7 Ekim 2023

Kaya Tuzunun Şehri: Çankırı

Çankırı rotası, şu an seyahat planları yapanlar için alternatif bir gezi olabileceği gibi, tatil yapma imkânı olmayanları kısa bir süreliğine de olsa tarihi bir yolculuğa çıkarabilir.

Çankırı, gezilecek yerler bakımından doğal ve tarihi güzelliklere sahip şehirlerden biridir. Ankara’ya ve İç Anadolu Bölgesi ile Karadeniz’in birçok şehrine yakın olmasından dolayı turistik faaliyetler için tercih edilen yerler arasındadır. Çankırı; batısında Bolu, kuzeybatısında Karabük, kuzeyinde Kastamonu, doğuda Çorum, güneyinde Ankara ile komşudur. Çankırı’da ve çevresinde 4 mevsim keşfedilmesine olanak sağlayan birçok güzel gezilecek yer bulunmaktadır.

İç Anadolu Bölgesi'nin en az nüfuslu şehirlerinden ve aynı zamanda kaya tuzunun başkenti olan Çankırı, doğal koşullar açısından bakıldığında bir geçiş iklimine sahiptir. Çankırı’nın sahip olduğu iklim koşulları kuzeyinde birçok ormana sahip olmasına da olanak sağlamıştır.

Çankırı, tarihsel süreçte Roma, Bizans, Selçuklu gibi önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış yerler arasındadır. Yaşayan medeniyetlerin izleri günümüze dek kalmayı başarabilmiştir. Tüm bu güzellikleri birlikte keşfedelim.

Tuz Mağarası, Çankırı gezilecek yerler listenizin ilk basamağında bulunması gereken muhteşem bir yer. Çankırı'ya yolunuz düştüyse kesinlikle gitmelisiniz. Mağaraya giriş ücreti 20 TL...

800 dönümlük arazi üzerinde 8 kilometrelik alana sahip olan mağaranın tarihi 5.000 yıllık bir oluşum sürecine dayanıyor.

Anadolu’daki diğer yeraltı mağaralarından farklı olarak Çankırı Tuz Mağarası, son derece geniş bir girişe sahip...

Kolaylıkla gezip yerinde keşfedebileceğiniz mağaranın çeşitli bölgelerinde tamamen tuzdan oluşan sarkıt ve dikitler de bulunuyor.


Her bir detayıyla büyüleyen mağara, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük kaya tuzu rezervine de ev sahipliği yapıyor, 500 milyon tonluk kaya tuzu rezervi olduğu düşünülüyor.

İçerisinde 200 yaşında olduğu tahmin edilen ölü bir eşek ile çeşitli hayvanlar sergileniyor.

Nem oranı düşük olduğu için ölen canlılar henüz bozulmadan kalmayı başarabilmiş.

İçeride Orhun abidelerinin kopyaları, tuzdan heykeller var; görmeye değer, mağara ile bütünleşmişler, her yer tuz kristali...

Duvarlara oyulmuş hayvanlar, fotoğraf çekinmeniz için anı köşeleri, oturma yerleri var.


Bir de küçük teras gibi bir yer var, alt kısmı su ve ışıklandırması çok güzel...


Çıkışta hediye mağazasına uğramayı unutmayın; en azından tuz alın, doğal kaya tuzu... Gezimize şehir merkezine doğru devam edelim.

Mevlevîlik, Çankırı’da yaklaşık 600 yıl faaliyet gösteren bir tarikat. Balkan Savaşı yıllarında, diğer Mevlevihaneler gibi, Çankırı Mevlevihanesi de her türlü maddi ve manevi yardıma iştirak etmiş.

13.yüzyıl Selçuklu dönemi yapısını içine alan Çankırı Mevlevihanesinden günümüze şifahane/mescid bölümü olan Taş Mescit gelmiş.

Taş Mescit, Çankırı’nın en ikonik yapılarından biri. Selçuklu döneminden kalma Taş Mescit, Çankırı Atabeyi Cemaleddin Ferruh’un emriyle 1235’te inşa edilmiş.

1242 yılında yapımından tam 7 yıl sonra Taş Mescit’in hemen yakınına bir de Darulhadis bölümü eklenmiş.

Taş Mescit’in bir diğer özelliği ise iki adet figürlü parçaya ev sahipliği yapıyor olması...

Bu parçaların ilki yapı üzerinde, son derece dikkat çekici, günümüzde “Tıp Sembolü” olarak kullanılan, birbirine dolanmış vaziyette iki yılan figürü yer alıyor.

Çankırı Müzesinde sergilenen ikinci parçada ise günümüzde “Eczacılık Sembolü” olarak kullanılan kupaya dolanmış yılan figürü bulunuyor.


Aynı zamanda bir anıt mezar olan eserde iki adet mezar odası da yer alıyor. Kuzey cephede yer alan mezar odasında bir sanduka, doğu cephesinden girilen iki bölümlü mezar odasında ise 5 sanduka bulunuyor. Yörede kaditler (kurumuş cesetler) olarak anılan cesetlerin döneminde mumyalandığı tahmin ediliyor.

Bu mezar odasında ortada yer alan tabutun, eserin banisi Cemalettin Ferruh’a ait olduğu düşünülüyor, sandukası mezar odasının üstünde mescidin içinde yer alıyor.


Taş Mescit’ten Çankırı ve kale manzarası...

Şimdi de Çankırı Kalesine doğru çıkalım...

Çankırı'nın en gözde mesire yerlerinden biri olan kale, şehre hakim bir tepe üzerinde yer alıyor. Geçtiğimiz yıllarda kalenin çevre düzenlemesi yapılmış ve çok sık ziyaret edilen bir alan haline getirilmiş.

Çankırı Kalesi, Hititliler tarafından inşa edilmiş. Roma ve Bizans dönemlerinde de kullanılan kaleye Roma döneminde çeşitli eklemeler yapılmış ve çevresi zenginleştirilmiş.

Kale içerisinde ayrıca Çankırı Fatihi olarak bilinen Emir Karatekin Bey’in türbesi de bulunuyor.

Çankırı Kalesi’nin en uç noktasına yapılan Cam Teras, en büyük taban alanına ve en uzun çıkmaya sahip cam seyir terası...

Şehir bağlantı noktasından 100 metre yükseklikte bulunuyor. Kaya ile birleşim noktası ve en uç noktası arasındaki mesafe 10 m...

Bununla birlikte Çankırı Cam Seyir Teras’a giriş yapabilmek için son derece cüzi bir miktar (5 TL) ödemeniz yeterli...

Şimdi de kaleden kuşbakışı izlediğimiz şehir merkezini gezelim. Çankırı'da Osmanlı döneminde kalma pek çok tarihi cami bulunuyor. Bunların başında Çankırı'nın Ulu Camii olan Sultan Süleyman Cami geliyor.

Sultan Süleyman Camii ya da bir diğer adıyla Ulu Camii, Mimar Sinan’ın kalfası tarafından inşa edilmiş. Caminin mimari yapısı oldukça dikkat çekici olduğu gibi ismini ise 1558 yılında inşa edilmiş olması nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman’dan alıyor.

Caminin geçmişi ve yapısı özenli bir cami olduğunu gözler önüne seriyor.

Tamamen kesme taş kullanılarak inşa edilen caminin mihrabı ise oldukça zengin ve ihtişamlı bir görünüme sahip...

Tarihi yapıları yerinden incelemekten hoşlanıyorsanız Çankırı gezilecek yerler listenize, bölge tarihine ışık tutan ve öne çıkan mimarisiyle dikkat çeken Sultan Süleyman Camii’ni mutlaka dahil etmenizi öneririz. Keza cami, 1558 yılında inşa edilmiş ve günümüze kadar varlığını deformasyona uğramadan korumuş.

Sultan Süleyman Camii’nin hemen yanında Çankırı'da görülebilecek tarihi yapılardan Çivitçioğlu Medresesi var. Kolaylıkla ziyaret edebileceğiniz medrese, 17. yüzyılda inşa edilmiş. Etkileyici bir avlu içerisinde konumlanan Çivitçioğlu Medresesi, iki kattan oluşuyor.

Her iki katını birbirine bağlayan ahşap merdivenler, çıkılmaya değer. Medresenin yapımında ise yerden yaklaşık olarak 1.5 metre yükseklikte ahşap konsollar kullanılmış. Yapı günümüzde el sanatları eserlerinin yapıldığı bir yer. Mimari anlamda çok güzel olan Çivitçioğlu Medresesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Çankırı'nın önemli medreselerinden bir diğeri olan Buğday Pazarı Medresesi 1700'lü yılların sonunda inşa edilmiş. Uzun dönem yün deposu olarak kullanılan yapı günümüzde el sanatları eserlerinin sergilendiği ve hediyelik eşyaların satıldığı turistik bir gezi alanı...

Şehrin simgesi olan yapılardan Saat Kulesi ya da bir diğer adıyla Çan Saat, 2. Abdülhamit döneminde yapılmış. Bu dönemde geliştirilen saat kulesi projelerinin bir parçası olan kule, 1866 yılında Çankırı’ya taşınarak bugünkü konumuna yerleştirilmiş.

15 metre uzunluğuyla gerçek anlamıyla şehrin her tarafından görülebilen Saat Kulesi, dört bir yanında kadranlara da ev sahipliği yapıyor. Ayrıca kulenin üst bölümünde bir adet balkon bulunduğunu da belirtelim.

Türk evi mimarisinin örneklerinden olan Çankırı Evleri il genelinde toplam 108 adet...


Bu evler koruma altında olup, evlerin her biri yaklaşık 200 yıllık...

Bu evlerden birini Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesi olarak ziyaret edebilirsiniz. Müzeye giriş ücreti 5 TL...


Bizim gidemediğimiz Çankırı'nın diğer gezilecek yerleri, ilçelerindeki kusursuz doğal güzellikler ve tarihi kalıntılardan oluşuyor. Özellikle doğa tutkunları için birçok doğal alana sahip olan Çankırı, Ilgaz Dağı gibi Anadolu’nun en ihtişamlı dağlarından birine de ev sahipliği yapıyor.

Ayrıca Ilgaz Kayak Merkezi ve bölgede bulunan diğer küçük kayak merkezlerinde kış sporları yapabileceğiniz kent, tüm cömertliğiyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Kalesi, mağaraları, doğal güzellikleri ve tarihi yerleri Çankırı’nın tüm dokusunu yansıtıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder