2 Mayıs 2023

Kars'ın Anı Defteri: Ani Harabeleri

Bazı şehirler vardır, el değmemiş tabiatı ile kartpostal gibi serilir önümüze. Kars, bu şehirlerden biri. Ormanları, dağları, yaylaları ve canlı çeşitliliği ile seyrine doyamayacağınız bir tablo gibidir Kars. Baharda erimeye başlayan karlar altında yemyeşil bir doğa gülümser, yazın yaylalarda esen serin rüzgarına binbir çiçeğin kokusu karışır. Kars, her mevsim başka bir güzelliği ile görünür konuklarına.

Kars'ta gezilecek yerler listesinin ilk sırasında Ani yer alıyor. Ani, Kars’ın en büyük tarihi zenginliği ve hangi mevsimde gelirse gelsin herkesin yoğun ilgi gösterdiği turistik yerlerin başında geliyor. Yaşı bilinmeyen görkemli bir şehre, Kars'a 42 km uzaklıktaki Ani’ye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Kars'tan sınıra doğru yol aldığımızda Ani'ye ulaşıyoruz.

Daha önce kış mevsimindeki halini Doğu Ekspresi Yolunda Kültürel Miras: Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars, Ardahan yazımızda anlatmıştık. Kışı bu denli güzel olan Kars’ın baharı kim bilir nasıldır, diye soruyorsanız; Ani’yi baharda yemyeşil bitki örtüsünün içinde rengarenk çiçeklerle çevrili olduğu zamanda görmenin, baharda tertemiz havasını ciğerlerinize çekmenin ayrı bir keyif olduğunu söylemek isteriz. O yüzden Ani Harabelerini yemyeşil Kars doğasının içinde göstermek istedik size...

Doğu Anadolu’nun asırlardır ayakta kalan antik kenti Ani Harabeleri, bölgenin ziyaret edilmesi gereken en önemli tarihi yerlerinden biri. Dünya çapında tarihi ve kültürel miras olan bölge, Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay nehrinin batısında, volkanik arazi üzerine kurulmuş önemli bir ortaçağ kenti. Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Ani, 10. yüzyılda Bagratoğulları sülalesine başkentlik yapmış. Bölge turizmi için büyük önem taşıyan kent, 961-1045 yılları arasında Ermeni hükümdarlığının  başkenti olmuş. Kendisini ele geçiren kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçukluların eline geçmiş. Konumu açısından İpek Yolu üzerinde olması, ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmış.


Kafkasya üzerinden gelen ticaret kervanları ile dolup taşan Ani şehri, bir zamanlar dünyanın en kalabalık kentlerinden biriymiş. Bugünse Ermeni Krallığı’nın, Selçuklu’nun ve daha birçok medeniyetin izlerini sergileyen Ani Antik Kenti, 2016 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Ani Antik Kenti Surları, Tigran Honents Kilisesi, Bakireler Manastırı ve Rahibeler Manastırı Ani’de ayakta kalan Ermeni Dönemi eserlerinden bazıları. İpek Yolu Köprüsü’nün günümüze ulaşan iki ayağı, Selçuklu Sarayı ve Selçuklu Kervansarayı da Ani Antik Kenti’nde dikkate değer diğer Selçuklu mimarisi örnekleri. Şehirde yer alan Ebu’l Manuçehr Camii ise günümüze ulaşan en eski Selçuklu yapısı olmasıyla büyük önem taşıyor.


Üç yönden akan dere ve nehirlerin vadileriyle doğal olarak korunan Ani'nin en korunaksız kısmı kuzey tarafı. İkinci surlar Kral 2. Smbat döneminde (977-989) özellikle şehrin korunması en zayıf olan bu kuzey tarafını tahkim etmek amacıyla yapılmış. Üzerinde yer alan kitabelere göre 1. Gagik, Ebu’l Manuçehr ve Ebu’l Muammeran dönemlerinde de onarım geçirmiş.

Haç, aslan, yılan gibi figürler ve seramik parçalarıyla süslenmiş surlarda, Aslanlı Kapının doğusunda, Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın şehri 1064 yılında fethetmesini belgeleyen kufi hatla yazılmış kitabe yer alıyor.

Kente Uğurun, Kars, Aslanlı, Satrançlı, Acemağılı, Mığmığ Deresi ve Bağsekisi adı verilen 7 kapı ile giriliyor. Adını, iç surlardaki aslan kabartmasından alan Aslanlı Kapı, olasılıkla döneminde ana giriş kapısıymış ve günümüzde de ziyaretçiler şehre bu kapıdan giriyor.


Selçuklu (Tacirin) Sarayı 12.-13. yüzyılda inşa ettirilmiş. İki katlı olan yapı iç sofalı plan şemasına sahip...

Giriş kapısından, etrafı çeşitli mekanlarla çevirili iç avluya giriliyor.


Duvarlarda görülen yuvalar, üst katın ahşaptan inşa edildiğine işaret ediyor. Altta, birbirine dar koridorlarla bağlanan ve olasılıkla depolama işleviyle kullanılan küçük mekanlar varmış.

Pırıl pırıl bir güneş altında, yeşil, gür otlarla kaplı geniş bir çayırlık boyunca ilerliyoruz. Patikadan devam ettiğimizde karşımıza Polatoğlu Kilisesi çıkıyor.

Giriş kapısı üzerindeki ithaf kitabesine göre Grigor Pahlavuni tarafından babası Apughamrents için inşa ettirilmiş.

Grigor Pahlavuni 982 yılında vefat ettiği için, kilisenin bu tarihten önce yaptırılmış olduğu anlaşılıyor. 


Diğer bir kitabeye göre Prens Apelgharip tarafından 1040 yılında St. Stephanos ve St. Christoper'e ithaf edilen kuzeydeki mezar şapelleri eklenmiş.


Dışta onikigen, içte altı apsisli plana sahip...


Patikadan devam ettiğimizde karşımıza Anadolu'daki ilk Türk camisi olan Ebu’l Manuçehr Camii çıkıyor.

Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Alparslan Ani'yi fethettikten sonra şehrin yönetimini Selçuklular adına sürdürmesi için Şeddadi Ebu’l Manuçehr'e vermiş, o da Malazgirt Savaşı'nın kazanılmasının ardından 1071-1072 yılları arasında buraya bir cami inşa ettirmiş. Yapı Anadolu'da Büyük Selçuklu mimarisine bağlanan ilk cami olma özelliğine sahipmiş.

Orta Asya Türk minarelerinin geleneğini sürdüren sekizgen planlı minarenin üzerinde renkli taşla işlenmiş "Bismillah" yazısı var.


Külliye; cami, caminin kuzeybatısındaki minare ile kuzeyindeki çeşme ve türbeden oluşuyor.

2022 yılında ibadete açılan camiye cam kapı ve pencereler takılarak yerlere halı serilmiş.

Camiden çıkınca karşımızda bir ırmak parıldamaya başlıyor. Arpaçay, yani sınır... Karşısı Ermenistan... Sınır, içimizde gizemli duygular uyandırıyor. Sınırlar olmasa da istediğimiz yere özgürce gidebilsek... Arpaçay'ın üzerindeki, kemer kısmı tamamıyla yıkılan İpek Yolu Köprüsü’nün günümüze ulaşan iki ayağı, Ani Antik Kenti’nde dikkate değer Selçuklu mimarisi örneklerinden biri...

İpek Yolu ticaretinde önemli hale gelen Ani’de Arpaçay üzerine inşa edilen İpek Yolu Köprüsü sayesinde İran-Trabzon arasındaki ticaret rahatlamış ve bu köprü Ani’yi hem kültürel hem de mimari açıdan zenginleştirmiş.


Köprüye hakim bir noktada olan ve Ani şehrinin ilk yerleşim çekirdeği olan Kamsarakan Kalesi 5.asırda Kamsarakan hanedanı tarafından inşa edilmiş.

Ebu’l Manuçehr Camisini geçip geriye doğru baktığımızda kale ile birleşen görüntüsü...

Burası şaşırtıcı, çarpıcı bir yer...

Göz alabildiğine uzanan bir arazide Selçuklu eserleri ile kiliseler yan yana...

Patikadan devam ettiğimizde karşımıza Ani Katedrali çıkıyor.


Ani Meryem Ana Katedrali, Beşik Kilise, Fethiye Camii gibi isimlerle anılan yapı Hz. Meryem'e ithaf edilmiş.

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan Ani'yi fethettiğinde kiliseyi camiye çevirterek ilk Cuma namazını burada kılmış ve yapının adı Fethiye Camii olarak değiştirilmiş.


Dışta doğu-batı yönünde dikdörtgen, içte 3 nefli kubbeli bir bazilika...

1319'daki büyük depremde katedralin yaklaşık 20 metre yükseklikteki kubbesi tamamen yıkılmış.

Ani'nin baharda çok farklı olduğunu söylemiştik, katedralin çatısı bile yemyeşil...

Patikadan devam ettiğimizde karşımıza Ani'nin en güzel kilisesi çıkıyor.

Nakışlı Kilise, Boyalı Kilise, Sırlı Kilise, Resimli Kilise gibi isimlerle anılan yapı 1215 yılında tüccar Tigran Honents tarafından inşa ettirilmiş.


Kilise Ermenistan'da Hristiyanlığın yayılmasını sağlayan Aziz Gregor'e (Aydınlatıcı) ithaf edilmiş.

Yapı dışta doğu-batı yönünde dikdörtgen, içte tek nefli plana sahip. Yapının dış mekanında taş kabartmalardan yapılmış bitkisel geometrik süslemeler ve hayvan figürleri sahnelenirken iç mekanı tamamen fresklerle bezenmiş.


Kilisenin iç yüzeyi, çoğunluğu Hz. İsa'nın, Hz. Meryem'in ve Aziz Gregor'un hayatından alınmış sahnelerin işlendiği fresklerle kaplanmış.


Ani'de göreceğimiz son kilise; Halaskar Kilisesi, Kurtarıcı Kilisesi, Yıkık Kilise, Keseli Kilise gibi isimlerle anılıyor. Yapı 1035 yılında Marzban Apelgharip Pahlavuni tarafından, Bizans İmparatoru Mikhael'den alınan kutsal haçın parçasını korumak amacıyla inşa ettirilmiş. Kilise dışta ondokuzgen, içte 8 apsisli plana sahip...

1957 yılında kilisenin doğu bölümü tamamen yıkılmış.

Ani şehri surların çok dışına da yayılmış, özellikle kaya güvercinlikleri ve kaya kiliselerini Arpaçay'ın öbür kıyısında görebilirsiniz.

Ören yerini çevreleyen bu geniş vadide Kalkolitik Çağda başlayan yaşam serüveni vadideki mağaralardan başlayıp Ortaçağda zirve noktasına ulaşmış.

Ani gezimiz de burada zirve noktasına ulaşıyor. Kars'ın o yemyeşil ovalarının ve heybetli dağlarının manzarası her yönüyle farklı bir deneyim ve en heyecan verici manzaraların baharda başladığını söyleyebiliriz. İlham veren ve sonsuzluk gibi görünen yemyeşil bozkırlara bakarken sanki bir yerlerden dörtnala koşan atlar görecekmiş gibi hissedebiliyorsunuz mesela. Koşan atlar görmesek de otlayan atlar, inekler ve koyunlar çok gördük.

Ani’yi gezerken bir önerimiz var. Piri uygulaması ile bu büyülü şehri Karslı Türkolog Ali Canip Olgunlu’nun sesinden dinleyerek gezebilirsiniz. Uygulamadaki harita ve yönlendirmelerle turu kolayca takip edebilir, mekanlara uygun müzikler ve hikayeler eşliğinde, kendi başınıza, sanki yanınızda bir rehber varmış gibi bir tur yapabilirsiniz.

Ani ve Kars'ın kış mevsimindeki halini Doğu Ekspresi Yolunda Kültürel Miras: Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars, Ardahan yazımızdan okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder