4 Eylül 2023

Osmanlı’nın Manevi Mimarları: 9 Sultan ve 9 Veli

Osmanlı Devleti, kendisine kadar gelen İslam medeniyet fikriyatının pek çok alanda fiiliyata yansımasıdır. Türklerin İslam tasavvurunun kemâle ulaştığı devirlere, isim ve eserlere zarf olmuştur. Şüphesiz bu tasavvur, tasavvuf neşesiyle yoğrulmuş ve bu yakınlık saray ile tekkeler arasında da görülmüştür. Daha doğrusu sultanlar ile veliler arasında yaşanmıştır. Osmanlı Devletinde sultanlar ve veliler arasındaki yakınlık, pek çok alanda Osmanlıyı zirve noktalara taşımıştır. İbretle okunması dileğiyle…

1. Osman Gazi ile Şeyh Edebali (Bursa-Bilecik)

Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Gazi, 1258’de Söğüt'te doğdu. Babası Ertuğrul Gazi, Annesi Hayme Hatun’dur. Osman Gazi, 1326’da Bursa’da nikris (gut) hastalığından öldü. Kabri Bursa’da Osman Gâzi Türbesi’nde...

Osmanlı Devleti’nin ilk padişahı Osman Gazi ile ilk kadısı olan Şeyh Edebali’nin tanışıklığı, âlimleri ve sufileri seven padişahın Bilecik’teki zaviyeyi sıkça ziyareti ile başlar. Bir gece bu zaviyede misafir kalan Osman Gazi’nin gördüğü rüya ile bu yakınlık daha ileri taşınır ve akrabalığa dönüşür. Âşıkpaşazade, Osmanlı Devleti’nin esrarlı müjdesini taşıyan bu rüyayı Osman Gazi’nin imamı İshak Fakih oğlu Yahşi Fakih’ten ve Şeyh Edebali’nin oğlu Mahmut Paşa’dan rivayetle zikreder. Şeyh Edebali’nin ve yolunun Osman Gazi’ye ve bütün bir Osmanlı tarihine tesirlerinin, görülen rüya etrafında hayret zarfında seyri böyle başlar...

“Gönül kerestesiyle bin, Yenişehir ü bazar yap,
Zulm eyleme rençberlere, Her ne ider isen var yap.
Eski Yenişehri bari, İnegöl'e dek hep varı
Kırıp geçirip ağyarı, Bursa'ya dek yık tekrar yap.
Kurd olup girme sürüye, Arslan ol bakma geriye
Çar edih hayli çeriye, Dilgeçidi'ni hisar yap.
İznik şehrine hor bakma, Sakarya su gibi akma
İznikmid'i de al bıkma, Her burcundan bir hisar yap.
Osman Ertuğrul oğlusun, Oğuz Karahan neslisin
Hakk'ın bir kemter kulusun, İslambol'u aç gülzar yap”

Söğüt ve Bilecik'teki toprakların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Kuruluşun Şehri: Söğüt ve Bilecik yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

2. Yıldırım Bayezid ile Emir Sultan (Bursa)

Osmanlı sultanlarının dördüncüsü Yıldırım Bayezid 1360 yılında Edirne’de doğdu. Babası Murad Hüdavendigâr, annesi Gülçiçek Hatundur. Yıldırım Bayezid Timur’la yaptığı 1402 yılındaki Ankara Savaşı’nda yenildi ve esir düştü. 13 yıl süren saltanatı sonunda esaretinin başlamasından 7 ay 12 gün sonra zehir içerek intihar etti. Kabri Bursa Bâyezîd Hân Türbesinde...

Buhara’dan Bursa’ya teşrif eden bir mana eridir Emir Sultan. Bir rivayete göre Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi Hatun, gördüğü rüya üzerine kendisi ile babasının rızası olmadan evlenmiş ve bu hale kızan babası Yıldırım Bayezid Han’ın gönderdiği askerlere karşı gösterdiği keramet ve Molla Fenari’nin de uyarısı ile Yıldırım Bayezid Han’ı kendisine muhabbetle bağlamıştır. 

Bununla beraber Ulu Cami’de Yıldırım Bayezid’e söylediği bir söz ile kendisinin içkiye tövbesine vesile olduğu kıssası da günümüze ulaşmıştır. Şöyle ki camiyi tamam eden Sultan Bayezid bir eksiği olup olmadığını sorar Emir Sultan’a. Emir Sultan da dört yanında birer meyhane eksik deyince şaşar padişah, Allah’ın evinde ne işi olurdu meyhanenin? Emir Sultan bunun üzerine kalbin kimin evi olduğunu sorunca Sultan asıl Hak hanesi neresi hatırlar. 

Çelebi Mehmet’in de sevip hürmet gösterdiği ve Anadolu’da birlik ve dirlik için gayret eden Emir Sultan, 2. Murat ile İstanbul kuşatmasına katılmış ve dervişleri ile surlara hücumu başlatan olmuştur. Osmanlı padişahlarına bir velinin kılıç kuşatması merasimi de kendisi ile başlamıştır. Böylece kılıcın sembolü olacağı bir fütuhatın tılsımını kuşatmıştır Emir Sultan, Osmanlı Hanedanı’na…

"Yâri rind-i zamânedür sandum 
Bahs-i vaslı terânedür sandum
Ehl-i hicrâna fitne-i agyâr
Ortada bir bahânedür sandum
Göz ucıyla kıya kıya bakışı
Dil alup kasdı cânadur sandum
Kıssayı anlamamış âhir-i kâr
Anı da bir fesânedür sandum
Hışm ile zahm-nâk dil-i sûzi
Yıldırım’dan nişânedür sandum"

Bursa'daki velilerin öyküsünü öğrenmek isterseniz, Ruhaniyetli Şehir: Bursa yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

3. Sultan 2. Murad ile Hacı Bayram-ı Veli (Bursa-Ankara)

Osmanlı sultanlarının altıncısı Sultan 2. Murad 1402 yılında doğdu. Babası Çelebi Mehmed, annesi Dulkadiroğlularından Süli Bey’in kızı Emine Hatun’dur. Şiddetli bir baş ağrısı sebebiyle yatağa düştü ve üç gün sonra 3 Şubat 1451’de öldü. Ölüm sebebi beyin kanaması veya beyindeki bir tümördür. Kabri, Bursa Muradiye’de...

Âşıkpaşazade, eserinde Rum denilen Anadolu’da zuhuru ve duasının makbul bir zat olması ile anar Hacı Bayram-ı Veli’yi. Somuncu Baba’nın müridi, 2. Murad’ın huzur bulduğu veli, Akşemsettin’in mürşididir. Hakkında yanlış sözler işitmesi sebebi ile Edirne’ye davet eder 2. Murad, Hacı Bayram-ı Veli’yi. Gelince görür ki gelen zat bir maneviyat deryası ve devletin birliği ve selameti için ilahi bir teminat simasıdır. Kendisine izzet ikram ile muamele edip dervişlerini de askerlik ve vergiden muaf tutar padişah. Buna mukabil Akşemsettin de 2. Murad’ın oğlu Fatih Sultan Mehmet’e armağanı ve emanetidir adeta Hacı Bayram-ı Veli’nin. İlk kez Anadolu’da doğup büyüyen bir velinin tesis ettiği bir tarik olan Bayramilik ve takipçilerinin Anadolu’yu nasıl mayaladığının anlaşılması, bu topraklardaki medeniyetin inşasının hatırasını canlandıracaktır...

"Edirne gerçi güzeller yeridir ey hem dem
Bursa'da dahi nice dilber-i fettan gördüm..."

Ankara ve Hacı Bayram-ı Veli'nin öyküsünü öğrenmek isterseniz, Ankara'nın Manevi Mimarı: Hacı Bayram-ı Veli yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

4. Fatih Sultan Mehmet ile Akşemseddin (İstanbul-Göynük)

Osmanlı sultanlarının yedincisi Fatih Sultan Mehmed, 29 Mart 1432’de Edirne’de doğdu. Babası Sultan 2. Murad, annesi Humâ Hatun’dur. 20 yaşında Osmanlı Padişahı olan Sultan 2. Mehmed, İstanbul’u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu'nu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı. 

Fatih Sultan Mehmed, nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe’de vefat etti ve Fatih Camii’nin yanındaki Fatih Türbesi’ne defnedildi.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethinden sonra çok sevdiği Akşemsettin’in yanında kalmasını istese de bu isteği gerçekleşmeyip ondaki dervişlik meylinden devletin selameti için kaçan Akşemsettin’in üzüntüsünü Şeyh Vefa’nın yakınlığı ile gidermek istemiş ve onun için adıyla anılan semtte bir tekke ve çifte hamam yaptırmıştır. Lakin rivayete göre kader, sultanı yaptırdığı tekkenin kapısından içeri sokmamıştır. Devrin devlet erkânının manada devlet sahibi olan şeyhe itibarı oldukça fazla olmuş ve nice esrarlı kıssalar nakledilmiştir. Fatih Sultan Mehmet ise Şeyh Vefa ile doyasıya görüşme arzusunu ancak cenazesini şeyhin kıldırması ile giderebilmiştir. Bu cenazede Bayezid Han da hazır bulunmuş ve Şeyh Vefa ile yolunun kaderi Bayezid Han’ın saltanatı ile farklı bir seyre girmiştir...

"Senin tenine değmeyen, Yağmuru istemem, Meltemi istemem.
Sana yanmayan yıldızı, istemem.
Bülbüller söyleyecekse, seni söylesin
Senden okumayan Bülbülü, Ne söylerse dinlemem.
Özlemim sen olacaksan, yansın yüreğim
Sılası sen olmayan vatanım, Gurbet istemem vatan istemem.
Senden gayri bir aşkla kül olursa kalbim, Bu kalbi istemem,
Sonu sana çıkmayan yolum, Yönü istemem yolu istemem.
Kalbini fethedecekse, Geçerim bin Sina’yı birden, Yoksa neyime bu fethi,
İstemem Mısrı, istemem cihanı.
Ben Sultan Mehmet’im, Önündeyim Konstantin'in,
Yakarım ben bu şehri, Bir tebessümün için.
Ben senin ümmetinim, Sensin benim efendim,
Senden gayrı senden başka, Efendi istemem sevgi istemem."

Bolu Göynük'ün manevi sultanı Akşemsettin’in öyküsünü öğrenmek isterseniz, Biraz Doğa, Biraz Huzur: Nallıhan, Taraklı, Göynük, Mudurnu ve Bolu'nun Gölleri yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

5. Sultan 2. Bayezid Han (Bayezid-i Velî) ile Cemalettin Halveti (İstanbul)

Osmanlı sultanlarının sekizincisi Sultan 2. Bayezid, 3 Aralık 1448’de Dimetoka’da doğdu. Babası Fatih Sultan Mehmed, annesi Mükrime Hatun adında bir Türk kızıdır. 24 Nisan 1512’de padişahlıktan ayrılmak zorunda kalan Sultan 2. Bayezid, bir ay kadar daha yaşadıktan sonra zehirlendi ve 26 Mayıs 1512’de vefat etti. Kabri İstanbul Bâyezîd Camiî Bahçesindeki Türbesinde...

Derviş meşrep sultan 2. Bayezid Han, henüz Amasya’da vali iken tanışmıştır talihinin yıldızı mesabesinde olan Cemalettin Halveti Hz.leri ile... Çelebi Halife diye de anılan şeyh, Koca Mustafa Paşa’nın madden saltanata hazırladığı Bayezid Han’ı manen saltanata taşımıştır. Bayezid-i Veli ve Koca Mustafa Paşa’nın daveti ile İstanbul’a gelen Çelebi Halife, Halvetilik yolunu ilk kez İstanbul’a taşımış ve Sümbül Efendi’nin şeyhi olmuştur. Böylece Halveti yolunu güden erenler ile Osmanlı sultanlarının uzun sürecek münasebetlerini başlatmıştır. Yine Manisa’da Halvetilik pirlerinden olan Yiğitbaşı Veli de Bayezid-i Veli zamanında İstanbul’a davet olunmuş ve tasavvuf ehli arasındaki ihtilaflarda hakem olmuştur ki nice tâcları suya savurup ehil olmayanları ehil olanlardan ayırdığı rivayet olunur...

Şairlerle sohbet etmeyi seven ve onların şiirlerini dinleyen 2. Bayezid aynı zamanda Arapça ve Farsçayı akıcı bir biçimde bilmekteydi. Şiirlerinde Adli mahlasını kullanmıştır:

"Taze âşık taze dîvâne mesel meşhûrdur
Gitdi Ferhâd ile Mecnûn aşkınun gavgâsıdur"

İstanbul'daki sultanların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Tarihin Soylu Anası: İstanbul yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

6. Yavuz Sultan Selim ile Sümbül Efendi (İstanbul)

Osmanlı sultanlarının dokuzuncusu Yavuz Sultan Selim, 10 Ekim 1470’de doğdu. Babası Sultan 2.Bayezid, annesi Gülbahar Hatun’dur. Yaptığı Mısır seferiyle halifelik unvanını payitahta getiren Yavuz Sultan Selim 22 Eylül 1520’de, “Aslan Pençesi” denilen bir çıban yüzünden henüz 50 yaşında iken vefat etti. Kabri İstanbul Sultan Selim Camiî bahçesinde...

Yavuz Sultan Selim ile Sümbül Efendi arasındaki münasebet hayret ve ibrete şayandır. Cemal-i Halveti Hz.lerinin ardından Koca Mustafa Paşa’da irşada başlayan Sümbül Efendi ile tekkesini yıkmak üzere gelmişken tanışır Yavuz Sultan Selim. Ancak yıkılan, gönlündeki düşmanlık perdesi olur ve Sümbül Efendi’ye mest olur koca padişah. Fakat erenlerin edebi gereği padişah sözü yerine gelsin diye hiç olmazsa bacalar yıkılır yeniden inşa edilmek üzere… Yavuz Sultan Selim yaptırdığı caminin açılışında vaazı Sümbül Efendi’ye verdirir. Sümbül Efendi, yerine Merkez Efendi’yi bırakarak bir başka mana sultanı ile mülk sultanının bir araya gelişini hazırlar ve çekilir gider âlemden...

Sultan Selim şiirlerinde Selimi mahlasını kullanmıştır. Safevî Hükümdarı Şah İsmail'e mektup olarak yazdığı şu dizeler gerçekten sanatkarane düzenlenmiş ve hem satır olarak hem de sütun olarak okunduğunda aynı dizeler sıralanıyor:

"Sanma şahım / herkesi sen / sadıkane / yar olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
Sadıkane / belki ol / alemde bir / dildar olur
Yar olur / ağyar olur / dildar olur / serdar olur"

İstanbul'daki sultanların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Yedi Tepe İstanbul 5: Yavuz Selim Tepesi yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

7. Kanuni Sultan Süleyman ve Yahya Efendi (İstanbul)

Osmanlı sultanlarının onuncusu Kanûnî Sultan Süleyman, 27 Nisan 1495 Pazartesi günü Trabzon’da doğdu. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun’dur. Kendisine “Kanûnî” denmesi, yeni kanunlar icad etmesinden değil, mevcut kanunları yazdırtıp çok sıkı bir şekilde tatbik etmesinden dolayıdır. 1566’da Zigetvar kuşatmasının son günü 6/7 Eylül gecesi beyin kanamasından ölmüştür. Kabri İstanbul Süleymaniye Câmiî bahçesinde...

İki sütkardeştir Sultan Süleyman ile Yahya Efendi. Biri mülke sultan olmuş diğeri ise mana âlemine. Sultan Süleyman tahta geçince yanı sıra İstanbul’a gelir Yahya Efendi. Zembilli Ali Efendi’den tamamlar tahsilini ve yıllarca müderrislik yapar. Tarikatta ise üveysi meşreptir derler. Gün gelir Beşiktaş’ta Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın buluştuğu yerde inşa olunur dergâhı bir rüya üzerine. Yuşa aleyhisselamın kabrini keşfeden de Yahya Efendi’dir. Sultan Süleyman ile Hızır aleyhisselamı küçük bir teknede buluşturan da kendisidir. Sultan Süleyman’ın adalet terazisi olur nasihatleri ile ve bir sırlısı Beşiktaş’ın...

Büyük bir devlet adamı olan Kanuni Sultan Süleyman aynı zamanda ünlü bir şair, Muhibbi mahlasıyla şiirler yazmıştır: 

"Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi..."

İstanbul'daki sultanların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Yedi Tepe İstanbul 3: Süleymaniye Tepesi yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

8. Sultan 1. Ahmet Han ve Aziz Mahmut Hüdâyi (İstanbul)

Osmanlı sultanlarının on dördüncüsü Sultan Birinci Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan 3. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Sultan 1. Ahmed, yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım'ı 22 Kasım’a bağlayan gece 1617 yılında 28 yaşında vefat etti. Kabri İstanbul Sultan Ahmed Camiî yanında...

Evliya Çelebi, yedi padişahın Aziz Mahmut Hüdâyi Hz.lerinin elini öptüğünü ve kendisinin 170 bin talebesi olduğunu söyler. Hz. Hüdâyi, şeyhi Üftade Hz.lerinin duası mucibince devlet sahibi bir veli olmuştur. Yedi padişah arasında en samimi münasebet herhalde 1. Ahmet Han ve validesi ile gerçekleşir. Sultan Ahmet Camii’nin açılışında ilk hutbeyi okur Hz. Hüdâyi. Sarayda kendisinden keramet bekleyen Valide Sultan’a, kendisinin abdest havlusunu tutmasının ne denli keramet olduğunu işaret eder. Genç Osman’ı fitneden korumaya çalıştığı gibi pek çok devlet adamı kendisi ile selamet bulur. 4. Murat ondan kılıç kuşanır. Nice âlim ve arif ondan feyiz alır ki Bursalı İsmail Hakkı Hz.leri onlardan biridir. Nice faziletleri olan Hz. Hüdâyi’nin menkıbe ve kerametleri daha hayatta iken dilden dile dolaşır. Sevenlerine ve ziyaretçilerine “Denizde boğulmasınlar, ahir ömürlerinde fakirlik görmesinler ve imanlarını kurtarmadıkça gitmesinler” şeklindeki duası günümüze dek kabulü ve esrarı süren bir armağandır...

Sultan Ahmed Camii'nin yapım aşamasında Mısır'dan getirilen Kadem-i Şerifi (Peygamber Efendimizin ayak izi) camiye koymak nasip olmayınca  “Nola tacım gibi o kademi başımın üstünde taşısam” diyen 1.Ahmet Bahti mahlasıyla şiirler yazmıştır:

"Edirne şehri gibi gerçi şehr-i bî-bedel olmaz
Yine ammâ bu dünyâda Sitanbula bedel olmaz..."

İstanbul'daki sultanların öyküsünü öğrenmek isterseniz, Yedi Tepe İstanbul 1: Sarayburnu Tepesi yazımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

9) Sultan 2. Abdülhamit Han ve Zafir Efendi (İstanbul)

Osmanlı sultanlarının otuz dördüncüsü Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi’dir. “Kızıl Sultan mı, Ulu Hakan mı” diye Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahı olan 2. Abdülhamid, 10 Şubat 1918’de Beylerbeyi Sarayı’nda 76 yaşındayken yakalandığı zatürrenin ilerlemesi sonucu veremden öldü. Kabri İstanbul Çemberlitaş Sultan 2. Mahmud Hân Türbesi’ndedir.

Pertevniyal Valide Sultan, Mahmut Nedim Paşa ve Abdülhamit Han ile münasebeti neticesinde davetle gelir İstanbul’a Şeyh Zafir Efendi. Şazili yolunun sırlı ve büyük bir velisidir. Abdülhamit Han kendisi için Ertuğrul Tekke’yi inşa ettirir, bazı Cuma selamlıklarına tekkeye gider ve bazı dini günlerde şeyhi Yıldız Sarayı’na davet eder. Şeyh Zafir Efendi de Mısır, Suriye ve Kuzey Afrika’da Osmanlı Devleti’nin selameti için nüfuzunu kullanır. O topraklardan misafirlerini tekkesinde ağırlar ve Sultan’ın hilafetine vurgu yapar eserlerinde. Vazife verilmedikçe devlet işlerine eğilmeyen hakiki bir tasavvuf büyüğüdür Şeyh Zafir Efendi...

İstanbul'daki sultanların öyküsünü öğrenmek isterseniz, İstanbul ile ilgili yazılarımıza göz gezdirmenizi öneriyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder