14 Ocak 2023

Mevlana'nın İzinde: Mevlevihaneler



Bu seferki yazımızda, Mevlana'nın öğretisini taşıyan mekanları anlatıyoruz. Konya'da Mevlana Celaleddin Rumi adına oğlu Sultan Veled tarafından 13. yüzyıl sonlarında kurulan Mevlevi Tarikatı mensuplarının bulunduğu tekkelere Mevlevihane deniyor. Osmanlı Döneminin manevi kaynaklarından biri olan Mevlevihaneler, tarih boyunca kültür sanat merkezi ve eğitim akademileri olarak önemli hizmetlerde bulunmuştur. Aynı zamanda fakir ve yolcular için bir barınak ve aşevi görevi de ifa etmiştir.

Mevlevihaneler, Balkan Savaşında, yaralı askerler için hastane açılması ve benzeri bazı lojistik destek faaliyetleri içinde bulunmuştur. Mevleviler de 1. Dünya Savaşında gönüllü tabur kurarak fiilen cepheye katılmıştır. Millî Mücadelede ise kamuoyu oluşturulması ve vatan savunmasında önemli hizmetlerde bulunmuştur.

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tasavvuf anlayışına dayanan Mevlevilik, bir sûfî geleneği olarak 14.yüzyılın başından itibâren sistematik bir şekilde hayata geçmeye başladıktan sonra, başta Konya olmak üzere, İstanbul, Bursa, Afyonkarahisar, Kütahya ve Manisa gibi, Anadolu ve Balkanların muhtelif şehirlerinde oluşan Mevlevihaneler ile klâsik kültürün önemli kurucu, koruyucu ve nakledici kurumlarından biri olmuştur.

1925 yılında tekke ve dergahların kapatılmasına yönelik kabul edilen kanunla tüm tarikatlar gibi Mevlevilik tarikatına ait, başta Konya’daki Mevlana Dergahı olmak üzere bütün Mevlevihaneler kapatılmış; çelebilik, şeyhlik, dervişlik ve dedelik gibi bütün Mevlevi unvanları ve faaliyetleri yasaklanmıştır. Ne yazık ki bu tarihten sonra kapatılan tarikat yapılarına gereken önem verilmemiş ve yok olmaya mahkûm bırakılmışlardır.

Mevlana/Mevlevilik deyince umumiyetle Konya hatıra gelir. Ama şu bilgiyi duyunca eminim çok şaşıracağız; Mevleviliğin ortaya çıktığı 14. asırdan, tekkelerin kapatıldığı 1925 tarihine kadar geçen sürede Anadolu, Balkanlar ve İslam coğrafyasında 100’ün üzerinde mevlevihane faaliyet göstermiş. Tekkeler kapanınca bu sayı 82’ye düşmüş. Ancak şu an Girit adasına bağlı Hanya’dan Konya’ya, Mısır’dan Niğde’ye, Bosna’dan Afyon’a, Filibe’den Kütahya’ya, Suriye’den Gelibolu’ya, Azerbaycan’dan Marmaris’e kadar Mevleviliğin izlerini görmek mümkün.

Mevlevihaneler genellikle külliye biçiminde planlanmış. Merkezinde semahane, çevresinde türbe, mezarlık (hamuşan), Matbah-ı Şerif (mutfak), Meydan-ı Şerif, mescid ve hücre (1001 gün süren çileyi doldurduktan sonra "dede" olan dervişe ayrılan yer) gibi özel bölümler yer alıyor. Mevleviliğin gereği olan tüm bu yapılar bir Mevlevihanede bulunduğu zaman bu tarz Mevlevîhanelere “âsitâne” ismi veriliyor ve içinde bir Mevlevî büyüğünün kabri (türbe), genellikle bu kabre bitişik semahane, harem, selamlık, mescid gibi yapılar bulunuyor. Osmanlı coğrafyasında 10’u Anadolu’da, 4'ü İstanbul’da olmak üzere 14 âsitâne kurulmuş (Bursa, Halep, Gelibolu, Kastamonu, Afyonkarahisar, Kütahya, Manisa, Mısır, Rumeli, Yenişehir).



İlk olarak Mevlevilikte önemli bir yere sahip yapıları tanıtalım. İslam tarihinde tarikat mensubu şeyhler ile onlara bağlı talebelerin ders gördüğü, ikamet ettiği yerlere dergah denir. "Dergâh" Farsça "kapı, kapı mahalli, eşik, tekke, toplanılacak yer" anlamına geliyor. Tekke de denilen dergahın küçüklerine “zaviye”, büyüklerine ise “asitane” denir.



Hazîre; külliye, cami, mescit, tekke gibi dini yapıların avlularında yer alan, etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlıktır. Hazîreler birkaç mezardan oluşabildiği gibi birkaç yüz mezarı barındıranları da vardır.

Hamuşan, susmuşlar (sessizler) evi yani mezarlıktır. Konya'da Mevlâna'nın türbesi haricinde ve kıble cihetindeki büyük kabristana denir.

Postnişin (posta oturan), bir tekkenin, özellikle bir Mevlevi tekkesinin şeyhi olan kimsedir. Postnişin olan kişi o tarikatta merkezi otorite hükmündedir. Onun destur verdiği, vekâlet verdiği halifeleri vardır.



Matbah-ı Şerif (mutfak), derviş adayının hem ruhen hem de bilgi ve görgü olarak olgunlaştırıldığı yer olmasından dolayı Mevlevilikte önemli bir yere sahip.


Mevlevihaneleri merak ediyorsanız Mevlana'nın türbesini çoktan ziyaret etmişsinizdir diye düşünüp türbenin yanındaki Konya Panorama Müzesini de gezmenizi tavsiye ediyoruz. Panoramik müze, 13. yüzyıl Konya’sını yansıtan usta sanatçıların hazırladıkları eserleri içerisinde bulunduruyor. Bu müze ile ilgili daha fazla bilgi ve fotoğraf için, ayrıntılı olarak anlattığımız Türkiye'deki Panorama Müzeleri: Bursa, İstanbul, Konya, Gaziantep yazımızı okuyabilirsiniz. Müzede, Hz. Mevlana‘nın doğduğu Belh şehrinden öldüğü Konya'ya kadar geldiği rotayı gösteren bir harita da var.

Müzenin bahçesinde Türkiye’den ve dünyadan çeşitli Mevlevihanelerin maketleri bulunuyor.



Aşağıdaki haritada Türkiye’den ve dünyadan çeşitli Mevlevihanelerin yerlerini görebilirsiniz. Hepsini tanıtmamız çok zor ama en bilinenlerini anlatmaya çalışacağız.






















1. KONYA MEVLEVİHANELERİ

Önce Konya ile özdeşleşen ve felsefesi ile tüm dünyayı etkilemiş olan Mevlana’nın aşağıdaki öğütlerine kulak verelim. Ardından Mevleviliğin merkezi Konya'daki mevlevihaneleri incelemeye başlayabiliriz.

"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol."



Konya Mevlana Dergahı: Mevlevihanelerin en büyüğü, tarikatın merkezi olan Konya'daki mevlevihane. 1274 yılında baldaken olarak inşa edilerek 19. yüzyıla kadar genişletilmiş. 1926 yılında müze olarak açılmış. Konya Mevlâna Ma'muresi, bütün yapısal özelliklere sahip bulunan "Mevlevî Âsitânesi"dir.



Eskiden Mevlâna’nın dergâhı olan yapı şimdi Mevlana Müzesi olarak yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açık. Yeşil Türbe de denilen Mevlana’nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütunlar) üzerine yapılmış. Müzenin içinde, dergah yaşamına dair eserler de sergileniyor. Müzeye giriş ücretsiz...


"Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzülmemeli; çünkü, Hakk’ın lûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül, sakın umutsuzluğa düşme! Allah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, söğüt ağacının dalı bile hurma verir..." gibi bir sürü ünlü sözü olup günümüze kadar uzanan Hz. Mevlana'nın türbesi...


Şems-i Tebrizi Zaviyesi: Şu anda Şems-i Tebrizi Camii olarak kullanılıyor. Hz. Mevlâna’yı hakikatin sırlarıyla tanıştıran Şems-i Tebrizî türbesinin yer aldığı Şemsi Tebrizi Camii, 15. yüzyıl Karaman devrine tarihleniyor. Şu anki yapı 1510 yılında Abdürrezakoğlu Emir İshak Bey tarafından mescitle birlikte elden geçirilmiş ve genişletilmiş. Cami ve türbe, eskiden mezarlık olan Şems Parkının içinde bulunuyor. Cami bölümüyle bitişik durumda, içten tavanlı dıştan sekizgen tambur üzerine piramidal külahla örtülü. Eyvan şeklinde olan türbe, mescide kalem işi süslenmiş ahşap Bursa kemeriyle açılıyor. Tavanı geometrik motiflerle bezenmiş.


Ateşbaz-ı Veli Zaviyesi: Hz. Mevlana’nın aşçısı İzzetoğlu Şemseddin Yusuf’a ait zaviye, Konya’nın Meram ilçesinde bulunuyor.


Piri Mehmed Paşa Zaviyesi: Piri Mehmed Paşa Camii 1523 yılında yaptırılmış. Caminin kuzeyinde bulunan zaviye bugün baharatçı olarak kullanılıyor.

Cemel Ali Dede Zaviyesi: Konya’nın Meram ilçesinde bulunuyor. Cemel Ali Dede Camii olarak kullanılıyor. Cemel Ali Dede, Hz. Mevlana’nın lalası olarak biliniyor. 13. yüzyıla tarihlenen yapı; mescid, semahane ve türbeden oluşuyor. 

Fahrunnisa Zaviyesi: Karatay ilçesinde bulunuyor. Günümüze kadar bir hamuşan ve mescid-semahane gelebilmiş. Fahrunnisa Hanım’ın 14-15. yüzyılda yaşamış Mevlevi hatun olduğu biliniyor.


Konya'dan sonra Anadolu'nun farklı illerinde bulunan Mevlevihanelerden bahsedelim.

2. AFYONKARAHİSAR MEVLEVİHANESİ

Afyonkarahisar Mevlevihanesi önemli bir asitane ve tesis edilen ilk Mevlevihanelerden. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’den sonra âdeta ikinci pîr olarak kabul edilen Divane Mehmed Çelebi burada medfun olduğundan Mevlevîlerce Konya Mevlânâ Dergâhı’ndan sonra en önemli Mevlevî Âsitânesi olarak kabul edilen mevlevîhâne bugün Mevlevî Camii veya Türbe Camii olarak biliniyor.



Sultan Veled, kızı Mutahhara Hatun'u Süleymanşah-ı Girmani ile evlendirmiş ve bu aile ile Mevlevilik Afyonkarahisar'a intikal etmiş. Afyonkarahisar Mevlevihanesi'nin ilk temelleri Mevlana'nın torunu Ulu Arif Çelebi döneminde (13. yüzyıl sonlarında) atılmış. Asıl şöhretine ise 16. yüzyılda Mevlana'nın 7. kuşak torunlarından Sultan-ı Divane Mehmed Semai Çelebi döneminde kavuşmuş.


Afyonkarahisar Mevlevihanesi bir asitane olması sebebiyle semahane, mescit, türbe, hamuşan, matbah ve derviş hücrelerinden oluşuyor. Bu yapıların tümü son halini 2. Abdülhamid zamanında yapılan restorasyonla almış.


Dergah, 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu çıktığı zaman cami ve minaresi bulunduğu için yıkılmamış.



Mevlevihane'nin haziresinde Hazret-i Mevlana'nın torunlarından Aba Puş-i Veli, Divane Mehmet Çelebi, Hızır Şah Çelebi, Şah İsmail'in oğlu Elkas Mirza ve diğer Mevlevi büyüklerinin kabirleri bulunuyor.


2007 yılında yapılan onarımla Mevlevihane, günümüzde Mevlevi Camii olarak kullanılıyor.

Caminin yanındaki diğer yapılar ise Sultan Divani Mevlevihanesi Müzesi olarak gezilebiliyor.




3. KÜTAHYA MEVLEVİHANESİ

Kütahya Mevlevihanesi, Konya ve Afyonkarahisar Mevlevihanelerinden sonra Mevlevilik içerisinde 3.önemli merkez, Beylikler bölgesinde kurulan ilk mevlevihane ve asitane. Yapı, Emir İmadüddin Hezar Dinari tarafından 1237-43 yıllarında mescit olarak inşa edilmiş. 


Ulu Arif Çelebi, Ahmet Eflaki ile beraber burayı ziyaret etmiş ve burada konaklamış. Dönemin Germiyanoğlu Beyi 1. Yakup Çelebi, Arif Çelebi'nin müridi olduğundan mevlevilik Kütahya'nın köylerine kadar yayılmış ve bu yapı bölgede merkez haline gelmiş. Mevlevihane'nin ilk postnişini Celaleddin Ergun Çelebi'ye ithafen "Erguniye Dergahı" veya "Zaviye-i Erguniye" isimleri ile de tanınıyor. 


Celaleddin Ergun Çelebi ve sonrasında diğer postnişinlerin buraya defnedilmesiyle mescit, "Ergun Çelebi Türbesi"ne dönüşmüş. Türbede Hz. Mevlana'nın torunu Ergun Çelebi ve yakınlarının sandukaları bulunuyor. Bu dönemde Hezar Dinari Mescidi merkez alınmış ve etrafına semahane, dede hücreleri, meşruta ve kütüphane bina edilmiş. 


Sultan 2. Abdülhamid'in isteği ile Mevlevihane, 1887-89 yıllarında onarım geçirmiş. Zamanla harap olan semahane, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1964 ve 1972 yıllarında onarılmış ve yapılan ilavelerle Dönenler Cami olarak ibadete açılmış. Yapı 2003 yılında bir kez daha onarılmış.




4. ANTALYA MEVLEVİHANESİ

Anadolu'da kurulan ilk 4 mevlevihaneden biri olduğu belirtilen Antalya Mevlevihanesi, 13. yüzyılda Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmış.



Yivli Minare Camii'nin bulunduğu bölgedeki yapılar topluluğu içinde, yüksekçe bir teras üzerinde inşa edilmiş. Zamanla cami, medrese, türbe ve hamamdan oluşan bir külliye haline gelmiş.



14. yüzyılda tekke beylerinden Zincirkıran Mehmed Bey tarafından mevlevihaneye dönüştürülmüş. Mevlevihanenin ilk şeyhi Zincirkıran Mehmet Efendi, sonra Ahmed Çelebi ve Şah Çelebi şeyhlik yapmış.



Kalın duvarlı olan binada, kubbe ve tavan sistemi kullanılmış.

Mevlevihane, tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra kaderine terk edilmiş. Cumhuriyet döneminde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılmış, daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından çeşitli yıllarda onarılmış. Aslına uygun şekilde restore edilen Antalya Mevlevihanesi, müze olarak ziyarete açılmış.






















Mevlevihanenin hemen yanında Zincirkıran Mehmed Bey'in türbesi bulunuyor.


Türbenin ortasında doğu-batı doğrultusunda 3 sanduka yer alıyor.



5. ANKARA MEVLEVİHANESİ

Ankara Mevlevihanesi, Cenabı Ahmet Paşa Camii ile birlikte 1566 yılında inşa edilmiş. Mimar Sinan’ın Ankara’daki tek eseri olarak tarihe geçmiş olan Cenabı Ahmet Paşa Camii, Anadolu Beylerbeyliği yapmış olan Cenabı Ahmet Paşa adına yaptırılmış. Cami bu mevlevihanenin semahanesi olarak da kullanılmış. Yapı zamanla bir hamam, iki türbe, hücreler, hazireler gibi tekke bölümleriyle kuşatılmış ve zengin bir külliye haline dönüşmüş. Dolayısıyla cami-tekke kuruluşunun en güzel örneklerindenmiş.



Cenabı Ahmet Paşa Camii, klasik Osmanlı mimarisine sahip...


Üç bölümlü son cemaat yeri, tek kubbenin örttüğü harim, klasik ölçülerdeki mihrap, minber ve mahfiliyle tipik bir Mimar Sinan eseri...

Son cemaat yerinin ortasında yer alan mukarnas kavsaralı ve geometrik geçmeli geniş bir bordürle çevrili mermer taçkapı eksenden biraz sağa kaymış. Girişin üzerini örten hafif basık kemer iki renkli taş işçiliğine sahip ve üstünde kartuş içine alınmış olan sülüs hatlı inşa kitâbesi yer alıyor. Cümle kapısı üzerindeki inşa kitabesinin (1566) yanında, batıdaki pencere üzerinde Ankara Valisi ünlü Mesnevi Şarihi Abidin Paşa'nın (1878) onarım kitabesi bulunuyor. Cami 1883, 1888 ve 1940 yıllarında da onarım görmüş.


İbadet mekânını örten büyük kubbenin oturduğu kasnak etrafında 16 penceresi bulunuyor. Kubbenin iç kısmı ve eteklerinin bezendiği kalem işleri görülmeye değer...


İç mekâna girildiğinde istiridye biçimindeki tromplarla geçilmiş bir kubbe ile karşılaşılıyor. Trompların üzerini örten sivri kemerlerde iki renkli taş işçiliği görülüyor.

İbadet mekânı üç sıra halindeki sivri kemerli 32 pencere ile aydınlatılan caminin beyaz mermerden yapılan mihrabı, minberi ve giriş kapısı oldukça sade tasarlanmış. Minberde 1305 (1887) tarihini veren sülüs bir kitâbe var.

İç mekânda süslemede aşırılıktan özenle kaçınılarak sadeliğe yönelindiği dikkat çekiyor. En önemli süsleme unsuru, kubbenin içi ile birlikte pencerelerin üzerinde görülen kalem işi bezemeler...


Cenabı Ahmet Paşa’nın türbesi ise caminin yanında bulunuyor. Sekizgen planlı, kubbeli tipik bir Osmanlı türbesi olan yapı (1561), caminin avlu zemininden biraz daha yüksekte kalıyor.


Cenabi Ahmet Paşa Camii'nin bahçesinde, girişin sağ tarafında yer alan tarihi şadırvanın çatısındaki kurşun kaplamalar geçen sene hurdacılar tarafından çalınmış...

17. yüzyılda Evliya Çelebi (1640) Mevlevihane'den söz etmiş. 1911 yılında Şeyh Mustafa Nureddin Dede, Konya'ya yazdığı mektupta çile çıkarmış dedegan olmadığından hizmetlerin fahri olarak yapıldığını bildirmiş. Son şeyh Mustafa Nuri Dede 25 dervişi ile Mevlevi alayına katılmış, cepheye gitmiş. 1929 yılına geldiğinde avludaki tekke yapıları, askeri barakalar Jansen imar planı gereğince yıkılmış, iki türbe ile hamuşan mezarlıktan küçük bir parça bırakılmış. 2. Dünya Savaşı sırasında ise yapı depo olarak kullanılmış.



6. GAZİANTEP MEVLEVİHANESİ

1638 yılında sancak beyi Türkmen Mustafa bin Yusuf tarafından yaptırılmış. İlk şeyhi olan Mehmed Dede 41 yıl postnişinlik yapmış. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne geçmiş. Semahane ve derviş hücreleri camiye dönüştürülmüş, şeyh konağı ise ilkokul olarak kullanılmış.

17. yüzyılda yapılan ve günümüzde Mevlevîhâne (Tekke) Camii (Mustafa Ağa Camii) olarak bilinen külliye içinde yer alıyor.

Mevlevihane dergahına, caminin avlusundan geçerek ulaşılıyor. Avluya kemerli bir kapıdan giriliyor.

Mevlevihane dergahı iki yapıdan oluşuyor. İlk yapı kesme taştan yapılmış olup iki katlı. Taş merdivenle ulaşılan ikinci kattaki odaların önünde ahşap revaklı bölüm var.

Diğer yapıda zemindeki odaya avludan giriliyor. Avluda bir "gane" yani havuz bulunuyor.


Birinci kata avludan kesme taş merdivenle, ikinci kata ise içeriden ahşap merdivenle çıkılıyor. Bu kattaki ana mekan Mevlevihane'nin en önemli bölümü...

Bu bölümden geçilen iki odanın tavanı özgün süslemeleriyle dikkat çekiyor. Yapının cephe düzeni, geleneksel Antep evini yansıtıyor. Tüm cephelerde tekrarlanan pencere düzeni yörenin özelliği. Basık kemerli pencerelerin üzerinde, tepe pencereleri sıralanmış. Mevlevihane dergahının güneyinde Mevlevi Şeyh Mehmet Münip Efendi Ocak ailesi mezarlığı yer alıyor. Burada son Mevlevi Şeyhinin ve çevresindeki kişilerin mezarları bulunuyor.


Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılan Mevlevi tekkesi, günümüzde vakıf eserlerinin sergilendiği ve Mevlevilik kültürünün yansıtıldığı Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesi olarak hizmet veriyor.

7. ESKİŞEHİR MEVLEVİHANESİ



Mevlevihane, Eskişehir Odunpazarı'nda yer alan Kurşunlu Cami ve etrafındaki yapılardan oluşuyor. Kurşunlu Cami ve Külliyesi, 1515-25 tarihleri arasında Kanuni'nin vezirlerinden Gazi Melek Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Külliye bir süre medrese olarak hizmet vermiş. Mustafa Paşa muhabbetinden dolayı Eskişehir'de yaptırdığı yapının bir bölümünü Mevlevilere tahsis etmiş ve yapı zamanla bir mevlevihaneye dönüşmüş. Mevlevihane; derviş hücreleri, semahane ve matbahtan oluşuyor. En büyük Mevlevihanelerden biri olan Eskişehir Mevlevihanesi asitane olarak hizmet vermiş. Külliye içindeki caminin 1855 yılından itibaren semahane olarak kullanıldığı, zikir meclislerinin zaman zaman orada yapıldığı biliniyor. Günümüzde ise cami, 20 hücreli derviş odaları, semahane, harem kısmı, yemekhane, mutfak ve kervansaray ayakta. Mevlevihane tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar faaliyetlerini sürdürmüş. Kurşunlu Külliyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2006-2007 yılları arasında onarılmış.



8. ÇANKIRI MEVLEVİHANESİ



Mevlevîlik, Çankırı’da yaklaşık 600 yıl faâliyet gösteren bir tarîkat. Balkan Savaşı yıllarında, diğer Mevlevihaneler gibi, Çankırı Mevlevihanesi de her türlü maddi ve manevi yardıma iştirak etmiş. 13.yüzyıl Selçuklu dönemi yapısını içine alan Çankırı Mevlevihanesinden günümüze şifahane/mescid bölümü gelmiş.



9. İSTANBUL'DAKİ MEVLEVİHANELER

Mevlevi tarikatının benimsendiği her ilde, Mevlevilerin sayısına göre bir veya birkaç Mevlevihane var. Türkiye'de en çok Mevlevihane bulunan il İstanbul. Toplam 5 tane mevlevihane bulunuyor, bunların 4'ü asitane ve bulundukları mevkilerin isimleriyle anılıyor.

Galata (Kulekapı) Mevlevihanesi: 2. Beyazıt devrinde İskender Paşa’nın av çiftliğinde 1491 yılında kurulmuş. İstanbul'daki ilk Mevlevî âsitânesi. Mevlana'nın torunlarından Sultan-ı Divane Mehmed Çelebi, Mevlevihanenin ilk postnişini. 3. Selim'in mürşidi Şeyh Galip burada postnişinlik yapmış. 1925 yılında tekkeler kapatıldıktan sonra semahanesi bir süre mektep olarak kullanılmış. 1975 yılında ise Divan Edebiyatı Müzesi'ne dönüştürülmüş. 2005-2009 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmış. Şu anda müze olarak kullanılıyor. Türkiye’de mevcut bulunan mevlevihanelerden sadece Galata Mevlevihanesinde tasavvuf müziği konserleri ve sema gösterileri yapılıyor.


Üsküdar Mevlevihanesi: Üsküdar Mevlevihanesi, Sultanzade Numan Halil Dede tarafından kendi evini Mevlevihane olarak vakfetmesi ile 1790 yılında kurulmuş. Sultan 2. Mahmud ve Sultan Abdülmecid döneminde onarım geçirmiş. Bugünkü şeklini 2. Mahmut zamanında 1834-35 yılında almış.



Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından uzun yıllar harap ve terk edilmiş olarak kalmış. 1975 yılında aslına uygun olarak restore edilmiş. Yakın zamanda tekrar bir restorasyon geçiren Mevlevihane, Klasik Türk Sanatları Vakfı tarafından çeşitli sanatların icrası için kullanılıyor.


Yenikapı Mevlevihanesi: 1597 yılında Yeniçeri Ocağından katip Malkoç Mehmed Efendi tarafından kurulmuş. O dönemde İstanbul’un en büyük ve en önemli  Mevlevihanesi ve asitanesiymiş. En parlak dönemi 1816 yılından başlayarak yaşanmış. 1903 yılında bir yangın geçirmiş. Tekrar ayağa kalkması Sultan 5. Mehmet Reşat ile 1910 yılında olmuş. Dönemin önemli üstadı Mimar Kemalettin Mevlevihane’ye yeni binalar yapmış. Mevlevihane; mescit, semahane, derviş hücreleri ve türbelerden oluşuyor. Tekke ve zaviyelerin kaldırılmasından sonra bu binalar ve çevresi sahipsiz kalmış. Çeşitli amaçlarla çocuk yuvası, ilkokul gibi hizmetlerde kullanılmış. Yapı 1961 tarihinde çıkan yangında tekrar harap olmuş. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yürütülen “Kültür Vadisi Projesi” kapsamında 2010 yılında restore edilmiş.



Yenikapı Mevlevihanesi, günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kurulan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine ev sahipliği yapıyor. Semahanesinde zaman zaman Mukabele-i Şerifler icra ediliyor.



Beşiktaş Bahariye Mevlevihanesi: 1622’de Ohrili Hüseyin Paşa tarafından kurulmuş. Çırağan Sarayının yeniden inşası sebebiyle 1867'de Sultan Abdülaziz tarafından yıktırılan Beşiktaş Mevlevihanesi'nin devamı olan Bahariye Mevlevihanesi, 1877 yılında faaliyete açılmış. Erken Cumhuriyet dönemine kadar bu dergah İstanbul Mevlevi kültürünün en önemli temsil yerlerinden biri olarak faaliyette bulunmuş. 2. Abdülhamit Mevlevihane'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra 1885'te ilk 2 katı Harem, 3. katı da Selamlık olmak üzere 28 odalı bir meşruta yaptırmış. Dedegan Hücreleri, Somathane (yemek odası), Matbah-ı Şerif, Hamam, Helalar ve Harem Mutfağını da bu sırada inşa ettirmiş. Haliç'in yoğun rutubeti nedeniyle kısa sürede harap olan dergah, Mevlevî muhibbi olan Sultan 5. Mehmed Reşad'ın desteğiyle 1910'da esaslı bir onarım ve tadilat geçirmiş. 1925'te tekkelerin kapatılmasıyla işlevsiz kalan ve hızla harap olan Mevlevihane yerini fabrikalara terk etmiş.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2011 yılında restorasyon çalışmaları sona eren Bahariye Mevlevihanesi, günümüzde çeşitli vakıf ve derneklerin kültür, sanat ve eğitim faaliyetlerine yönelik hizmet veriyor. Geçmiş günlerinde olduğu gibi, ayda bir kez  Mesnevi Okumaları ve Sema icra ediliyor.

Kasımpaşa Mevlevihanesi: Galata ve Yenikapı mevlevihanelerinden sonra İstanbul'un en büyük üçüncü mevlevihanesi olan Kasımpaşa Mevlevîhânesi, 1631 Sururi Abdi Dede Efendi tarafından kurulmuş. Cumhuriyet döneminde mülkiyeti vakıflara geçmiş, 1946'da arsasına Sururi İlkokulu inşa edilmiş. 1979 yılında çıkan yangınla yok olan Kasımpaşa Mevlevihanesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yürütülen inşa çalışmalarıyla yeniden ihya ediliyor.

10. ÇANAKKALE GELİBOLU MEVLEVİHANESİ

Dünyanın en büyük Mevlevihanesi olan bu yapı 1621 yılından önce 1. Bostan Çelebi zamanında açılmış. İlk Şeyhi Ağazade Mehmet Hakiki Dede. Gelibolu Mevlevihanesi aynı zamanda bir asitane. 2. Abdülhamid tarafından 1899-1900 yıllarında semahane ve türbe binası yenilenmiş. 1. Dünya Savaşı sırasında oldukça zarar görmüş. Hamzaköy’de eskiden askeri alan içindeyken 2005 yılında aslına uygun olarak restore edilmiş.




11. EDİRNE MEVLEVİHANESİ

Sultan 2. Murad rüyasında Hz. Mevlana'yı gördükten sonra inşasına karar vermiş ve Muradiye Camii ile birlikte 1435 yılında kurulmuş. Bu yapı Edirne Muradiye Mevlevihanesi olarak da anılmış. 1930 yılında Trakya Genel Müfettişinin emriyle yıktırılmış. Günümüze ise sadece cami kısmı gelebilmiş.



Evliya Çelebi “Mevlevihane”leri, “Asitane-i Hazret-i Mevlana” sözüyle belirtmiş. Edirne Mevlevihanesi hakkında ise 200'ün üzerinde dervişin her hafta sema ettiğini ve bilgili dervişlerin Mesnevi okuduğunu söylemiş.




12. ŞANLIURFA MEVLEVİHANESİ

İlk kuruluşu Hacı İbrahim Ağa tarafından, ikinci kuruluşu ise 1716 yılında Rakka Valisi Rıdvan Ahmed Paşa tarafından gerçekleştirilmiş. Semahane, hamuşan ve büyükçe bir bahçesi var. Ali Haydar Dede, Hacı Sıddık Dede, Muhammed Dede, Konyalı Osman Dede gibi isimler postnişinlik yapmış. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra harap hale gelmiş. Mevlevihanenin semahanesi 1973 yılında restore edilmiş. Günümüzde cami olarak hizmet veriyor.




13. TOKAT MEVLEVİHANESİ

İlk Mevlevihane 1471 yılında Uzun Hasan'ın Tokat'ı baştan sona tahrip etmesiyle yok olmuş. Vezir Sülün Muslu Paşa tarafından 1638 yılında yeniden yaptırılmış. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla yapı, Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiş ve selamlık kısmı Mevlevihanenin son şeyh ailesine bırakılmış. 2006'daki onarım sonrası, Tokat Mevlevihanesi Vakıf Müzesi olarak Osmanlı konağı şeklinde döşenmiş ve misafirlerin ziyaretine açılmış.



14. İZMİR TİRE MEVLEVİHANESİ

Mevlevihane’nin Yeşil İmaret Camii çevresinde 1333 yılında kurulduğu biliniyor. Aydın Sancak Beyi Yahşi Bey (15. yüzyıl) Hz. Mevlana'ya muhabbetinden dolayı geniş bir arazi ve birçok dükkanın gelirlerini Mevlevihaneye vakfetmiş. Mevlevihanenin son şeyhi Hayrullah Dede. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra harap hale gelmiş ve bulunduğu bölge 1980'e kadar boş arazi olarak kalmış. Mevlevihanenin onarımı 1996 yılında tamamlanmış.




15. MUĞLA'DAKİ MEVLEVİHANELER

Geniş bir coğrafyaya yayılmış bulunan Mevlevî geleneğinin, yüzyıllarca aktif olduğu şehirlerden birisi de Muğla...

Muğla Mevlevihanesi: 1453-57 yıllarında kurulmuş. Buna göre Muğla Mevlevihanesi, İstanbul Galata Mevlevihanesi (1491)'nden de önce Anadolu'da ilk tesis olunan dergâhlardan biri. Mevcut semahane 1848 yılında yaptırılmış. Günümüzde orijinal hali ile muhafaza ediliyor.

Marmaris Mevlevihanesi: Mevlevihanenin kesin yapım tarihi bilinmiyor. 16. yüzyılda kurulup 2.Mahmud zamanında (1835) son şeklini aldığı kabul ediliyor. Mevlevihaneye ait su kuyusu ve hazirenin bir kısmı halen mevcut. Bugün Mevlevihane’nin yerinde Sarı Ana Camisi ve türbesi bulunuyor. Türbedeki kitabe Marmaris Mevlevihanesi’nin giriş kapısından buraya getirilmiş.

16. KARAMAN'DAKİ MEVLEVİHANELER

Karaman Mevlevihanesi: Karaman il merkezinde. Tarihte Kalemiye Zâviyesi, Ağa Tekkesi (Ak Tekke), Mâder-i Mevlânâ (Vâlide Sultan) Türbe ve Camii gibi çeşitli adlarla anılan Karaman (Lârende) Mevlevîhânesi, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin annesiyle bazı aile yakınlarının burada gömülmesinden dolayı Mevlevî zâviyeleri arasında çok önemli bir yere sahip. Bu sebeple şeyhlik makamında hep Mevlânâ’nın soyundan bir çelebi bulunmuş ve âdeta Mevlevîlerce mutlaka ziyaret edilmesi gerekli bir makam niteliği taşımış. Karaman’ın Ali Şahne (bugün Alişahane) mahallesinde, Gazipaşa ile Mehmetbey caddeleri arasında yer alan mevlevîhâne Eflâkî’den intikal eden rivayete göre, Mevlânâ’nın torunu Ulu Ârif Çelebi’nin müridi Kalemioğlu Ahî Mehmed Bey tarafından şeyhinin emri üzerine (1310-1320) yılları arasında Mevlânâ’nın annesi Mümine Hatun ile ağabeyi Muhammed Alâeddin’in mezarlarının bulunduğu yerde kurulmuş. Mevlevîhâne Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde çeşitli yenilenme, onarım ve ilâvelerle büyütülmüş ve yapılan vakıfla büyük bir külliye haline gelmiş. Ak Tekke Camii içindeki türbe ve semahane bölümüyle bir Mevlevihane olarak kullanılmış. Şu anda cami olarak kullanılıyor.

Ermenek Mevlevihanesi: Eski bir Türk kültür merkezi olan Ermenek’te de Mevlevilik yayılmış, bu çerçevede bir Mevlevihane yaptırılmış. 17. yüzyılda var olduğu düşünülen Ermenek Mevlevihanesi 1990 yılında geride kalan mescidi de yıkılarak yerine büyük kubbeli bir cami yapılmış.

17. NİĞDE'DEKİ MEVLEVİHANELER

Niğde Mevlevihanesi: Kuruluş itibariyle erken dönem Mevlevî tekkelerinden biri olan Niğde Mevlevîhânesi veya daha sonraki ismiyle Kemal Ümmî Mevlevî Dergâhı, Anadolu’da kurulan birçok Mevlevîhâne gibi Mevlânâ’nın torunlarından Veled Çelebi (ö.1302)’nin oğlu Ulu Ârif Çelebi (ö.1310) zamanında 14. yüzyılda kurulmuş. 1911 yılında son Şeyh Hüsameddin Dede’nin verdiği bilgiye göre 1763 yılında Kemal-i Ümmi mevlevihaneyi yeniden kurmuş. Zaviyenin ana binasının bir kısmı kaybolmuş; mezarlık, Kemal-i Ümmi türbesi vakıflarca restore edilmiş. Ana bina kız Kur’an kursu yapılmış.

Bor Mevlevihanesi: İnşa kitabesine göre mevlevihane, Eretna Devleti'nin hükümdarı Mehmet Bey'in (1352-1365) saltanatı zamanında, Mevlevi Şeyhi Sultan Şah tarafından 1358-59 yılında yapılmış. Bor Mevlevihanesi tamamen ortadan kalkmış, yalnızca kitabesi günümüze ulaşmış.

18. MANİSA MEVLEVİHANESİ

1368 yılında İshak Bey tarafından yaptırılmış. Manisa Mevlevihanesi aynı zamanda bir asitane. Mevlevihane 1995 yılında Celal Bayar Üniversitesi'ne (CBÜ) verilmiş. Restorasyonu tamamlanarak son şeklini almış. Halen CBÜ Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde, Mevlevi kültürünün tanıtıldığı bir etnografya müzesi. Ayrıca Rektörlüğün desteğiyle, bilimsel ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı bir mekan olarak hizmet veriyor.

19. KİLİS MEVLEVİHANESİ

Mevlevihanenin kesin kuruluş tarihi belli değil. Evliya Çelebinin bu Mevlevihane’den asitane olarak söz etmesi dikkate alındığında Mevlevihane’nin şeyh ve derviş yetiştiren büyük bir asitane olduğu anlaşılıyor. Günümüze yalnızca semahanesi ulaşabilmiş. Semâhâne halk arasında “mevlevîhâne” veya muntazam beyaz kesme taştan yapıldığı için Ak Tekke olarak da anılıyor. Mescit olarak kullanılıyor.

20. BURSA MEVLEVİHANESİ

1615'te Ahmed Cununi Dede tarafından Pınarbaşı Mahallesi’nde yaptırılmış. Bursa Mevlevihanesi aynı zamanda bir asitaneymiş. 1953’te yıkılmış, semahanenin bulunduğu yere su deposu yapılmış. Bursa Mevlevihanesi, belediye tarafından yürütülen inşa çalışmalarıyla yeniden ihya ediliyor. 

21. ÇORUM MEVLEVİHANESİ

Mevlevilik, teşekkül döneminden itibaren Çorum ve civarında etkili olmuş. Çorum Mevlevihanesi, kent merkezinde Azap Ahmed Mahallesinde yer alıyor. 1878 yılında Mehmed İzzet Dede tarafından kurulmuş. Günümüzde özel şahıslar tarafından restore edilen Mevlevihane kapalı...

22. KAYSERİ MEVLEVİHANESİ

Konya gibi Selçuklu kenti olan Kayseri’nin irfânî hayatında Mevlevîlik önemli bir yer etmiş. Ancak, Mevleviliğin önemli merkezlerinden olan Kâyseri Mevlevihanesi de günümüze gelememiş. Osmanlı dönemi kayıtlarında ayrıntılı bilgiler verilen mevlevihaneden Evliya Çelebi de bahsetmiş. Tekkelerin kapatılması kanunundan sonra arsa haline gelmiş ve yerine vakıflarca Bayrampaşa İş Hanı yapılmış. Dileğimiz, Hz. Mevlana'nın Kayserili Hocası Burhaneddin Muhakkık-ı Tırmizi'nin şehrinde, tarihte yıkılıp yok edilen Kayseri Mevlevihanesi'nin yeniden inşası...

23. KASTAMONU MEVLEVİHANESİ

Mevlevihanenin banisi olarak Çandarlı Süleyman Paşa kabul ediliyor. Kastamonu Mevlevihanesi aynı zamanda bir asitaneymiş. Mevlevihaneden geriye hamam ve hamama bitişik eski bir bina kalmış. Bu eski bina içerisinde temsili bir mezar da bulunuyor.

24. DÜNYADAKİ MEVLEVİHANELER

Türkiye'den sonra dünyanın farklı ülkelerinde bulunan mevlevihanelerden bahsedelim.

Mısır Kahire Mevlevihanesi: 16. yüzyılda Divane Mehmet Çelebi tarafından, kalenin yakınında, Tolunoğlu Camii civarında kurulmuş. Kahire Mevlevihanesi'nin hac yolu üzerinde bulunması ve asitane olması mevlevihanenin önemini arttırmış. Hafız Ahmet Paşa 1545'te, Yusuf Sinan Paşa 1607'de Mevlevihaneye gelir sağlayan vakıflar tahsis etmiş. İlk postnişinliğini Safi Ahmed Dede'nin yaptığı Mevlevihanede, Karamanlı Hamza Dede, Kıbrıslı Siyahi Mustafa Dede, Konyalı Nesip Yusuf Dede, Nazmi Hasan Dede, Arif Dede 17-18. yüzyılda görev yapan diğer postnişinler olmuş. 1925'te tekkeler kapatıldıktan sonra 1945'e kadar Mevlevilik bu asitanede devam etmiş ve sonrasında bina Mısır Eski Eserler Müdürlüğüne bağlanmış. Bölgede İtalya ve Mısır ortaklığında bazı kazı çalışmaları yapılmış, 1988 yılında restorasyon geniş ölçüde tamamlanmış ve bu yapı müze haline getirilmiş. Evliya Çelebi, 17. yüzyıl sonlarına doğru ziyaret ettiği mevlevîhânenin kat kat hücreleri ve semâhânesiyle büyük bir âsitâne olduğunu söylemiş.


Suriye Şam Mevlevihanesi: Mevlevihane 1585 tarihinde Şam Valisi Hasan Paşa tarafından kurulmuş. Mevlevihane'nin ilk şeyhi Karamanlı Derviş Kartal Dede. Şam Mevlevihanesi 1. Dünya Savaşı sırasında Filistin Cephesine yardıma koşan Gönüllü Mevlevi Taburunun (Mücahidin-i Mevleviyye) karargahı olmuş. Türkiye'de tekkeler kapatıldığında burada Mevlevilik bir müddet daha devam etmiş.

Bulgaristan Filibe Mevlevihanesi: Filibe'nin tarihi bir sokağında, kale duvarı üzerinde bulunan Mevlevihane'nin inşa edildiği yerde daha öncesinde bir manastır olduğu biliniyor. 18. asrın başlarında inşa edilen Mevlevihane; cami, imaret, derviş hücreleri ve medreseden oluşuyor. Filibe Mevlevihanesi, Peçevi Ahmed Dede adına yaptırılmış. Peçevi Ahmed Dede, Osmanlı Devleti tarafından fethedilen Macaristan'ın Peç şehrinde dünyaya gelmiş. Filibe'de 1714 yılına kadar ilk şeyh olarak Mevleviliğe hizmet etmiş. Ahmed Dede'den sonra Muhammed Nuri Dede, Hacı Hasan Efendi ve Muhammed Necip dede şeyhlik yapmış. Birçok Osmanlı mimari eserinde olduğu gibi Mevlevi Camii ve minaresi, medrese ve derviş hücreleri tahrip olmuş. Mevlevihanenin tarihçesi hakkında fazla bilgi bulunmuyor. Yapının selamlık ve semahanesi günümüze ulaşabilmiş. 1974'te onarımı tamamlanan yapı bugün restoran olarak kullanılıyor.

Kıbrıs Lefkoşa Mevlevihanesi: Kıbrıs'ta ilk Mevlevihane, 1593 yılında Kıbrıs fatihlerinden Arap Ahmet Paşa tarafından, Girne kapısı yakınında bulunan kendine ait arsa üzerine inşa edilmiş. 1571 yılında Kıbrıs'ın fethinden sonra Konya ve Karaman'dan adaya iskanlar yapılmış. Kıbrıs fatihi Lal Mustafa Paşa da bir Mevlevi olduğu için, bu kültür adada hızla yayılmaya başlamış. Mevlevihane, Haydar Paşazade Fatma Hanım'ın arsasını bağışlamasıyla büyümüş ve bir külliye haline gelmiş. Lefkoşa Mevlevihanesi, tarihi boyunca gemi ile hacca gidenlerin uğrak yeri olmuş. Mevlevihane, Türkiye'de tekkeler kapatıldıktan sonra Halep'e bağlanmış ve Şamlı Selim Dede postnişin olarak atanmış. 1953'ten sonra Mevlevihane'nin yönetimi vakıflara devredilmiş. 1963 yılında Konya Müzesi Müdürü merhum Mehmet Önder'in katkılarıyla Kıbrıs Türk Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmış. Türbe, derviş hücreleri, matbah ve misafir odalarından oluşan dergahtan günümüze sadece semahane ve türbe bölümleri gelebilmiş.



Sayıları 100'ü geçen mevlevîhânelerden ayakta kalanlar Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarılıp günün şartlarına göre bir fonksiyon verilerek yaşatılıyor. Çoğunluğunun semâhâne kısımları günümüzde cami olarak kullanılıyor. Bazı mevlevîhânelere Vakıflar Genel Müdürlüğünce müze fonksiyonu verilmiş. Bazıları da yok olmuş. Vaktiyle neylerin, neyzenlerin, “hayy”ların ve “hû”ların yankılandığı mevlevîhânelerin tekrar ihyâ edilmesini cân-ı gönülden istiyoruz. Umarız yok olan mevlevihaneler de yeniden ihya edilir. Son olarak “Himmet Yâ Hazret-i Mevlânâ” diyoruz vesselâm...

Türkiye'deki önemli Mevlevihaneler ile ilgili 2010 yılında hazırlanan Dünyada Mevlana İzleri bildirisini okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder