Ülkemizde nerede hangi antik kentin olduğunu öğrenip rahatça gezmek isteyen Cem Ünalan, istediği gibi derli toplu bir harita bulamayınca kendi haritasını oluşturmayı tercih etmiş. Hazırladığı haritada şu anda yaklaşık 130 tane antik kent yer alıyor.

Haritadaki bir antik kentin üzerine tıkladığınızda karşınıza çeşitli kısa bilgiler çıkıyor. Örneğin, o ören yerinin müzesinin sitesi varsa tıklayıp müze hakkında detaylı bilgi alabiliyorsunuz. Birçok antik kent için İngilizce ve Türkçe kaynaklar ayrı olarak listeleniyor. İstediğiniz dil seçeneğindeki linke tıklayıp, antik kent hakkındaki ekşi sözlük yorumlarını okuyabilir, varsa YouTube videolarını seyredebilirsiniz. Ayrıca, eğer mevcutsa, Foursquare ve Tripadvisor linklerine tıklayarak antik kent hakkındaki yorumları okuyabilirsiniz.

Antik Kentler ziyaret edilirken zihinde geçmiş insanların yaşamlarına ve mimari yapılara ait canlandırılamayan boşluklar kalır. Bu boşlukları doldurmanın en iyi yolu o antik kente ait müzenin ziyaret edilmesidir. Bu müzeleri de görmek için Eskinin İhyası, Yeninin İnşası: 50 İlimizdeki Müzeler yazımızı okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder