7 Eylül 2023

Ruh Dünyamıza Yolculuk: Şehirler ve Manevi Sahipleri

Tatili fırsat bilip bulunduğumuz şehrin sıkıcılığı çekilmez olduğunda zamana inat yollara düşeriz. Çoğu kez yolun bizi götürdüğü yere giderken, bazen yanımıza aldığımız bir yol haritası bize kılavuzluk eder. Bu seyahatler genelde farklı mekânlar, yüzler görmek için çıktığımız kültür ya da dinlenme amaçlı geziler olur. Biz de kendisine farklı bir rota çizmek, ülkemizin birbirinden güzel şehirlerini ve her birinin içinde metfun bulunan manevi sahiplerini ziyaret etmek isteyenler için bir yol haritası çıkaralım istedik.

İçinizden nefes alıp verdiğiniz şehirden bambaşka diyarların manevi iklimlerine gitme isteği geçiyorsa, 'Şehirler ve Manevi Sahipleri' yol haritasını almadan yola çıkmayın deriz. Bu haritayla farklı iklimleri içinize çekerken, kendi ruh dünyanıza da yolculuk edebilirsiniz. Yanı başımızda duran ama bihaber olduğumuz bu mübarek mekânları ziyaret etmek için bu yazı önemli bir fırsat. Her ne kadar bu yazımızda bütün şehirlerimizin manevi büyüklerine yer verememiş olsak da Anadolu'nun zenginliği düşünüldüğünde 81 ilin neredeyse hepsinde bu manevi huzuru yakalayabilmek mümkün. Çıkacağınız bu yolculukta şimdiden huzur iklimine girebilmeniz dileğiyle...

Her toprağın manevi sahipleri var. O beldeye bereket veren, huzur veren, irşadını baki hayatlarında da devam ettiren Velileri var Rabbimizin. Bazen, aynı şehirde, aynı bölgede, hatta aynı mahallede olup da, makamlarını bilmediğimiz, haberdar olmadığımız Allah’ın sadık kulları onlar… Ömürlerini Hak yoluna adamış olan bu büyüklere tazim göstermek, onların kabirlerini ziyaret etmek, onlarla iletişime geçmek gibi bir haldir. Çünkü kabir ziyaretleri çok bereketlidir. Hele ki, Allah dostları olunca bu bereket katbekat artacaktır.

Hangi ilde isek, yahut ilçede, kasabada, köyde… Türkiye'de her il sınırı içerisinde en az bir makamı veya kabri olan Allah dostları, veliler, evliyalar vardır. Bir hafta sonu, onlardan birinin kabrini ziyaret etmek, onlardan beslenmek bizim dünya hayatımızda da, ahiret hayatımızda da nasiplenmemize vesile olacaktır.

Türbe ziyaretleri istismara açık bir konu. Yolun doğrusu, büyükler nasıl aziz oldu ve sevildi, bunu düşünmek. Biz büyüklerin huzurunda bunları düşünmeye çalışırız. O makama nasıl ulaşmış; adımlarını, eserlerini, talebelerini tefekkür ederiz. Büyüklerin huzurunda tefekkür etmek belki bizi büyütmez, fakat talip isek bize yol ve hedef gösterir. Rabbimiz onlar gibi yol almayı nasip eylesin...

Şehirler ve manevî sahiplerini ziyaret amaçlı çıkacağınız bu yolculuk sizi farklı dünyalara götürebilir. Her yerin bir sahibi, bir hamisi var. Ankara'nın sahibi zaten belli: Hacı Bayram-ı Veli hazretleri... Keza Harput: Arap Baba... Efendimiz'in Necaşi'yi İslam'a davet eden mektubunu taşıyan Hz. Amr İbni Ümeyye'yi (ra) Adıyaman'da ziyaret ederken, ülke sınırları içinde kısa bir Asr-ı Saadet yolculuğuna çıkabilirsiniz. Şanlıurfa'da Hz Eyyub'un (as) türbesinde onun çilesine ortak olup, istiğfar kapılarını aşındırma fırsatına sahip olmak büyük bir şans olsa gerek. Kimisi bir padişah hocası, kimisi sultanlara imamlık etmiş Bolu'da Akşemseddin, Bursa'da Üftade Hazretleri gibi evliyaların kabirlerinde bir Osmanlı rüyası görmek de mümkün... Dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlar... Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarları…

Söz sarrafı, gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'nin birbirinden değerli mısralarla anlattığı büyük gönül sultânı Ahi Evran Hazretleri'nden, ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'ye; ilmi ve mâneviyâtıyla 18. yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Pir Nûreddîn Cerrâhî'den, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül sultânı Şeyh Vefâ Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hayatları sizler ile buluşuyor.

Eskişehir, Bursa, Kütahya... Daha ötede Edirne... Biraz beri tarafta Amasya, Yozgat, doğuya doğru Sivas, Erzincan, Erzurum ve şanlı Van; az aşağıda Diyarbakır, Urfa... Sizler için, il il türbeleri ve makamları bulunan Allah dostlarının listesini yayınlıyoruz. Bu listede olmayan Allah dostları da mutlaka vardır. En iyisini Allah bilir...

01. ADANA

Adana'da Abdülgafûr Dede (Seyyid), Abdürrezzâk Dede, Arpacı Dede, Cabbâr Dede (Misis) ziyaret edilebilir.

02. AMR İBNİ ÜMEYYE / ADIYAMAN

Habeşistan'a göç etmek zorunda kalan Müslümanların elçisi olarak Efendimiz'in Necaşi'ye İslam'a davet mektubunu ulaştıran Amr ibni Ümeyye'nin mezarı Adıyaman'da Varlık mahallesindeki yüksek bir dağın tepesinde yer alıyor.

Bu şehre uğramışken Kahta'daki, Asr-ı Saadet'te Allah Resulü'nü öldürmek için yola çıkan ama O'nunla (sas) tanıştıktan sonra Müslüman olan Hz. Süraka (ra) ve Seyyid Abdulhakim Hüseyni Külliyesi de ziyaret edilebilir.

03. MISRİ ABDÜRRAHİM KARAHİSARİ / AFYONKARAHİSAR

Mısri Abdürrahim Karahisari, Fatih Sultan Mehmed'in hocası Akşemseddin Hazretleri'nin talebesi ve halifesi olarak İstanbul'un fethinde bulunur. Bütün servetini ve kitaplarını Afyon'da yaptırdığı mescide vakfeder. Türbesi Afyonkarahisar'da Mısri Camii'nin yanındadır.

Bu şehre uğramışken Abapûş-i Velî, Çelebi Ârif Küçük, Destine Hâtun, Fürûrî Mehmed Dede, Sultan Dîvânî, Şâhidî İbrâhim Dede, Hacım Sultan (Sandıklı), Başmakçı'da Abdurrahman Sultan ve Ahmed Dede de ziyaret edilebilir.

04. AHMED HANİ / AĞRI

Coğrafi konumuyla zor koşullarda yapılan İshak Paşa Sarayına gittiyseniz, yanı başındaki bu sarayda hocalık yapan Ahmed-i Hani Türbesini de mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Ahmed-i Hani, 17. yüzyılda yaşamış bir edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam alimi...

Ahmed-i Hani 1651 yılında doğmuş, 1707 yılında vefat etmiş. Hani ismini, Hakkâri yakınlarındaki Han köyünden mensubu olduğu Hani aşiretinden alıyormuş.

Burada Arvasi seyyidlerinin (Abdürrahîm Arvâsî, İbrâhim Arvâsî, Seyyid Abdülazîz) de türbesi var. Ankara Bağlum'da metfun Abdülhakîm Arvâsî'nin akrabaları...

05. KURTBOĞAN EVLİYASI / AMASYA

Akşemseddin Hazretleri'nin babasıdır. Rivayetlere göre, şeyhin vefat ettiği gece bir kurt kabrini açar. Yeni mezarlardan ölüleri çıkarıp parçalayan kurt, bölgeye musallat olur. Ertesi gün kabri ziyaret edenler kurdun ölüsü ile karşılaşınca, şeyhi "Kurtboğan Evliyası" diye anmaya başlar.

Bu şehre uğramışken Merzifon'da Abdürrahîm-i Merzifonî, Kılıç Dede, Kırklar Dede, Pîrî Baba, Topçu Dede ve Gani Baba (Suluova), Garib Hâfız (Gümüşhacıköy), Ali Hâfız, Amasyalı Seydi Halîfe, Bahşî Halîfe, Habîb Ömer Karamânî, Halkalı Evliyâ, İğneci Baba, İsmâil Sirâceddîn Şirvânî, Mustafa Âkif Efendi, Pîr Cemâleddîn Abdurrahmân-ı Sânî, Pîr İlyas, Sadreddîn Muhammed Horasânî, Sarı Ahmedzâde el-Hac Mehmed Efendi, Şeyh Sâdî de ziyaret edilebilir.

06. HACI BAYRAM-I VELİ / ANKARA

İstanbul'u Fatih Sultan Mehmed Han'ın fethedeceğini müjdeler. Anadolu Türk Birliği'nin yeniden sağlanmasında politik ve askeri güçler kadar etkili olan bu Anadolu sufisinin türbesi, Hacı Bayram Camii'nin yanında ziyarete açık. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'ni buraya sıkıştırmak istemedik. Daha fazla bilgi ve fotoğraf için, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'ni anlattığımız Ankara'nın Manevi Mimarı: Hacı Bayram-ı Veli yazımızı okuyabilirsiniz.

Ankara'ya gelmişken; söz sarrafı, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'ni yetiştiren büyük gönül sultânı Tapduk Emre Hazretleri'nden, Hak ve ilim yoluna ömrünü adayan Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri ve onun has halifelerinden olan Bünyamin Ayaşi Hazretleri'ne, ilmi ve mâneviyâtıyla 14. yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Ali Semerkandi'den, son yüzyıla damgasını vurarak 4 mezhebin fıkıh bilginlerinden olan gönül sultânı Abdülhakim Arvâsî Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hepsini ziyaret etmelisiniz. Daha fazla bilgi ve fotoğraf için, bu alimleri anlattığımız Ankara'nın Manevi Mimarları: 5 Alim, 5 İlçe yazımızı okuyabilirsiniz. Vaktiniz varsa Altındağ'da Ahi Şerafettin, Cenab-ı Ahmet Paşa, Zeynelâbidîn ve Bağlum'da Ahmed Mekkî Efendi de ziyaret edilebilir.

07. AHMED BİN OSMAN ŞERNUBİ / ANTALYA

16. yüzyılda yaşayan Ahmed bin Osman’ın künyesi Ebü’l-Abbâs, lakâbı Şihâbüddîn’dir. Nesebi hazret-i Ali’ye ulaşır. Tarîkat silsilesi ise Şeyh Muhammed Şehâdî vâsıtasıyla Seyyid İbrâhim Burhâneddîn Düsûkî’ye dayanır. Mısır’ın Şernûb kasabasında doğduğu için Şernûbî nisbesiyle bilinir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Antalya civârında bir yerde vefât etmiş, orada defnedilmiş.

08. ARTVİN

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

09. AYDIN

Aydın'a gelmişken; Nâzilli'de Ali Gâlib Vasfi Efendi, Muhammed Zühdi; Karacasu'da Dedebağ Dede, Şeyh Kemâl Efendi ve Yâren Dede (Sultanhisar), Ahî Bayram, Alihan Baba, Baltalı Dede, İmâm Baba, Karacaahmed Sultan, Süleymân Rüşdî Efendi ziyaret edilebilir.

10. BALIKESİR

Balıkesir'e gelmişken Hasan Baba, Pîr Ali Efendi, Veli Şemseddîn ziyaret edilebilir.

11. ŞEYH EDEBALİ / BİLECİK

Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda hizmeti geçen büyük İslam alimi, aynı zamanda Osman Gazi'nin kayınpederi ve hocası olan Şeyh Edebali, yaşadığı sürece Bilecik'te fıkıh, tefsir ve hadis ilimleri üzerine dersler vermiş.

Şeyh Edebali Türbesi, kıble doğrultusunda gelişen dikdörtgen bir plana sahip. Doğu duvarında hayata açılan bir kapı ve güney duvarında bir pencere bulunan türbenin üzerini, beşik tonozlu eyvan niteliğinde iki kemerin arasına alınmış hafif beyzi ve basık bir kubbe örtüyor.

Bu şehre uğramışken Şeyh Edebali'nin öğrencisi ve Osmanlı Devletinin kuruluşuna şahitlik etmiş bir Türk bilgini olan Dursun Fakih Türbesini mutlaka ziyaret etmelisiniz. Karaman'da doğmuş olan Dursun Fakih; tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini okumuş. Şeyh Edebali'nin kızı ile evlenerek damadı, Osman Gazi ile de bacanak olmuş.


1299 yılında Karacahisar fethedildikten sonra Osman Gazi adına Cuma hutbesini okuyup Cuma namazını kıldırmış. Böylece, hem Osman Gazi'nin hür ve tam istiklal sahibi bir devlet başkanı olduğunu, hem de Osmanlı Devletinin istiklalini dünyaya ilan etmiş.


Edebali'nin tedrisinden geçerek kadılık, imamlık ve hatiplik yapan Dursun Fakih, Osmanlı Devletinin kuruluşundaki en önemli manevi liderlerinden biri. Dursun Fakih, Osmanlı Devletinin ilk imam-hatibi ve ilk kadısı olma şerefini de elde etmiş. Gazavetname adlı bir eseri bulunuyor. 1327 yılında vefat etmiş.


Anadoluda milli birlik ve milli kültür birliğinin oluşmasına hizmet eden bu Türk büyüklerini ziyaret etmeden geçmeyin. Daha fazla bilgi ve fotoğraf için; Şeyh Edebali Hazretleri, Dursun Fakîh ve Ertuğrul Gazi türbelerini anlattığımız Kuruluşun Şehri: Söğüt ve Bilecik yazımızı okuyabilirsiniz. Vaktiniz varsa Ebdâl Kumral ve Şeyh Muhlis Baba da ziyaret edilebilir.

12. HACI YUSUF HARPUTİ / BİNGÖL

Yûsuf Harpûtî bölgede, “Şeyh Yusuf Harputî” ve “Hacı Yusuf Harputî” adıyla tanınmış. Yusuf-ı Harputî, 1822 yılında Erzurum'a, bugün ise Bingöl iline bağlı olan Kiğı ilçesinin Yeldeğirmeni (Zermek) Köyü'nde dünyaya gelmiş, 1908 yılında doğum yeri olan köyünde vefat etmiş.

13. ABDURRAHMAN GAZİ / BİTLİS

Hz. Ömer döneminde İslam ordusu ile Doğu Anadolu'ya sefere çıkar. Efendimiz'in sancaktarı Hz. Muaz bin Cebel'in oğludur. Ahlat'ın ele geçirilmesi esnasında şehit düşer. Bitlis'e yolu düşenler Abdurrahman Gazi'nin yanı sıra Eyüp Sultan'ın kardeşi Feyzullah El Ensari'nin türbesini de ziyaret edebilir.

Bu şehre uğramışken Zülküfl Peygamber’in Makamı, Şeyh Garip (Merkez), Bediüzzaman Said Nursi'nin Doğduğu Ev, Sıbgatullah Arvâsî (Gayda-Hizan), Abdurrahmân Tâgî ve Ziyâeddîn Nurşînî (Güroymak-Nurşin), Ammâr-ı Yâser, Fethullah-ı Verkânisî, Şeyh Muhammed Küfrevi, Seyyid Emin Şirvani de ziyaret edilebilir.

14. AKŞEMSEDDİN / BOLU

İstanbul'un manevi fatihi, büyük alim, üstad, hekim ve veli, onu anlatacak ifadelerden birkaçıdır sadece. Fatih Sultan Mehmed'in hocası Akşemseddin Hazretleri'nin soyu, Hz. Ebu Bekir'e ulaşır. Küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen Akşemseddin kısa zamanda tasavvuf yolunun bütün inceliklerini de öğrenir.

Esas adı Şemsettin Mehmet olan Akşemseddin Hz. (1390-1459), Şam'da doğmuş. 7 yaşında hıfzını tamamlamış, sonra Amasya'ya yerleşip Arapça, Farsça ve tıbba önem verip mikropları ilk defa o tarif etmiş. Osmancık'ta müderrislik yapmış ve Hacı Bayram-ı Veliye intisab etmiş.


2. Murat "İstanbul'u almak emelimdir" deyince Hacı Bayram-ı Veli, Fatih ve Akşemseddin'i göstererek "Fetih bu çocuk ile bizim köseye nasip olacaktır" demiş. Eyüp Sultan hazretlerinin kabrini keşfetmiş. Daha sonra Akşemsettin, Göynük'e gelerek yerleşmiş. 1459 yılında vefat etmiş, 1464'te türbesini Fatih yaptırmış.


Akşemseddin hazretlerinden sonra Ömer Sıkkin hazretlerini de ziyaret etmelisiniz. Ömer (Emir) Sıkkin Hz, Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşamış önemli mutasavvıflardan biri. Bıçakçılık mesleğini benimsediği için "bıçakçı" anlamına gelen "Sıkkin" unvanıyla tanınmış.


Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin ölümünden sonra halifeleri olarak, Akşemseddin Hz. Beypazarı'nda, Ömer Sıkkin Hz. de Göynük'te irşad hizmetlerine başlamış. Kısa bir süre sonra Akşemseddin Hz. de Göynük'e gelerek burada bir tekke kurmuş. Ömer Sıkkin hazretlerinden sonra kutbiyyet makamına halifesi Bünyamin-i Ayaşi geçmiş... Bu alimlerden Biraz Doğa, Biraz Huzur: Nallıhan, Taraklı, Göynük, Mudurnu ve Bolu'nun Gölleri ve Ayaş Yollarında: Bir Memleket Hikayesi yazılarımızda bahsetmiştik.


Göynük ilçesinden sonra komşusu Mudurnu'ya geçerseniz Abdürrahim Tırsi Hz türbesini de ziyaret edebilirsiniz. Abdürrahim Tırsi Hz, İznik yakınlarındaki Tirse köyünde doğmuş. 2. Bayezit ve Yavuz Sultan Selim devrinde yaşamış, 1519'da vefat etmiş. İmamlık yapan babası Bayezid Fakih ile küçük yaşta İznik'e giderek Hacı Bayram Veli'nin damadı ve Kadiriye tarikatının Eşrefiye kolunun kurucusu olan Eşrefoğlu Rumi'nin sohbetlerine katılmış. Bir süre sonra Eşrefoğlu Rumi'nin kızı Züleyha Hatun ile evlenmiş. Abdürrahim Tırsi'nin, Yunus Emre ve Eşrefoğlu Rumi'nin tesirinde kalarak hece vezni ve sade dille yazdığı çok güzel şiirleri var.


Abant kavşağından geçerken Hayrettin Tokadi Hazretlerini de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Hayreddin Tokadi, Bolu Merkez'de türbe ve dergahı bulunan Halvetiyye tarikatı şeyhi, mutasavvıf ve velidir. Çelebi Halife Cemaleddin-i Halvetî'ye Tokat'ta iken intisap etmiş, Amasya'da talebeliğine devam etmiş, ve mürşidinin emri ile İstanbul'a gitmiş.



Vaktiniz varsa Geredeli Abdullah Efendi (Gerede), Tabak Dede, Sâfî Âmidî Bolevî de ziyaret edilebilir.

15. BURDUR

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

16. EMİR SULTAN / BURSA

Bursa'nın mistik havasının en güzel hissedildiği yer Emir Sultan Külliyesi... Yıldırım Bayezid’in kızı, eşi adına 14. yüzyılda yaptırmış ve hala etkin şekilde kullanılıyor. Yıldırım ilçesinde bulunan, hem manevi hem de tarihi bakımdan Türkiye'nin en çok ziyaret edilenlerinden biri...


Emir Sultan, 1391'de Buhara’dan Bursa’ya göç eden bir mana eridir. Buhara'dan Anadolu'ya manevi bir güçle gelmiş, 17-18 yaşlarından itibaren Bursa'yı kendi vatanı bilmiş, İslam tarihinin hem ilimde hem de ahlakta büyük temsilcilerinden biri olmuş. Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da yaşayan bu büyük velinin ismi Muhammed olup soyu, Peygamber Efendimiz'e dayanır. Yıldırım Bayezid Han'ın damadı olduktan sonra kendisine Emir Sultan denmeye başlanır.

Bir rivayete göre Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Fatma Hatun, gördüğü rüya üzerine kendisi ile babasının rızası olmadan evlenmiş. Buna kızan Yıldırım Bayezid Han’ın gönderdiği askerlere karşı gösterdiği keramet ve Molla Fenari’nin de uyarısı ile Bayezid Han’ı kendisine muhabbetle bağlamış. Bununla beraber, Ulu Cami’de Yıldırım Bayezid’e söylediği bir söz ile içkiye tövbesine vesile olduğu kıssası da günümüze ulaşmış. Şöyle ki, camiyi tamamlayan Sultan Bayezid bir eksiği olup olmadığını sorar Emir Sultan’a. Emir Sultan da, "Dört yanında birer meyhane eksik" deyince şaşar padişah, "Allah’ın evinde ne işi olur meyhanenin?" diye sorar. Emir Sultan bunun üzerine, "Kalbin kimin evi olduğunu" sorunca, Sultan asıl Hak hanesini hatırlar... 

Çelebi Mehmet’in de sevip hürmet gösterdiği ve Anadolu’da birlik ve dirlik için gayret eden Emir Sultan, 2. Murat ile İstanbul kuşatmasına katılmış ve dervişleri ile surlara hücumu başlatan kişi olmuş. Osmanlı döneminde sancak değişimleri, o dönemin önemli evliya zatlarının camilerinde olurmuş. Bursa başkent iken bu sancak değişim merasimi Emirsultan Türbesinde yapılırmış. Osmanlı padişahlarına bir velinin kılıç kuşatması merasimi de kendisi ile başlamış. Böylece, kılıcın sembol olacağı fetihlerin tılsımını kuşatmış Emir Sultan, Osmanlı Hanedanı’na... Emir Sultan, 1430'da Bursa'da vefat etmiş.

600 yıl önce yaşamış ve Osmanlının bir beylikten devlete dönüşmesinin en büyük manevi güçlerinden biri olan Emir Sultan'ın türbesini görmeden Bursa'dan ayrılmamanızı tavsiye ederiz. Bir diğer görmeniz gereken yer de Yeşil Cami ve Yeşil Türbe...

Türbenin içinde Çelebi Sultan Mehmed'in, oğulları ve kızlarının ve dadısının sandukaları bulunuyor.

Yeşil Türbe'nin avlusunda Hasan Can isimli bir mezar var. İsfahanlı Hafız Mehmed'in oğlu olan Hasan Can Efendi, Yavuz Sultan Selim'in can dostu, sırdaşı, vefat anına kadar 6 sene boyunca beraber olduğu arkadaşıdır. Irak seferinde Yavuz ile tanışmış ve teveccühünü kazanarak ölünceye kadar yanından ayrılmamış. Sultanın çıban hastalığı ağırlaştığında sorduğu "Hasan Can, bu ne haldir?" sorusuna, "Sultanım Allahü Teâlâ ile olacak zamandır." manasına gelen sözü söylemiş. Yavuz ise “Hasan Can bizi bunca zamandan beri kiminle bilirdin? Cenab-ı Hakk’a teveccühümüzde kusur mu gördün?” dedikten sonra ondan Yasin suresini okumasını istemiş. Hasan Can, Yasin suresini okurken Padişah da kendisine iştirak etmiş. İkinci defa okurlarken, "Selamün kavlen min Rabbirrahîm (Çok merhametli olan Rabbin katından (onlara) söylenen söz 'selâm'dır.)" ayetini okuduktan sonra Kelime-i Şehadet getiren Yavuz, ruhunu teslim etmiş. Yavuz Selim'in vefatından sonra inzivaya çekilen Hasan Can Efendi, meşhur tarihçi olan oğlu Hoca Sadeddin Efendi Yıldırım Medresesi'nde müderris iken Bursa'ya gelmiş ve 1556 senesinde vefat ettiğinde Yeşil Türbe'nin avlusunda defnedilmiş. Fotoğrafta da görüldüğü gibi Hasan Can’ın mezarını, ortasında çıkan ıhlamur ağacı ikiye bölmüş.


15. yüzyılda yaşamış Osmanlı şairlerinin en büyüklerinden ve Türkçe "Mevlid" kasidesinin yazarı Süleyman Çelebi Bursa'da doğmuş. Süleyman Çelebi, asrının ileri gelen alimlerinden ilim tahsil etmiş ve Sultan Yıldırım Bayezid zamanında Divan-ı hümayun imamı, sonra da Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilen Ulu Camii'nin imamı olmuş.


1422'de Bursa'da vefat eden Süleyman Çelebi'nin günümüzdeki türbesi, 1952 yılında yapılmış. Süleyman Çelebi Türbesinin bulunduğu alanın, Yoğurtlu Baba Dergahı haziresi olduğu biliniyor.




Bursa'nın ilçelerini de gezelim derseniz mutlaka İznik'e gitmelisiniz. İznik'i temsil eden manevi büyüğümüz; Eşrefoğlu Rumi. Şehirler insan ile güzelleşir, insan şehir ile güzelleşir. Yani çift taraflı imar söz konusudur. İznik'in manevi mimarı, 15. yüzyılın tanınmış velilerinden Eşrefoğlu Abdullah Rûmi, Bursa'da Emir Sultan, Ankara'da Hacı Bayram ve Hama'da Şeyh Hüseyin Hamevi'nin yanında yetişir...

İlk önce Emir Sultan, Hacı Bayram Veli Hazretleri'ne gönderir. Yaşları yakın olmasına, Eşrefoğlu'nun itibar beklemesine karşın Bayram-ı Veli onun nefsini ezerek terbiye eder. Hacı Bayram Veli’nin dergahına üye iken önce onun öğrencisi, sonra damadı olur. İznik'e dönen Eşrefoğlu hâlâ tatmin olmaz, içindeki aşk ateşi dinmek bilmez. Şeyhine sorar; "Yol bu kadar mıdır?" Hacı Bayram Veli: “Bir velinin bin sene ömrü olsa ve her çeşit mücâhede ve riyâzeti yapsa bile enbiyanın vardığı yere varması mümkün değildir.” Hacı Bayram Veli hepimizin kulağına küpe olması gereken bu konuşmadan sonra Eşrefoğlu'nu Hama'da oturan Kadiri şeyhi Hüseyin Hamevi'ye gönderir.

Eğitim açısından o kadar çok incelik var ki hepsi ayrı incelemesi gereken konular... İstanbul'un manevi fatihleri Akşemseddin, Akbıyık Sultan gibi nicelerini yetiştiren Bayram-ı Veli damadını yetiştiremiyor mu? İşte bu noktada incelik şu: Eğitim kişiseldir, fıtrata göre olmalıdır. Bugün bu işler böyle yürümüyor, tefekkür edenlere bu kadar söz yeter... Hamevi Hazretleri, Eşrefoğlu’nun arkasından “neyim varsa aldı götürdü” der... En sonunda da İznik'e dönen Eşrefoğlu kendi dergahını kurar. Ünü İznik'i aşan bir mutasavvıf ve Kadiriye'nin bir kolu olan Eşreffiye tarikatının kurucusu olur.

Eşrefoğlu 1469'da ölünce, İznik'teki türbesine gömülmüş. Türbesinin bulunduğu Eşrefzade veya Eşref-i Rumi Camii, Kurtuluş savaşında Yunan işgali sırasında yakılıp yıkıldığı için ciddi hasar görmüş. Bu nedenle, sadece minaresi ve duvar kalıntıları kalmış. Kitabesi de yıkıntılar arasında kaldığından, ne zaman yapıldığı tam bilinmiyor. Yine de 1518 yılında, 2. Beyazıt’ın gelini tarafından yaptırıldığı düşünülüyor... Bugün görülen cami, koruma altına alınan minaresi dışında, orijinal cami üzerine 1950’lerde inşa edilmiş modern versiyonu... Eşrefoğlu Abdullah Rûmi, şiirlerini bir divanda toplamış. Tasavvuf açısına uygun olarak İslam duygu ve düşüncelerini derleyen bir kitap meydana getirmiş. Fâtih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul'u fethinden önce, Müzekkin Nüfûs (Nefisleri Temizleyen) isimli eserini yazmış.


İznik'e gitmişken Şeyh Kutbuddinzade Mehmet İzniki türbesini de ziyaret etmelisiniz. İznik Müzesinin (Nilüfer Hatun İmareti) karşısında Şeyh Kudbettin Cami ve bitişiğinde türbesi yer alıyor. Türbede, İznik'in tanınmış müderrislerinden olan ve 1418'de vefat eden Şeyh Kutbuddinzade Mehmet İzniki yatıyor. Fıkıh ve tasavvuf alimlerinden Şeyh Kutbuddin ve oğlunun türbesi, Sultan 2. Bayezid'in vezirlerinden Çandarlı İbrahim Paşa tarafından 15. yüzyılda yaptırılmış. İznik'in önemli müderris, alim ve sufilerinden olan Şeyh Kutbuddin, Ekberiye Mektebinin baş mümessili Molla Fenarinin en mümtaz talebeleri arasına girmiş, ondan dini ve akli ilimleri tahsil etmiş. İlk Türkçe ilmihal çalışmasını yapan Şeyh Kutbuddinzade Mehmet İzniki, 1418 tarihinde İznik'te vefat etmiş.

Vaktiniz varsa İznik'te Alâeddîn Ali Esved Karahisârî, Çandarlı Kara Halîl Hayreddîn Paşa, Dâvûd-i Kayserî, Dede Halîfe ve Abdülkerîm Kâdirî (Kirmasti-Kemalpaşa), Dâvûd-i Halvetî (Mudurnu), Miskâlî Efendi (Mudanya), Vânî Mehmed Efendi (Kestel); Abdurrahmân bin Yûsuf Rûmî, Abdülganî Efendi, Abdüllatîf Kudsî, Açıkbaş Mahmûd Efendi, Akbıyık Sultan, Alâeddîn Ali Fenârî, Bahri Dede, Ebdâl Murâd, Eskici Mehmed Dede, Geyikli Baba, Hocazâde, İsmâil Hakkı Bursevî, Lâmiî Çelebi, Lütfullah Efendi (El-Evvel), Muslihuddîn Tavîl, Pîr Emîr Sultan, Rüstem Halîfe Bursevî, Şeyh Ahmed Efendi, Tâcüddîn İbrâhim Karamânî, Tezveren Dede, Üç Kuzular, Üftâdezâde Kutup İbrâhim Efendi, Veli Şemseddîn, Molla Arab, Molla Ayas, Molla Fenârî, Molla Hayâlî, Molla Hüsrev, Molla Yegân da ziyaret edilebilir.

17. AHMED-İ BİCAN / ÇANAKKALE

Gelibolu'da yetişen velilerdendir. Ağabeyi ile Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin huzurunda manevi ilimlerde yükseldikten sonra Bayramiye tarikatına göre insanları terbiye etmeye başlar. Annesinin Ahmed-i Bican'a bir gün bile abdestsiz süt vermediği söylenir.

Bu şehre uğramışken Ahmed Câhidî Efendi ve Yazıcızâde Muhammed Efendi de ziyaret edilebilir.

18. MURAD-I VELİ / ÇANKIRI

Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşamış Murad-ı Veli'nin babası Aliyyül Vukua, Türkistan'dan Hicaz-Şam-Urfa yoluyla Çankırı'ya hicret edip yerleşmiş. Türbesi, Çankırı'nın Eldivan ilçesi Seydiköyde bulunuyor.

19. ÇORUM

Çorum'a gelmişken; İskilip'te Adülbâkî Efendi, Muhyiddîn-i İskilibî ve Elvan Çelebi (Mecidözü); Suheybi Rumi, Kerebi Gazi, Ubeydi Gazi, Abdülcebbâr Dede, Ahmed Feyzi Efendi, Çerkez Şeyhi, Yûsuf Bahri Efendi ziyaret edilebilir.

20. AHMED HULUSİ / DENİZLİ

Ahmed Hulusi, Milli Mücadele'nin ilk bayraktarı ve Denizli müftüsüdür. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra gelişen siyasi olaylara karışmaz ve geri kalan ömrünü Allah-u Teala'ya taat ve ibadetle geçirir. Gençlere din öğretmeye çalışır.

Bu şehre uğramışken Acıpayam'da Abdil Dede, Bedirhan Bey; Çal'da Ahmed İzzet Efendi (Süller), Şeyh Elvan; Sarayköy'de Arab Dede, Karacaahmed Sultan, Sultan Sarı Baba, Uzunca Hayreddîn; Tavas'ta Bostancı Dede (Bahçeköy), Avdan Baba; Babadağ'da Deynekli Baba, Mecnun Dede ve Koyun Baba (Kale), Hüseyin Hulûsî Efendi (Üzüm Dedesi), Ahî Sinan, Hacı Osman Nuri Kepenek, Hacı Şam Dede, Hasan Feyzi Efendi, Sarı Gazak Baba, Şa`bân Dede, Şeyh Mehmed Şirvânî de ziyaret edilebilir.

21. HZ. SÜLEYMAN / DİYARBAKIR

Abdestsiz gezilmeyen kent olarak anılan Diyarbakır'ın dağı taşı, sahabe ve seyyid mezarlarıyla kaplı. İslam medeniyetinin kurucu nesli sahabe ve tabiinler, Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde övülmüş. Kur'an-ı Kerim'de; "İslam'da önceliği olan muhacirler ve ensar ile onları güzellikle takip ederek örnek alanlar ve onları hayırla yad edenlere gelince Allah onlardan razıdır, onlar da Allah'tan razıdırlar. Allah onlara, içinde ebedi olarak kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Bu ise en büyük kurtuluştur." (Tevbe suresi, 100)
Hadis-i şerifte; "Ashabıma dil uzatmayın. Nefsim elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun (sizden) biri, Uhud dağı kadar altın infak etse, onlardan birinin infak ettiği bir avuca, hatta yarım avuca bedel olmaz." (Müslim, Fedailu's-Sahabe)
"Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz." (Feyzu'l Kadir)

Diyarbakır'da mezar yerleri kesin olarak bilinen 30 sahabenin 27'sinin kabri Hz. Süleyman Camiindedir. Hz. Ömer döneminde (639) Diyarbakır'ın fethi sırasında şehit olan Halid bin Velid'in oğlu Hz. Süleyman dahil 27 sahabe bu bölgede, 13 sahabe ise surların farklı bir yerinde şehit olur.

Dağkapının yanında sahabelerden Hz. Saad ve Ebu Muhsin'in türbeleri var. Resulullah'ın bayraktarı olan Hz. Saad b. Ebi Vakkas, cennetle müjdelenen 10 sahabeden biri (Aşere-i Mübeşşere)...

Kur'an-ı Kerim'de isimleri geçen Zülkifl ile Elyesa peygamberler dahil 9 peygamberin huzurunda olmak isterseniz Diyarbakır'ın Eğil ilçesine gitmenizi tavsiye ederiz. 

Diyarbakır kent merkezine yaklaşık 52 kilometre mesafede bulunan, Dicle Nehri'nin hayat verdiği ve antik çağlardan günümüze kadar tarihin yapı taşlarını oluşturan birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Eğil ilçesi; Nebi Harun-i Asefi, Nebi Hallak, Nebi Harut, Nebi Zünnun, Nebi Hürmüz, Nebi Ömer ve Danyan ile Kur'an-ı Kerim'de isimleri geçen Zülkifl ve Elyesa peygamberlerin kabirlerinin bulunmasıyla eşsiz bir değere sahip...

Eğil ilçesi; Kralkızı Baraj Gölü, sur sarnıçları, göl kıyısındaki çardaklar, restoranlar, kır kahveleri, gezinti tekneleriyle, Türkiye'nin dört bir yanından gelen misafirleri ağırlıyor.

Bu şehre uğramışken Ahmed Kârazî Diyârıbekrî, Ahmed Mürşidî Efendi, Sâdık Ali Efendi, Hindi Baba, Sultan Şuca, Sarı Saltuk, Muslihiddin Lâri, Şeyh Yûsuf Hemedânî, Şeyh Güzel Efendi, Şeyh Osman Zaraki, Şeyh Abdulcelil Hazretleri, Şeyh Muhammed Amidî Hazretleri, Şeyh Abmed Mürşidî, Şeyh Ahmed Karazî, Şeyh Ahmed Rasim, Şeyh Aziz Mahmud Urmevi, Şeyh Hasan Zerraki, Şeyh Kasım, Şeyhan Dede de ziyaret edilebilir.

22. HASAN SEZAİ / EDİRNE

Makamına gelenlerin aynı gece rüyalarında Efendimiz'i ziyaret için Medine-i Münevvere'ye gittiklerinde kapıda Hasan Sezai'nin olduğunu ve huzur-u saadete girebilmek için onun yardımı gerektiğini görmelerinin bu zatın mertebesini gösterdiği düşünülüyor.

Bu şehre uğramışken Abdülkerîm Efendi, Abdüllatîf Efendi (Pamuk Kâdı), Ali bin Emrullah, Aşçı Yahyâ Baba, Âşık Efendi, Behâeddîn bin Lütfullah, Cerrahzâde, Dizdarzâde Ahmed Efendi, Evliyâ Kâsım Paşa, Fahreddîn-i Acemî, Hıdır Baba, Huysuz (Hırçın) Baba, Kabûlî Mustafa Efendi, Kıyak Baba, Koyun Baba, Külhânî Ali Baba, Nûreddîn Baba, Ömer Baba, Ramazan Halîfe, Receb Enîs Dede, Süleyman Zâtî Efendi (Keşan), Şekmeti Mehmet Efendi, Şücâeddîn-i Karamânî, Tütünsüz Baba, Veli Dede de ziyaret edilebilir.

23. ARAP BABA / ELAZIĞ

Harput'ta pek çok türbe var, bunlardan en bilineni Arap Baba Türbesi. Arap Babanın 1200'lü yıllarda yaşadığı tahmin ediliyor. Ancak mevcut türbe binasının yapılış tarihi ise kitabeye göre 1276 yılını gösteriyor. Burası Selçuklu döneminde yapılan bir mahalle mescidiymiş. Arap Babanın na'şı bu mescidin ölü konulan yerinde bulunduğundan buraya halk Arap Baba Türbesi demiş.

Türbede günümüze kadar ulaşan cesedi bozulmamış Arap Baba isimli bir yatır bulunuyor. Daha önce ziyarete gelenler bu çürümeyen cesedi görürlermiş. Bugün bu cesedin görülmesi uygun görülmediğinden bu şekilde saklanıyor.


Arap Babanın yakınındaki bir türbede yatan Nadir Babanın da 1200 yıllarında yaşayan bir Yesevi Ereni olduğu tahmin ediliyor.

Çünkü 1200 yıllarında Türkmen göçleri ile birlikte Anadoluya Piri Ahmet Yesevi'nin yetiştirdiği birçok eren gelmiş.

Harput kalesinin çevresinde bulunan türbelerden bir tanesi de Beşikli Baba. İshak Sunguroğlu’nun eserinde bu türbenin bulunduğu yerde bir ailenin topluca şehit edilmiş olduğu ileri sürülür. Burada yatan zatların Arap ordularının Harput’u fetihleri sırasında şehit düştükleri kabul edilir. Belek Gazi Parkındaki türbede bulunan beşikten dolayı buraya “Beşikli Baba” denilmiştir.

Belek Gazi Parkındaki bir diğer türbe de, Ağa Camii yakınında bulunan Murâd Baba (Şeyh Şerafeddin). Altıgen planlı türbenin üzeri basık bir kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Harputlu ünlü araştırmacı ve yazar İshak Sunguroğlu Harput Yollarında isimli eserinde bu türbede metfun  zattan  şöyle bahseder: Şeyh Şerafeddin, Şeyhül-Kâinat Fatih Ahmed Baba Hazretlerinin yakın akrabasından ve aslen Belhli olup Harput'un Ermenilerin elinde bulunduğu sırada, 1313 tarihinde İslam mücahitleri tarafından muhasara ve zaptı sırasında şehit olmuş.

Harput'a gelmişken Anadolu'nun manevî zenginliklerinden olan Seyyid Ahmed Çapakçûrî türbesini de ziyaret etmelisiniz. 1830 yılında Bingöl'ün Kür köyünde doğmuş. Palu'da türbesi bulunan Şeyh Ali Septî'nin halifelerinden, Nakşibendi şeyhi. Ahmed Çapakçuri 1924 yılında 94 yaşında bir Cuma gecesi vefat eder. Vasiyeti üzerine Harput'ta Ulu Camii avlusunda gül ağaçlarının bulunduğu bir yere defnedilir.

Bu şehre gelmişken Harput'un en yüksek kayalıklarından biri olan Ankuzu kayalıklarının zirvesinde yer alan Ankuzu Baba da ziyaret edilebilir. 8. ve 9. yüzyılda yaşamış, Arap-Bizans savaşlarında yaralanmış, burada şehit düşmüş. Türbesi kendi adını taşıyan bu dağın tepesindedir. Türbenin yanında bir zaviyenin olduğu 16. yüzyıldaki kayıtlardan anlaşılmaktadır. Ankuzu Baba dağının Gavurtaşı'na bakan batı yamacında Ankuzu Baba'nın atının izini ve taşlar üzerinde yaralarından damlamış kan lekelerini görmek mümkündür. Türbenin olduğu zirveden 360 derecelik bir açıyla, nefis bir manzara seyredebilirsiniz.

Elazığ'a uğramışken Mollakendi beldesindeki Sultan 4. Murat Camii haziresinde bulunan Molla Ahmed Peykeri Hz. de ziyaret edilebilir. 4. Murat, Bağdat seferine çıkarken Elazığ'dan geçer ve Ahmet Peykeri'den yardım ister. O da çeşitli kerametler göstererek padişaha yardım eder. Daha sonra Bağdat seferine çıkan 4. Murat şehre tekrar uğrar, fakat bu sefer zatın öldüğünü duyar ve türbesini yaptırır.

Vaktiniz varsa Harput'ta Beyzâde Hacı Mehmed Nûrî Efendi, Hacı Ali Efendi, Hacı Tevfik Rıfkı Efendi, İmâm Efendi, Mahmûd Sâminî, Ömer Nâimî Efendi ve Hacı Muharrem Hilmi, Ömer Hüdâî Baba, Caferi Tayyar Baba da ziyaret edilebilir.

24. TERZİ BABA / ERZİNCAN

Erzincan'a gitmişken, Anadolu'da yetişen büyük velilerden olan Terzibaba Türbesini ziyaret edebilirsiniz. Mezarı kendi tekkesinin bulunduğu yerde olduğundan mezarlığa da bu mübarek zatın ismi verilmiş. Terzibaba Mezarlığı, Erzincan merkeze 4 km uzaklıkta bir yer...

1778-1848 yıllarında Erzincan'da yaşayan ve asıl adı Muhammed Vehbi olan tasavvuf ehli Terzibaba, mesleği terzilik olduğundan halk arasında bu adıyla anılmış.


Terzibaba türbesinin yanında Erzincan'da 1887-1908 yılları arasında kesintisiz 21 yıl süre ile ordu komutanı olarak hizmet eden Mareşal Zeki Paşanın da mezarı var. Paşanın mezarı, farklı işçiliğiyle hemen göze çarpıyor. Mezar taşının üstünde paşa rütbeleri ve yine taştan yapılma bir sarık yükseliyor.


Terzibaba'nın halifesinden ders alan ve şehrin manevi mimarlarından biri olan Piri Sami Hz. Türbesini de ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.


1847-1912 yıllarında Erzincan'da yaşayan ve asıl adı Muhammed Sami olan tasavvuf ehli Piri Sami, İstanbul'a giderek Fatih Medresesinde ilim tahsil etmiş. İcazet alarak müderris olmuş.


1883 yılında bugün türbesinin bulunduğu yerde Kırtıloğlu tekkesini kurmuş. 1897 yılında kendisine bağlı 90 müridiyle İstanbul'da Sultan Abdülhamid Hanın sarayında 2 gün misafiri olarak kalıp görüşmüş.

Bu şehre uğramışken Pîr Ahmed Erzincânî, Pîr Muhammed Erzincânî, Pîr Fethullah, Sâlih Baba, Tesbîh Baba da ziyaret edilebilir.

25. ABDURRAHMAN GAZİ / ERZURUM

Erzurum'a gitmişken, Peygamber Efendimizin ashabından olan Abdurrahman Gazinin türbesini ziyaret edebilirsiniz. Türbe 1796 yılında Erzurum Valisi Yusuf Ziya Paşanın eşi Ayşe Hanım tarafından yaptırılmış, yanına bir de cami ilave edilmiş. Türbe içerisinde 4.85 m boyunda yerli taştan yapılmış Abdurrahman Gazi Hazretlerinin mezarı bulunuyor.

İslam ordularının Anadolu'ya yapılan ilk seferlerinde ordu komutanlığı yapan, İslam ordusunun sancaktarlığını üstlenen ve Ashab-ı Kiram'dan olduğu kabul edilen Abdurrahman Gazi Hazretleri, yakın coğrafyada tanınan ve devamlı ziyaret edilen, hürmet gösterilen Anadolu coğrafyasının İslamlaşmasında önder isimlerden biriymiş. Ruhları şad, mekanları cennet olsun...

Bu şehre uğramışken Alvarlı Muhammed Lütfi (Alvar) da ziyaret edilebilir. Efe Hazretleri, Erzurum'un düşmanlardan kurtarılmasından sonra doğduğu Hasankale'ye döner. Yakındaki Alvar Köyü halkının ısrarlı talepleri üzerine, orada 24 yıl vazife yapar. Bu sebeple halk arasında, 'Alvarlı Efe' adıyla meşhur olur ve vefatından sonra yine aynı köye defnedilir.

Vaktiniz varsa Çöğenderli Hacı Salih Efendi (Hasankale), Sanamerli Hacı Ahmet Baba (Horasan), Abbas Mehdî, Abdürrezzâk Ali Efendi, Câfer Efendi, Habîb Baba, Osman Efendi, Taşkesenli Ahmed Efendi de ziyaret edilebilir.

26. BATTAL GAZİ / ESKİŞEHİR

Eskişehir'in Seyitgazi ilçesine adını veren Seyyid Battal Gazi Hazretleri türbesini ziyaret etmelisiniz. Battal Gazi Türbesi ilk olarak 1. Gıyaseddin Keyhüsrev bin Kılıç Aslan zamanında 1207-1208 tarihinde yaptırılmış, 16. yüzyılda bugünkü türbe binası inşa ettirilmiş. Sekizgen planlı türbe yüksek bir kasnak üzerine oturan kurşun kaplama bir kubbe ile örtülü...

Semahanenin batısında yer alan türbeye dışa taşıntılı dikdörtgen portal ortasındaki kapı açıklığından giriliyor.

Portal iç içe silmelerle kuşatılmış. Portal alınlığında dikdörtgen bir pano var.

Türbe içerisinde, büyük olanı Seyit Battal Gazi'ye ait iki lahit yer alıyor. Battal Gazi'nin sandukası tam 8,5 metre uzunluğunda, yanı başında da Battal Gazi'nin dillere destan aşkı Elenora’nın sandukası var. Bizans kralının kızı Elenora, Seyyit Battal Gazi'ye aşık olup Müslüman olmuş. Bizans ile yaptığı savaşta yaralanan Seyyit Battal Gazi'ye yardım ederek onu bir mağaraya saklamış. Seyyit Battal Gazinin burada şehit olması üzerine o da üzüntüden oracıkta vefat etmiş.

Bu şehre uğramışken ünü sınırlarımızı çoktan aşmış olan tasavvuf ehli halk şairimiz Yunus Emre türbesi de ziyaret edilebilir. Şiirleri, asırlar boyunca zevkle ve hayranlıkla okunmuş, yalnız bizde değil, birçok ülkede de alaka uyandırmış. Yunus Emre, 80 sene kadar yaşadığı, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Yunus Emre köyüne defnedilmiş.

"Aşka uçarsan kanatların yanar!" demiş Şirazi.

"Aşka uçmazsan kanat neye yarar?" demiş ona Mevlana.

"Aşkı bulduktan sonra kanadı kim ne yapar?" diye karşılık vermiş Yunus Emre...

Vaktiniz varsa Seydi Mahmut Hazretleri (Sivrihisar), Ebû Muhammed Bayram Efendi, Hacı Hilmi Efendi, Şeyh Şahabettin Sühreverdi Hazretleri, Mahmudiye Seyyid Osman Afif Hazretleri de ziyaret edilebilir.

27. YUŞA PEYGAMBER / GAZİANTEP

Gaziantep içinde bakır sesleri ile teknolojiye direnen Bakırcılar Çarşısından geçerken çarşı içindeki Hz. Yuşa Peygamber ve Pirsefa Hazretleri türbesini ziyaret etmeyi unutmayın.

Antep'e, Maraş'a, Adana'ya ve bu üçgenin hudutları içinde bulunan havaliye kimin tasarruf ettiği belli: ashaptan Ukkaşe hazretleri... Gaziantep'in İslahiye ilçesine giderseniz yeşil bir tepede kabri bulunan Ukkaşe (Ökkeşiye) Hazretlerini ziyaret etmelisiniz. Efendimiz veda hutbesinden sonra herkesle helalleşirken O'nun (sas) peygamberlik mührünü gören ve öpen sahabedir.

Bu şehre uğramışken Sa’d Bin Ebu Vakkas Hazretleri'nin Makamı, Aydî Baba, Derviş Hacı, Fethullah Efendi, Gözükızıl Mehmed Baba, Kâsım Aynî, Mehmed Hasib Dürri, Memik Dede, Muhammed Sâmi (Sam), Şâh Velî Ayıntâbî, Şeyh Saçaklı, Şuaybzâde Ali Âkif Efendi de ziyaret edilebilir.

28. SEYYİD MAHMUD ÇAĞIRGAN / GİRESUN

Günümüzde de ziyaretçisi eksik olmayan Seyyid Mahmud Çağırgan Hazretleri'nin kabri, Giresun-Alucra'ya bağlı Boyluca (Zun) köyünde bulunuyor. Yavuz Sultan Selim’in Trabzon’da bulunduğu sıralarda Boyluca (Zun) köyünü Şeyh Mahmut Çağırgan Veli’ye tahsis ettiği belirtiliyor.

29. GÜMÜŞHANE

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

30. ABDULLAH İBNİ ÖMER / HAKKARİ

Rivayete göre Sahabe-i Kiram'dan oluşan İslam ordusu Diyarbakır'ı zapt ettiğinde elçi olarak İran'a gönderilen Abdullah ibni Ömer'in giderken yolda şehit edildiği ve buraya defnedildiği nakledilir. Kabri Yüksekova Tuğlu köyünde eski bir camii içinde bulunur.

Bu şehre uğramışken Şemdinli ilçesindeki Abdullah-ı Şemdînî, Tâhâ-i Hakkârî, Seyyid Sâlih, Ebü`l-Berekât Emevî Hakkârî de ziyaret edilebilir.

31. HABİBİ NECCAR / HATAY

Hz. İsa'nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren Antakyalı Habib-i Neccar’ın türbesi Kurtuluş caddesi ile Kemalpaşa caddesi kavşağında (depremden önce) yer alan caminin 4 metre altında bulunuyor. Antakyalı bir Allah dostu olan Habib-i Neccar, bir inanç abidesi ve Kur'an-ı Kerim'de Yasin Suresi'nde övülen şehittir. Marangozluk yaptığı için Neccar ismiyle anılmıştır.

Şehrin yakınında bulunan dağdaki mağarada Allah'a ibadet eder ve puta tapanlardan ayrı yaşarmış. Hz. İsa'nın elçileri (Yahya ve Yunus) şehre gelip halkı dine davet etmişler, fakat çabaları sonuçsuz kalmış. Hastalıklara şifa verdikleri duyulup, halkın onların etrafında toplandığını haber alan şehrin hükümdarı bu elçileri zindana attırmış...

Uzun süre kendilerinden haber gelmeyince, üçüncü elçi Şem'un Sefa Antakya'ya gönderilmiş. Şem'un Sefa kimliğini gizleyerek kralın sarayına girmiş. Kralın güvenini kazanan Şem'un Sefa, krala elçileri imtihana tabi tutmayı teklif etmiş. Şem'un Sefa "Madem sizi bir peygamber gönderdi, elinizde bir delil olmalı" demiş. Elçiler, ölüleri de diriltebildiklerini söylemişler. Sarayda henüz yeni vefat eden birini diriltmelerini istemiş, onlar da Allah'ın izniyle diriltmişler.


Kralın bu olaydan sonra iman ettiği rivayet edilir. Fakat halkı, davete icabet etmeyip elçileri büyü yapmakla suçlayarak taşa tutmuş. Bunu duyan Habib-i Neccar, şehrin uzağından koşarak gelmiş ve halka nasihat ederek, elçilere inanmalarını istemiş:
O şehrin öbür ucundan (bunların geldiğini duyan imanlı) bir adam koşarak geldi ve dedi ki: “Ey kavmim! Gönderilmiş (bu elçi)lere uyun. Sizden hiçbir ücret istemeyen (bu) kimselere uyun. Onlar doğru yola erişmişlerdir. Ben, niçin beni yaratana kulluk etmeyeyim? Oysa ancak O’na döndürüleceksiniz. Ben, O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer çok esirgeyen (Allah) bana bir zarar vermek dilerse, onların (o putların) şefaati bana hiçbir fayda vermez ve beni kurtaramazlar. Şüphesiz (böyle yaparsam o zaman) ben, apaçık bir şaşkınlık ve ziyan içinde olurum. (Ey elçiler!) Ben sizin Rabbinize iman ettim, beni duyun (ve şâhit olun).” (Yasin, 20-25)
Şehir halkı onun nasihatini dinlememiş, Habib-i Neccar'ı da taşlayarak öldürmüş. Şehit olan Habib-i Neccar, Allah tarafından cennetle müjdelenmiştir:
(Şehirliler tarafından taşlanılan o kimseye ölümü sırasında:) “Gir cennete.” denildi. (O da:) “Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığı(nı) ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi (bu durumda elbette iman ederlerdi)!” dedi. (Yasin, 26-27)

Bu şehre uğramışken Antakya'da Abdullah bin Hubeyk, Ahmed bin Âsım Antâkî ve Ahmed Kuseyrî (Şenköy), Yûsuf bin Esbât, Beyazıd-ı Bistami Hazretleri de ziyaret edilebilir.

32. PİRİ EFENDİ / ISPARTA

Seyyid Ahmed Buhari'nin halifesi olan bu zatla ilgili halk arasında yaygınlaşmış birçok söylenti var. Bunlardan birine göre Piri Efendi, Sarıdere'deki dağın eteğinde abdest almak için su bulamayınca elindeki asasını yere vurarak su fışkırtır. Diğerinde ise Piri Efendi, Sultan Selim'e "Büyük Şehzade Mustafa'ya taht nasip olmayacağını, Kanuni'den sonra kendisinin padişah olacağını" söyler. 2. Selim gerçekten padişah olur ve bu türbeyi yaptırır.

Bu şehre uğramışken Eğridir'de Berdeî Sultan, Burhâneddîn bin Muhammed Eğridirî, Muhammed Çelebi Sultan, Pîrî Halîfe Sultan; Senirkent'teki Beşîr-i Ebşîr, Zekeriyyâ Sultan ve Gökveli Sultan, Hıdırlık Dede, Kesikbaş Dede, Kocabıyık Erendede, Osman Efendi, Pîrî Halîfe Hamîdî de ziyaret edilebilir.

33. DANYAL PEYGAMBER / MERSİN

Mersin'in evliyalar kenti olarak bilinen Tarsus ilçesinde Hz. Danyal Peygamberin kabrinin bulunduğu Makam-ı Şerif Camii yer alıyor.

Makam-ı Şerif Camii, kentin merkezinde 1857 yılında bir hayırsever tarafından yaptırılmış. 2006'da yapılan restorasyon çalışmaları ile mevcut cami ibadet alanı olarak düzenlenmiş olup kazı sonucu ortaya çıkan buluntular da mevcut haliyle korunarak yürüyüş yolları ile birbirine bağlanmış. Caminin doğusunda Danyal Peygamberin kabri yer alıyor. Danyal Peygamber, Babil Kralı Buhtunnasr (MÖ 605-562) zamanında yaşamış, Babil'de tutsak olan Yahudileri ilmi ve kehanetleriyle kurtarmış bir peygamber...

Tarsus'un İslam sanatı ve mimarisi yönünden en büyük eseri olan Ulu Cami, 1579 yılında Ramazanoğlu Piri Paşa'nın oğlu İbrahim Bey tarafından St. Pier Kilisesi kalıntılarının üzerine, erken dönem Osmanlı üslubunda yaptırılmış. Caminin doğu kısmına bitişik türbede Şit Aleyhisselam, Lokman Hekim ve Halife Memun'un mezarları var. Kuzeydoğu köşesinde, 1890 yılında Kaymakam Ziya Bey tarafından yaptırılan sekizgen kaideli saat kulesi yer alıyor.


İnşaatında tümüyle kesme taş kullanılan dikdörtgen planlı camiye, kuzey yönünden abidevi taç kapıdan giriliyor. Taç kapı, Memluk mimari özelliklerini taşıyan siyah ve beyaz mermerlerle süslü...


Doğu batı doğrultusunda, baklava dilimli mermer sütunların taşıdığı orijinal kiremitlerle örtülü 16 kubbeli, revaklı avludan 5 kapı ile ibadet mekânına giriliyor.

Bu şehre uğramışken Muhammed Nûreddîn Efendi (Tarsus) ve Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî (Zeyne) de ziyaret edilebilir.

34. EYÜP SULTAN / İSTANBUL

Hicret sırasında Efendimiz'in 'Kusva' adlı devesi Eyüp Sultan Hazretleri'nin evinin önünde çökünce, O'nu evinde misafir etme şerefine nail olan Medineli Sahabedir. Ebu Eyyub El-Ensari, Allah Resulü'nün hadis-i şerifinde müjdelenen İstanbul'un fethinde olmak için at sırtında İstanbul'a kadar gelir. İstanbul’un en ünlü camilerinden olan Eyüp Sultan Camii eğer bugün bu kadar ünlü ise bunu Hz. Muhammed’in vahiy katiplerinden olan sahabe Ebu Eyyüb El-Ensari’ye borçludur.

İstanbul’un fethi sonrası Fatih’in hocası Akkşemseddin’in rüyasında gördüğü muhterem mezarını Akşemseddin’e göstermiş ve bugünkü türbe ve cami inşa edilmiş.


Türbede Peygamber Efendimizin, Kadem-i Saadet olarak tanınan ayak izi ve Sakal-ı Şerif olarak bilinen sakal tellerini görebilirsiniz.

Zaten İstanbul'un her bir köşesinde Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri (Üsküdar), Hz. Yuşa (Beykoz), Yahya Efendi (Beşiktaş), Mehmet Emin Tokadi Hazretleri (Zeyrek) gibi manevi bir büyüğe rastlamak mümkün. Daha fazla bilgi ve fotoğraf için, bu alimleri anlattığımız İstanbul’un Manevi Muhafızları: 5 Gönül Sultanı yazımızı okuyabilirsiniz. Vaktiniz varsa aşağıdakilerin hepsini ziyaret edebilirsiniz.

Üsküdar'da Abdülhay Celvetî, Ahmed Raûfî, Ali Behçet Efendi, Atâ Efendi, Himmet Efendi, Nûri Efendi, Rûşen Efendi, Şeyh Mustafa Devati Hazretleri, Zâkirzâde Abdullah Efendi, Selâmi Ali Efendi (Selami Baba), Abdullah Efendi (Himmetzâde), Abdülfettâh-ı Bağdâdî Akrî (Nuhkuyusu), İbrâhim Hayrânî (Selimiye), Muhammed Tevfik Bosnevî (İnâdiye), Sinan Erdebîlî (Koşuyolu), Mustafa Mânevî Efendi (Doğancılar), Nasûhî Üsküdârî (Doğancılar)

Üsküdar-Karacaahmet'te Süleymân Hilmi Tunahan, Nâbî, Abdurrahmân-ı Harpûtî, Ahıskalı Abdullah Efendi, Seyyid Yahyâ Efendi, Cemaleddin Kummuki

Eyüb'de Mahmud Esad Coşan, Ebüssü`ûd Efendi, Hoca Sa`deddîn Efendi, Abdullah Kaşgarî, Alâeddîn Arabî Efendi, Baba Haydar Semerkandî, Baba Yûsuf Sivrihisârî, Babazâde, Beşir Ağa, Hüsâmeddîn Nakşi, İbrâhim Efendi, Îsâ Geylânî, Muhammed Fethi Ali Efendi, Murtazâ Efendi, Müeyyedzâde Abdurrahîm Çelebi, Şerifzâde Mehmed Efendi, Şeyh Kasım Küfrevi, Küçük Emîr Efendi (Şimşir Baba)

Eyüb-Nişanca'da Abdülehad Nûri, Celâlzâde Mustafa Çelebi, Celâlzâde Sâlih Çelebi, Murâd-ı Münzâvî, Sertarîkzâde Mehmed Emin Efendi, Sivâsî Abdülmecîd Efendi

Eyüb-Sütlüce'de Hasırîzâde, Mustafa İzzî Efendi, Süleymân Sıdkı Efendi, Yûsuf Sinâneddîn-i Sîneçak

Fâtih-Karagümrük'de Pir Nûreddîn Cerrâhî, Evranos Dede, Edhem Baba

Fâtih-Fındıkzâde'de Molla Gürânî, Saçlı İbrâhim Efendi, Süleymân Halvetî

Fâtih-Çarşamba'da Muhammed Murâd Efendi, Nûrullah Efendi, Yanyalı Mustafa İsmet

Fâtih-Silivrikapı'da Seyyid Nizâm Efendi, Seyyid Seyfullah Kâsım Efendi, Vânî Ahmed Efendi

Fâtih-Zeyrek'de Zenbilli Ali Efendi, Müstekimzâde Süleyman Sa`deddîn, Seyyid Ahmed Şevki Nakşibendî

Fâtih-Edirnekapı'da Abdülazîz Bekkine, Abdullah Hasîb Yardımcı, Abdurrahmân Sâmi Niyâzî, Ahıskalı Ali Haydar Efendi, Ahmed İbni Kemâl

Fâtih-Kocamustafapaşa'da Hattat Hâfız Osman Efendi, Hasan Adlî Efendi, Muhammed Nûreddîn Efendi, Nûreddîn Efendi, Ramazan Mahfî Efendi, Sünbül Sinân Efendi, Şeyh Abdülhalim Efendi, Ya`kûb Germiyânî

Fâtih'te Ahmed Amiş Efendi, Cârullah Veliyyüddîn Efendi, Emîr Ahmed-i Buhârî, Harputlu İshâk Efendi, Mustafa Hâkî Efendi, Necîb Efendi, Oflu Muhammed Emin Efendi, Sâlih Efendi, Sandıklı Şeyhi Hasan Hamdi Efendi, Sarı Nasûh, Seyyid Velâyet, Sinânüddîn Yûsuf Amâsî, Şâh Muhammed Çelebi, Cebe Ali (Cibâli), Selâhaddîn Uşâkî (Tâhir Ağa), Bâlî Efendi (Sekrân) (Altuncu Zâviyesi), Cemâleddîn Aksarâyî (Aksaray), Cemâl Halîfe (Çapa), Cemâleddîn Mahmûd Hulvî (Şehremini), Sa`düddîn İsmâil Efendi (Şehremini), Cemâleddîn Uşşâkî (Eğrikapı), Feyzullah Efendi (Halıcılar), Mahmûd Çelebi (Edirnekapı), Nûreddînzâde Muslihuddîn (Edirnekapı), Nalıncı Mîmî Dede (Unkapanı)

Eminönü-Süleymâniye'de Mehmed Zâhid Kotku, Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî, Ziyâeddîn Gümüşhânevî, Ahmed Ziyâüddîn Efendi, Ömer Ziyâeddîn Dağıstânî, Hasan Hilmi Efendi, Mustafa Fevzi Efendi, Safranbolulu İsmâil Necâti

Eminönü-Vefâ'da Şeyh Ebü`l-Vefâ, Vefâ Konevî, Atâullah (Ahmed Atâî) Efendi, Ebû Saîd bin Sun`ullah, Hakîm Çelebi, Hızır Çelebi, Mahrûk Efendi

Eminönü'de Ünsî Hasan Efendi, Es`ad Efendi (Sahhaflar Şeyhizâde) (Ayasofya), Muhammed Kâmil Efendi (Küçük Ayasofya), Muhammed Ziyâd (Etyemez)

Beyoğlu'da Cihangirli Hasan Efendi (Cihangir), Muhammed Kumul Efendi (Fındıklı), Şeyh İsmâil Rûmî (Tophane), Hasan Hüsâmeddîn Uşâkî (Kasımpaşa), Hâşimî Emîr Osman (Kasımpaşa)

Beyoğlu-Galata'da Şeyh Gâlib Dede, Esrâr Dede, Gavsî Ahmed Dede, Hüseyin Dede, Îsâ Dede, Kavukçu Ali Dede, Şeyh Mehmed Rûhî Dede, Ankaravî İsmâil Rusûhî

Beşiktaş'ta Abdülhay Efendi (Öztoprak), Neccârzâde, Neccârzâde Muhammed Sıddık, Nûri Efendi

Zeytinburnu-Topkapı'da Merkez Efendi, Sarı Abdullah Efendi, Seyyid Muslihuddîn Efendi, Şeyh Ali Behçet Efendi

Deryâ Ali Baba (Zeytinburnu-Kazlıçeşme), Abdurrahmân Nesîb Efendi (Bakırköy), Hace Musa Topbaş (Sahrayı Cedid), İdrîs-i Muhtefî (Şişli-Okmeydanı), Zarîfî Hasan Efendi (Sarıyer-Rumelihisarı), Kâsım Çelebi (Baba-Nakkaş), Ahmed Şîrânî, Aynî Dede, Câmi Ahmed Dede, Kevserî, Muhammed Efendi, Mustafa Efendi, Vişnezâde

35. ŞAHABEDDİN AHMED SİVASİ / İZMİR

Selçuk'ta, Kuba Camii’nin hemen yanında bulunan Türk bilgini Şahabeddin Ahmed Sivasi’ye ait olan türbeyi ziyaret ettikten sonra Tire ilçesine gidip Aydınoğlu beyliğini kuran Mehmet Bey'in oğlu Süleyman Şah Türbesini ziyaret edebilirsiniz. Türbe, İbn-i Melek Türbesi'nin bahçesinde 1349 yılında yaptırılmış.

Bu şehre uğramışken Bergamalı Hacı İbrâhim Efendi (Bergama), Birgivî (Birgi), Esad Erbili Hazretleri (Menemen), Ahmed Eğribozî, Bekr Sıdkı Visâlî, Esad İleri Hoca, İzmirli Osman Nûri Efendi, Seyyid Mükerremeddin Emir Sultan da ziyaret edilebilir.

36. ŞEYH EBU'L HASAN EL HARAKANİ HAZRETLERİ / KARS

Seyyid Ebu'l-Hasan Harakani (ra) 963-1033 yılları arasında yaşamış büyük bir Türk mutasavvıfı. Ebu'l-Hasan Harakani'nin tasavvufta bağlılığı Sultanü'l Arifin Beyazid-i Bestami Hazretlerineymiş. Onun ruhaniyetinden üveysi olarak feyz almış, yüksek makamlara ulaşmış. Hasan Harakani hayatı boyunca Gazneli Mahmut, Selçuklu kumandanı Çağrı Bey, İbn-i Sina gibi büyük düşünürler tarafından ziyaret edilmiş. Haliyle şimdi de Ebu'l-Hasan Harakani Türbesinin bulunduğu külliye de büyük ilgi görüyor.


Sultan Alparslan'ın Kars'ı fethinden (1064) 31 yıl evvel ve Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinden yaklaşık bir asır önce Anadolu'ya müritleriyle gelen Ebu'l-Hasan Harakani Anadolu'nun manevi fütuhatının alperenlik ruhuyla ilk tohumlarını atmış ve ondan sonra gelen Hoca Ahmet Yesevi'nin müritleri bu tohumları yeşertmiş. Hasan Harakani’nin tekkesinin girişinde yazan şu sözü de paylaşmadan geçmemek lazım;
“Her kim bu eve gelirse ekmeğini verin adını/dinini sormayın; zira Ulu Allah’ın dergâhında ruh taşımaya layık olan herkes, elbette Ebu’l Hasan’ın sofrasında ekmek yemeye de layıktır.”

Hz. Pir Ebu'l-Hasan Harakani 1033 yılında Horasan'ın Rey şehrinin Harakan köyünden gelerek Kars muharebelerine müritleri ile katılmış. Kars hududu Yahniler dağında sağ bacağından ve sol pazusundan yara alarak kan kaybı ile şehit düşmüş.

37. ŞEYH ŞABAN-I VELİ / KASTAMONU

Rivayete göre, Nuh Tufanı'nda Hz. Cebrail (as), Kabe civarından 4 avuç toprak alır ve dünyanın 4 ayrı yerine atar. Toprak atılan bu yerlerden birisi de Şeyh Şaban-ı Veli'nin mekanı olarak kabul edilir. Zira dergahın taşı toprağı Mekke'ye, suyunun tadı ve kokusu da zemzeme benzetilir. Şaban-ı Veli Hazretleri vefat edinceye kadar bu şehirde 360 halife yetiştirir.

Bu şehre uğramışken Âşıklı Sultan, Ebdal Hasan (Taşköprü), Abdurrahmân Efendi (Zileli), Abdülfettâh Velî, Ahî Şorba, Ahmed Siyâhî, Bayraklı Sultan, Benli Sultan, Deveci Sultan, Hacı Dede, Hacı Ramazan, Hayreddîn Halil bin Kâsım, Îsâ Dede, Karabaş Sultan, Ömer Füâdî, Seyyid Ahmed Hicâbî, Seyyid Ahmed Sünnetî de ziyaret edilebilir.

38. MELİK GAZİ / KAYSERİ

Danişmendliler'in 2. hükümdarı olan Melik Gazi, Kayseri'nin fethini gerçekleştirdiği için "Kayseri Fatihi" diye de anılır. Hatta bu başarısından dolayı Halifelik makamınca kendisine "Melik" unvanı verilir. Kabri Kayseri'de kendi ismi ile anılan ve eşi tarafından yaptırılan Melikgazi Türbesi'nde yer alır. 

Bu şehre uğramışken Bostancı Baba (İncesu), Kılıçlı Ali Efendi (Develi-Şıhlı), Behâeddînzâde (Muhyiddîn Muhammed), Burhâneddîn Muhakkık Tirmizî, Göncüzâde Kâsım Efendi, Hacı Torun Efendi, Hâfız Osman Efendi, Harputlu Hacı Ömer Efendi, Helvacı Dede, İbrâhim Tennûrî, Necmeddîn İmâd, Sâdık Efendi, Tâcüddîn İbrâhim Halvetî, Veliyyüddîn Oğlu Hacı Bulam, Zeynelâbidîn Kayserânî, Ulemadan Su İçmez Efendi de ziyaret edilebilir.

39. KIRKLARELİ

Kırklareli'ye gelmişken Mehmed Eşref Efendi (Lüleburgaz) ve Şühûdî Efendi (Babaeski) ziyaret edilebilir.

40. AHİ EVRAN / KIRŞEHİR

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde önemli bir kültür potansiyeline sahip olduğu anlaşılan Kırşehir’de birçok ilim adamı ve şair yaşamış. Bunlar arasında, özellikle Ahilik teşkilatının kurucusu olan Ahi Evran başta geliyor. Esas adı Mahmud bin Ahmet Ebu'l Hakayık Nasırud-din olan Ahi Evran, 1171 yılında Horasan'ın Hoy kasabasında doğmuş. Türklüğün manevi piri Ahmed-i Yesevi, Fahreddin Razi gibi büyük alimlerin dergahında mana ve madde aleminin tüm bilgilerini tedris edip zamanın sayılı alimleri arasında yer almış. Şems-i Tebrizi'den tasavvuf eğitimi almış, İslami ilimlerden tefsir, kelam, fıkıh, pozitif ilimlerden felsefe, tıp gibi alanlarda da kendini yetiştirmiş. Ömrü boyunca mütevazi bir hayat yaşamış.


Yüce Türk milletinin Anadolu'yu yurt edinme seferine alp erenler olarak Horasan'dan gönderilen Hacı Bektaş-ı VeliMevlana gibi büyük önderlerden olan Ahi Evran 1206 yılında 35 yaşında iken Anadolu'ya gelmiş. O zamanki adı Gülşehri olan Kırşehir'e yerleşmiş. Ahi Evran-ı Veli, Kırşehir'de tüm ülkeyi kucaklayan büyük ahi teşkilatını kurup onun lideri ve piri olmuş. İlk mesleği debbağlık olan Ahi Evran 32 mesleğin ustası ve piriymiş.

Ahi Evran-ı Veli kurduğu ahilik sistemi ile sadece milletine değil tüm insanlık için sosyal-iktisadi-siyasi bir yaşam tarzı oluşturmuş. Osmanlının yönetim felsefesine ahilik egemen olmuş, padişahlar ahi terbiyesi almış, ahi unvanı taşımışlar. Pir Ahi Evran-ı Veli Hazretleri 1 Nisan 1264 tarihinde Kırşehir'de Moğollarla yapılan bir savaşta 93 yaşında ön saflarda kılıç sallarken şehit olmuş.

1482 yılında yaptırılan Ahi Evran Camii ve Türbesi aynı zamanda şehrin en ünlü yapılarının başında geliyor. Kırşehir'in il merkezinde bulunduğu için kolay bir ulaşıma sahip. Şehrin turistler tarafından en çok ziyaret gören noktalarından biri... Kırşehir'in bir diğer önemli ismi ise Türkçe’nin Anadolu’da edebî bir dil durumuna gelmesinde önemli rol oynayan ve bu konuda eserler veren Âşık Paşa...


13. yüzyılda yaşamış olan ve eserlerinde Türkçeyi kullanan Âşık Paşa, din ve tasavvuf bilgilerini, Şeyh Süleyman Türkmani’den öğrenmiş ve Kırşehir’de bir zaviye kurmuş. Âşık Paşa’nın 10613 beyitlik en tanınmış eseri olan ”Garipname”, Türkçe yazılmış olmasıyla önem taşıyor.


Âşık Paşa'nın ölümünden sonra yeğeni ve Eretna veziri Alaaddin Ali Şah Ruhi tarafından adına bir türbe inşa edilmiş. Âşık Paşa Türbesi, Ankara-Kayseri karayolu üzerindeki tepede, Âşık Paşa Mahallesindeki büyük ağaçlıklı mezarlığın içinde yer alıyor. Yapı tek katlı, iki bölümlü olarak inşa edilmiş. Giriş kapısı dikdörtgen planlı, Âşık Paşa’nın sandukasının bulunduğu bölüm ise kare planlı ve kubbeli. Türbenin taç kapısı, Anadolu Selçuklu süsleme sanatının yegane örneklerinden biri. Türbe şehir merkezinde bulunduğu için kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Âşık Paşa Türbesi ziyaret listenize dahil etmenizi önerdiğimiz yerler arasında...

41. KOCAELİ

Kocaeli'ye gelmişken Ahmed Hilmi Efendi (İzmit) ve Sultan Baba (Gölcük) ziyaret edilebilir.

42. MEVLANA / KONYA

Konya aslında en çok da Mevlana’nın memleketi olduğu için biliniyor. Mevlevi yolunun öncüsü Mevlana Hazretleri, Afganistan'ın Belh şehrinde doğar ama Anadolu'ya yerleşip burada yaşar. İnsanlığı Allah sevgisine ve yoluna davet eder. Bu şehir her ne kadar Mevlana Hazretleri ile bilinse de onun hocası Şems-i Tebrizi'yi de ziyaret edip vefa göstermeden içinden geçmek olmaz. Bu yüzden; gerçek mutluluğu ebedî aşkta arayan Hz. Mevlâna’nın, babası Âlimler Sultanı Bahâeddin Veled’in ve oğlu Sultan Veled’in türbelerinin bulunduğu Mevlâna Müzesini, Hz. Mevlâna’yı hakikatin sırlarıyla tanıştıran Şems-i Tebrizî, yakın dostu, büyük âlim Sadreddin-i Konevî, dergâhın aşçısı Ateşbâz Velî, büyük hayırsever Sahib Atâ Fahreddin Ali ile Selçuklu Sultanlarının türbelerini mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Mevlana Türbesi, 1274 yılında baldaken olarak inşa edilerek 19. yüzyıla kadar genişletilmiş. 1926 yılında müze olarak açılmış. Eskiden Mevlâna’nın dergâhı olan yapı şimdi Mevlana Müzesi olarak yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açık. Yeşil Türbe de denilen Mevlana’nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütunlar) üzerine yapılmış. Müzeye giriş ücretsiz...


Hz. Mevlâna’yı hakikatin sırlarıyla tanıştıran Şems-i Tebrizî türbesini ziyaret etmek için Şemsi Tebrizi Camii'ne gidiyoruz. Cami ve türbe, Şerafettin Camii’nin kuzeyinde eskiden mezarlık olan Şems Parkının içinde bulunuyor. 

Şu anki yapı 1510 yılında Abdürrezakoğlu Emir İshak Bey tarafından mescitle birlikte elden geçirilmiş ve genişletilmiş. Cami bölümüyle bitişik durumda, içten tavanlı dıştan sekizgen tambur üzerine piramidal külahla örtülü. Eyvan şeklinde olan türbe, mescide kalem işi süslenmiş ahşap Bursa kemeriyle açılıyor. Tavanı geometrik motiflerle bezenmiş.


Sonraki durağımız Hz. Mevlâna’nın yakın dostu, büyük âlim Sadreddin-i Konevî. Aslen Malatyalı olduğu ve sonrasında Konya’ya yerleştiği biliniyor. Muhyiddin İbnü’l-Arabi’den eğitim alan ve tanınmış bir bilgin olan Sadrettin Konevi, Mevlana’ya derin bir sevgi ile bağlanmış.


Sadrettin Konevi’nin türbesi, 1274 yılında yaptırılan ve Selçuklu dönemine ait tarihi bir caminin bahçesinde bulunuyor.

Konya'nın merkezinde son olarak Mevlana dergâhının aşçısı olan Ateşbâz Velînin türbesine gidiyoruz.


Hz. Mevlana’nın aşçısı İzzetoğlu Şemseddin Yusuf’a ait zaviye, Meram ilçesinde bulunuyor.


Son olarak Seyyid Harun Veli'nin kurduğu Seydişehir ilçesine de gidelim. Seydişehir'in Horasanlı Seyit Harun Veli tarafından 1310 yıllarında kurulduğu tahmin ediliyor. Beyşehir'in kurucusu Eşrefoğlu Mehmed Bey de Seyyid Harun'un kurduğu yeni şehre “Seyyid Şehri” Osmanlılar zamanında Medine-i Sani (ilahi emirle kurulan ikinci şehir) (sonradan Seydişehir) adını vermiş. Seydişehir 1871 yılında belediye ve 1915 yılında ise ilçe olmuş. Seydişehir'in manevi sahibi Seyyid Harun Veli Hz. Camii ve türbesini ziyaret etmeyi unutmayın.


Bu şehre uğramışken Seydişehir'de Hacı Abdullah Efendi, Bergamalı Hacı İbrâhim Efendi, Muhammed Kudsî Bozkırî (Çavuşköyü); Akşehir'de Baba Nîmetullah Nahcuvânî, Mahmûd Hayrânî ve Dede Molla (Çumra), Dediği Sultan (Ilgın), Hâdimî (Hadim), Ladikli Hacı Ahmed (Ladik), Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi, Abdullah-ı Bosnevî, Ahmed Eflâkî, Ali Gav Sultan, Bosnalı Abdullah Efendi, Bostan Çelebi, Ulu Ârif Çelebi, Çelebi Cemâleddîn, Çelebi Ferruh, Çelebi Hüsâmeddîn, Çelebi Hüsrev, Cemel Ali Dede, Evhadüddîn Kirmânî, Fahri Efendi, Kâsım Halîfe, Mehmed Behâeddîn Nakşibendî, Sarı Ya`kûb, Selâhaddîn Zerkûb, Şeyh Ulemâ, Pîr Esad Sultan, Pirebi Sultan, Sadır Sultan, Mahmûd ve İynel Sultanlar, Muhammed Konyevi K.S. de ziyaret edilebilir.

43. ERGUN ÇELEBİ / KÜTAHYA

Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Germiyanoğlu Yakup Çelebi zamanında Kütahya’ya gelmiş. Böylece, daha sonraki zamanlarda oldukça önem kazanan Germiyan Beyleri ile Mevlevilerin ilişkilerinin temeli de bu dönemde atılmış. Kütahya Mevlevîhânesi, erken dönem mevlevîhâneleri olan Konya ve Afyonkarahisar’dan sonra 3. merkez imiş. Şecerelere bâni ve ilk postnişin olarak geçmiş bulunan Celâleddin Ergun Çelebi’den (ö.1373) dolayı Erguniyye Dergâhı, Ergun Çelebi Zâviyesi adlarıyla da biliniyor.

Cephe ortasında semâhâneye girişi sağlayan çıkmalı cümle kapısının üstünde iki çini levha görülüyor. Alttaki büyük olanında kobalt mavi üzerine beyaz iri ta‘lik hatla “Yâ Hazreti Ergun” yazılı olup ketebesinde Halil Mâhir imzası bulunuyor. Bu levha 1887-1889 yenilemesinde konulmuş. Üstteki küçük levhada da lâcivert üzerine mavi ve kiremit renkli rûmî spirallerle süslenmiş beyaz ta‘likle “Yâ Hazret-i Mevlânâ” yazılı olup Cumhuriyet dönemine aitmiş.

14. yüzyılda erken dönem Anadolu Türk mimarisinin özgün örneklerinden olan Kütahya’nın bu ilk Mevlevihanesi iki kez onarım görmüş ve günümüze semahane ile derviş hücreleri kalmış. Bugün Dönenler Camii olarak kullanılan yapı, kareye yakın dörtgen planlı, sekizgen kasnaklı... 


Yapının bitişiğinde ‘‘Kütahya’nın Selçuklu Dönemi Fatihi’’ olarak bilinen İmadüttin Hezar Dinari tarafından yaptırılan mescid Mevlana’nın torunu Ergun Çelebi’nin buraya defnedilmesi ile Mevlevihanenin türbesi haline gelmiş.


Bu şehre uğramışken Ahmed Dede, Kalburcu Şeyhi, Muhyiddîn Muhammed, Sâkıb Dede, Seydi Resul Altıntaş da ziyaret edilebilir.

44. SOMUNCU BABA / MALATYA

Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Anadolu'da yetişen alim ve velilerin büyüklerinden olan Hamid-i Aksarayi, 'Somuncu Baba' lakabıyla tanınır. Hacı Bayram-ı Veli'ye hocalık yapan bu mübarek zat, ömrünün sonuna kadar İslam hizmeti ile uğraşır.

Türbenin de bulunduğu caminin ana mekanı kare olup tek bir kubbeyle kapatılmış. 17. yüzyılda yaptırılmış cami içinde Şeyh Hamid-i Veli ve oğlu Halil Taybi'nin sandukaları bulunuyor.


Bu şehre uğramışken Dârende'de Osman Hulusi Efendi, Abdurrahman Efendi, Fethullah Mûsulî, Tâcüddîn Velî ve Hacı Ahmed Efendi (Battal Gâzi), Boranlı Mustafa Baba (Boran), Abdullah Fahri Baba (Baran), Arabgirli Ömer Baba, Keşşâf Hoca da ziyaret edilebilir.

45. MANİSA

Manisa'ya gelmişken; Demirci'de Balzat Hacı Baba Velî, Sefer Efendi, Taşkesenli İbrahim Efendi ve Şeyh Sinân (Alaşehir), Ahmed Şemseddîn Marmaravî, Mecdüddîn Îsâ, Terzizâde Ahmed Efendi ziyaret edilebilir.

46. MALİK EJDER / KAHRAMANMARAŞ

Sahabe olduğu rivayet edilen Malik Ejder'in Hz. Halit bin Velid komutasındaki İslam ordusu ile Kahramanmaraş'a geldiği ve burada vefat ettiği biliniyor. Türbesi Osmaniye yolundaki Aksu Köprüsü'ne yakın yerdeki bir tepenin üzerinde bulunuyor.

Bu şehre uğramışken Çomak Dede, Derdimend Dede, Dârendeli Muhammed Hilmi Efendi, Kanadıkırıkzâde Ali Efendi, Kanadıkırıkzâde Mustafa Efendi de ziyaret edilebilir.

47. ABDULLAH BİN ENES EL CÜHEYNİ / MARDİN

1400 yıl önce Allah Resulü'nün (sas) davet mektubunu Mardin ve bölgesindeki Yakubiler (Süryaniler)'e iletilmek üzere at sırtında Mardin'e getiren Abdullah bin Enes El Cüheyni (Şeyh Çabuk), Efendimiz'in postacısıdır. Peygamber Efendimize ulaklık eden Abdullah bin Enes El Cüheyni’nin kabrinin yer aldığı Şeyh Çabuk Camii, 15.yüzyıl Akkoyunlular döneminde yaptırılmış.

Bu şehre uğramışken Mûsâ bin Mâhîn Mardînî, Şehmuz Sultan, Yûnus bin Yûsuf eş-Şeybânî, Seyyid Şeyh Hacı Ramazan, Şeyh Muhammed Emin Hazretleri, Şeyh Nureddin Hazretleri, Şeyh Şehid Abdurrahman, Şeyh İzzeddin Hazretleri, Şeyh Mahmut Avgeverdi, Şeyh Hacı Ramazan Fakirullah, Şeyh Hüsamettin, Şeyh Muhammed Masum Hazretleri, Şeyh Kasım, Şeyh Hamit, Pîr Hattab, Sin ve Seydoş da ziyaret edilebilir.

48. ŞAHİDİ İBRAHİM DEDE / MUĞLA

İbrahim Şâhidî, Mevlevi şair ve evliyadır. Adı İbrahim fakat şiirlerinde kullandığı "Şâhidî" mahlasıyla meşhurdur. Aşık Çelebi'ye göre Şahidi bu mahlası davada yaptığı şahitlik üzerine almış. 1470 yılında Muğla'da doğmuş. Buradaki mevlevîhânenin şeyhi Sâlih Hüdâyî Dede'nin oğludur.

49. ŞEYH MUHAMMEDİ MAĞRİBİ / MUŞ

Şeyh Muhammedi Mağribinin Arap kökenli olduğu ve 979’da Muş'taki Ulu Camii yaptırdığı rivayet edilmektedir. Ulu Camii, yöresel taşlar kullanılarak inşa edilmiş.

Yaygın bir rivayete göre Şeyhin mezarı 10-12 yaşlarındaki bir çocuk tarafından yaptırılmış.

Buraya kadar gelmişken yürüme mesafesindeki Müştak Baba da ziyaret edilebilir.

50. HACI BEKTAŞİ VELİ HAZRETLERİ / NEVŞEHİR

Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde yer alan ve 1964'ten beri Türk-İslam sanatı eserlerini barındıran bir müze. Türbe, hem Alevi hem Sünni Müslümanlar tarafından yoğun bir şekilde ziyaret ediliyor. 13. yüzyılda yaşamış büyük İslam filozofu ve Türk düşünürü olan Hacı Bektaş Veli'nin Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda, Anadolu'nun Türkleşmesinde etkisi olmuş ve İslam dininin yayılmasında büyük katkıları olmuş.

Hacı Bektâş-i Veli'nin Mevlâna ile tevazu üzerine anlatılan şöyle bir hikayesi var:

Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektâş-i Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.)

Durumu Hacı Bektâş-i Veli‘ye anlatır ve Hacı Bektâş-i Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlâna'ya anlatır, Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektâş-i Veli‘ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlâna'ya bunun sebebini sorar.

Mevlâna şöyle der: "Biz bir karga isek Hacı Bektâş-i Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir."

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektâş-i Veli dergahına gider ve Hacı Bektâş-i Veli'ye, Mevlâna’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektâş-i Veli'ye sorar.

Hacı Bektâş-i Veli de şöyle der: "Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlâna’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir."

Bu şehre uğramışken Demir Hoca, Hasan Dede, Hacı Abdullah Baba da ziyaret edilebilir.

51. NİĞDE

Niğde'ye gelmişken; Ahmed Kuddûsî (Bor), Mîsâlî Baba (Gül Baba), Abdullah Efendi, Hacı Mahmûd Efendi, Kemâl Ümmî ziyaret edilebilir.

52. ORDU

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

53. HASAN DEDE / RİZE

Zamânında güzel ahlâkı, örnek hareketleri ve kerâmetleriyle tanınan Hasan Dede'nin türbesi Rize Ardeşen'de Seslikaya köyündedir. Hasan Usta diye de bilinir.

54. SAKARYA

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

55. ESMA BİNTİ EBİ BEKİR / SAMSUN

Hz. Ebu Bekir'in kızı Hz. Esma, Asr-ı Saadet'te mücadele adına en önemli ve örnek isimlerin başında gelir. Hicret yolculuğunda her türlü tehlikeyi göze alıp Sevr Dağı'na çıkarak babası ve Peygamber Efendimiz'e (sas) yiyecek taşır. 100 yıllık ömrünü İslam'ın yayılmasına gayret ederek geçirir.

Bu şehre uğramışken Seyyid Ahmed-i Kebîr-i er-Rufâî (Ladik), Îsâ Baba, Kılıç Dede, Şeyh Kutbeddîn de ziyaret edilebilir.

56. ABDURRAHMAN BİN AVF / SİİRT

Cennetle müjdelenen 10 sahabeden biri olan Hz. Abdurrahman'ın türbesi, Siirt'in Pervari ilçesinin 8 km. uzağında Yukarı Balcılar Köyü'nde yer alır. Anne sevgisinin büyüklüğüyle tanınmış bir din büyüğü olan Veysel Karani Hazretleri de Siirt'e gelmişken Baykan ilçesinde ziyaret edilebilir.

Bu şehre uğramışken Tillo'da Fakîrullah, İbrâhim Hakkı Erzurûmî, Molla Osman Efendi, Şeyh İbrahim El Mücahid; Eruh'ta Şeyh Hüseyin Basretî, Şeyh Muhammed Aynî ve Muhammed Hazîn (Dereyamaç), Şeyh Abdurrahmân eş-Şâvirî (Şâvir), Şeyh-ün-Neccâr, Şeyh Mûsâ, Şeyh Sabri, Şeyh Süleymân, Şeyh Türkî, Şeyh Hamza El Kebir, Gavs-ül-Memdûh, Molla Halil Si`ridî, Mûsâ Hâlidî, Zemzem-il Hâssa da ziyaret edilebilir.

57. SİNOP

Sinop'a gelmişken Mahmûd Kefevî, Pîr Tevekkül, Seyyid Bilâl ziyaret edilebilir.

58. ABDÜLVEHAB GAZİ / SİVAS

Evliya Çelebi'nin rivayetine göre, Abdülvehap Gazi Sivaslı olup, Hz. Muhammed'in (sas) huzurunda Müslüman olur. Hz. Ali'yi (ra) de kendisine pir yapar. Abdülvehap Gazi 110 yıl yaşar. Sivas'ta vefat eder ve buraya gömülür.

Bu şehre uğramışken Şeyh Merzübân-ı Velî (Zara) ve Kara Şems de ziyaret edilebilir.

59. TEKİRDAĞ

Tekirdağ'a gelmişken Ahmed Sârbân (Hayrabolu), Behiştî (Çorlu), Pîr Ali Efendi (Malkara) ziyaret edilebilir.

60. TOKAT

Tokat'a gelmişken; Erbaa'da Ali Osman Efendi, Behrullah Efendi, Said Şemîd; Turhal'da Şeyh Şihâbüddîn Sühreverdî, Turhal Şeyhi Mustafa Efendi; Zile'de Edhem Çelebi, Muharrem Efendi ve Şeyh Mahmûd (Pazar), Abdülmecîd Şirvânî, Acebşir Efendi, Behzât-ı Velî, Mûsâ Fakîh, Mustafa Kuddûsî, Seyyid Ömer Efendi, Sümbül Baba, Tokatlı İshak Zencânî ziyaret edilebilir.

61. ESMA BİNTİ YEZİD / TRABZON

Medine'de kadınların sözcüsü olarak seçilmiş bir sahabe. Peygamber Efendimiz onu bazen erkek sahabelere de örnek göstermiş. Allah Resulü'nün "Şimdi Esma gelecek öyle bir soru soracak ki; siz 40 yıl erkek halinizle düşünseniz o soru aklınıza gelmez." sözleri Hz. Esma'nın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.

Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinin hocalarından olan, 1883’te doğan Çalekli merhûm Hacı Dursun Fevzi Güven Hoca Efendi (Çolak) Trabzon'a gelmişken Of ilçesine bağlı Sıraağaç köyünde ziyaret edilebilir.

62. TUNCELİ

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

63. HZ. EYYUB / ŞANLIURFA

Hz. Eyüp'ten Kur'an-ı Kerim'in 4 yerinde (Sad (41-44), Nisa (162-163), Enbiya (83-84), En'am (84-86) surelerinde) bahsedilir. Uğradığı hastalık ve musibetler karşısında bir sabır örneği olarak takdim edilir. Yaşadığı topluma peygamber olarak gönderilir. Bu sırada Rabb'inin bir imtihanına maruz kalır, sabırla çilehanesinde yıllarca yaşar. Yaşadığı musibetler ve ileri safhaya gelen hastalık sonrasında Hz. Eyyûb (aleyhisselam); “Ya Rabbi! Bana zarar dokundu. (Bu hastalık) Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime zarar veriyor. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (Enbiyâ Suresi 83. ve Sâd Suresi 41. ayet) diye niyaz edince Cenab-ı Hakk, Cebrail (aleyhisselam) ile gönderdiği vahiyle “Ayağını yere vur.” diye emreder. Hz.Eyyûb (aleyhisselam) gelen bu ilahi emirle hemen ayağını yere vurur ve yerden latif bir su fışkırmaya başlar. Kuran-ı Kerim’de “İşte sana yıkanılacak ve içilecek bir su…” (Sâd Suresi 42. ayeti) diye nitelenen şifalı su ve sabır makamı denilen mağara Şanlıurfa’nın Eyyubiye mahallesinde bulunuyor.


Bizans döneminde MS 460 yılında Piskopos Nona bu kuyu suyunun cüzzam, fil ve gut hastalıklarına iyi geldiğini fark edince buraya bir hastane ve hamam yaptırmış. Yine Bizans döneminde buraya inşa edilen şifacı azizler Cosmas ve Damian Manastırlarında kuyunun şifalı sularıyla hastalar tedavi edilirmiş. 1145 yılında Urfa’yı Haçlılardan alan İslam komutanı İmadeddin Zengi, Hz. Eyyûb (aleyhisselam) kuyusunun şifalı suyu ile yıkanarak romatizma hastalığından kurtulmuş. Şimdi ise şifalı su sabır makamının karşısındaki musluklardan içilebiliyor. Burası yerli halk tarafından yoğun bir şekilde ziyaret ediliyor, özellikle haftasonu ve öğleden sonraları çok kalabalık...

Sabır makamının karşısındaki Eyüp Peygamber Camisini de ziyaret ettikten sonra 1 saatlik yolculuk ile Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesindeki sabır beldesi Eyüpnebi'ye gidebilirsiniz. Bu sabır kahramanı peygamberin kabri orada bulunuyor. Hz. Eyyüb, burada yaşamış ve burada metfundur. Kitabesi olmayan Eyyüb Nebi Türbesinin, 19. yüzyılda yeniden inşa edildiği tahmin ediliyor. Ancak bir rivayete göre 4. Murat, 1639 yılında Bağdat seferinden dönerken burada konaklamış. Üç gün üst üste rüyasında Hz. Eyyüb'ün mezarının burada olduğunu görmüş, yaptığı istişare ve araştırma neticesinde mezarın yerini tespit ettikten sonra mezarın üzerine kubbeli türbe yapısını inşa ettirmiş ve yanına bir mescid yaptırmış. İnşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmış.

Tek kubbeli ve sekizgen planlı türbenin içinde Hz. Eyyüb peygamberin temsili sandukası yer alıyor. Asıl kabri, bu türbenin altındaki hücrede yer alıyor. 19. yüzyıl sonlarında türbenin kuzeyine bitişik dikdörtgen planlı revaklı yapı eklenmiş. Önde beş, yanlarda iki gözlü olan revaklı yapı, üç kubbeli olup altı payeye oturtulmuş. 1918 tarihli Diyarbakır Vilayet Salnamesinde, türbenin kubbesinin çinko ile kaplandığı ve türbedarına maaş bağlandığı kaydedilmiş.


Hz. Eyyüb'ün türbesinden sonra Hz. Elyesa'nın türbesini ziyaret etmek isterseniz yeşil alan içerisinde yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kur'anı-ı Kerim'de adı geçen Hz. Elyesa, Hz. İlyas ile beraber İsrailoğullarına elçi olarak gönderilmiş peygamberlerden biri. Rivayetlere göre, Hz. Eyyüb peygamberin kabristanını ziyaret etmek isteyen Hz. Elyesa peygamber, ona ulaşamadan bu mevkide vefat etmiş. Öncesinde üstü açık olan kabrinin, 19. yüzyılda inşa edilen türbe yapısının içerisine dahil edildiği tahmin ediliyor. Türbe yapımında inşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmış. Tek kubbeli ve kare planlı olan türbe yapısının sağ ve soluna sonradan birer namazgah oda dahil edilmiş. Hz. İlyas peygamberin halefi olan Hz. Elyesa, vefatına yakın zamanda görevini Hz. Zülkifl peygambere ifa etmiş. Başka bir rivayete göre Hz. Elyesa peygamber, Diyarbakır'da metfun olup, buradaki kabrin ise Hz. İlyas peygambere ait olduğu belirtiliyor.


Hz. Eyyüb peygamberin hanımı olan Hz. Rahme Hatun Türbesine de gidebilirsiniz. Kitabesi olmayan türbenin, 19. yüzyılda yeniden yapıldığı tahmin ediliyor. Ancak kesin olmayan bir rivayete göre, bu türbenin de ilk olarak, 4. Murat tarafından Hz. Eyyüb Türbesi ve mescidi ile beraber 1639 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Hz. Eyyüb Türbesi ve Mescidinin kuzey kesiminde yer alan bu türbenin inşasında düzgün kesme taş kullanılmış. Tek kubbeli ve kare planlı türbe yapısının içinde Hz. Rahme hatunun temsili sandukası, altında da asıl mezar hücresi yer alıyor.


Hz. Rahme Hatun, Hz. Eyyüb peygamberin hanımı olup, Hz. İbrahim'in soyundan Hz. Yusuf'un oğlunun kızıdır. Herkesin Hz. Eyyüb'ü yalnız bırakıp terk ettiği hastalığı esnasında, Hz. Eyyüb'ün hep yanında kalmış, hastalığı süresi boyunca ona bakmış, cefakar ve sadakatli bir eş olmuş. Bu nedenle, asıl ismi farklı olan Hz. Eyyüb'ün hanımı, bu hadiseden sonra 'rahmet-merhamet' anlamına gelen 'Rahme' ismiyle anılmış.

Viranşehir ilçesinden sonra Harran'a geçerseniz Hayât bin Kays el-Harrânî türbesini ziyaret edebilirsiniz. Şeyh Yahya Hayat’ın türbesi ve bunun güneyine bitişik olan camisi, Harran şehir surlarının dışındaki mezarlık alanında...


Şeyh Yahya Hayat el-Harrânî, Harran’da doğmuş ve 1185 tarihinde 80 yaşındayken burada vefat etmiş büyük bir İslâm alimi ve mutasavvıf. Keramet sahibi Hayat el-Harrani, ölümünden sonra da tasarrufu devam eden 4 büyük evliyadan biri olarak kabul ediliyor ki bunlardan biri de Abdülkâdir-i Geylanî... Kendisiyle çağdaş olan sultanlar mutlaka onu ziyaret etmiş, onunla görüşmekten şeref duymuş ve hayır duasını almışlar. Halep hükümdarı ve Urfa fatihi Nureddin Mahmud Zengi ve Selahattin Eyyubi de onu ziyaret etmiş. Sultan Nurettin Zengi'yi Haçlılarla savaşa teşvik eden duacısı olan Hayat El Harrani Hazretlerini ziyaret etmek etkileyici... 

17. yüzyılın ortalarında Harran'ı ziyaret eden Evliya Çelebi, Şeyh Hayat'ın türbesinden şu şekilde bahseder: "Şeyh Yahya'nın ziyaret yeri Harran'ın dibindedir. Kutupluğa ayak basmış ulu sultandır. Harran Kalesinin yanında, çöl tarafında büyük bir kubbe içinde metfundur. Çöl Arapları bu sultana son derece bağlıdırlar... Bu sultana Yahya Hayati demelerinin aslı, bir seccade üzerinde tahiyatta ve hayatta oturur gibi oturduğundandır."


Şanlıurfa merkezinde Balıklıgöl'ün yanında, Urfa'nın büyük alimlerinden Hacı Abdurrahman Buluntu türbesi var. Buluntu Hoca Efendi (1865-1968), yıllarca Halil-ür Rahman Medresesinde ders vermiş, birçok öğrenci yetiştirmiş, yetiştirdiği öğrencilerinden birçoğu vaiz ve müftü olmuş. Vefat ettiği zaman, şehirde adeta hayat durmuş, il içinden ve il dışından cenazeye katılan sevenlerinin omzunda, yıllarca hizmet yaptığı Halil-ür Rahman Camii ve Medresesinin haziresinde bulunan hocası Hacı Mustafa Efendinin mezarının yanına defnedilmiş.



Buraya uğramışken Bediüzzaman Said Nursi'nin 23 Mart 1960'da vefat edince defnedildiği ilk yer olduğuna inanılan makamını ziyaret edebilirsiniz. 1960 darbesi sonrası dönemin hükumetinin emriyle mezarı gece açılarak naaşı bilinmeyen bir yere götürülmüş...

Vaktiniz varsa Sumâdî (Havran), Circis Peygamber, Nebih Efendi, Şeyh Mesut Horasâni, Şeyh Müslim Hafız, Şeyh Abdurrahman Efendi, Hacı Rafi Hafız Efendi, Şazeli Ali Dede, Hartavizade Hafız Muhammed Selim, Cabir El-Ensar da ziyaret edilebilir.

64. ALAEDDİN UŞAKİ / UŞAK

Alâeddîn Uşâkî Türbesi, Uşak ilinin Kabaklar köyünde olup, halen ziyaret edilmektedir. Türbe kitabesinde 1595 tarihi yazılıdır. Türbe, köy camii içinde bir odadır. Alaaddin Uşşaki Hz. Halveti tarikatının ileri gelen büyüklerindendir. Kayserili İbrahim-i Taceddîn'in halifesidir.

65. VAN

Van'a gelmişken; Doğanyayla (Arvas)'da Fehîm-i Arvâsî, Muhammed Kutub Efendi, Muhammed Masûm, Resûl Zeki Efendi; Muhammed Sıddık Arvâsî (Gürpınar), Abdurrahmân Arvâsî (Hoşap), Muhammed Reşîd (Gevaş), Abdurrahmân Baba, Abdülmecîd Efendi, Halîfe Mustafa Efendi, Seyyid Abdülhakîm, Sofu Baba, Şeyh Mehmed Emîn ziyaret edilebilir.

66. EMİRCİ SULTAN ŞEYH OSMAN / YOZGAT

Ahmet Yesevi'nin halifelerinden olan Emîr-i Çin (Emirci) Sultan Şeyh Osman Efendi, Çin'e kadar gider. Bir rivayete göre Ahmet Yesevi'nin 1194 yılında vefatıyla Türkistan'da duramaz ve Rumeli'ye doğru yola çıkar. Bir görüşe göre de Ahmet Yesevi'nin isteği ve iradesi doğrultusunda Anadolu'ya gelip Yozgat'a yerleşir. Türbesi bugün Osmanpaşa Kasabasındadır.

Yozgat'a gelmişken, Şâbâniyye tarikatının Yozgat ve civarında yayılmasını sağlayan, 1896'da vefat ettiğinde bugün kendi adıyla anılan caminin avlusuna defnedilen Zâhid Yozgadî Şeyh Hacı Ahmed Efendi de ziyaret edilebilir.

67. ZONGULDAK

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

68. SOMUNCU BABA / AKSARAY

Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Anadolu'da yetişen alim ve velilerin büyüklerinden olan Hamid-i Aksarayi, 'Somuncu Baba' lakabıyla tanınır. Hacı Bayram-ı Veli'ye hocalık yapan bu mübarek zat, ömrünün sonuna kadar İslam hizmeti ile uğraşır.

Bu şehre uğramışken Pîr Ali Sultan Aksarâyî, Yûsuf Hakîkî Baba, Taptuk Emre Hazretleri, Cemaleddin Aksarayî Hazretleri de ziyaret edilebilir.

69. BAYBURT

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

70. KARABAŞ VELİ / KARAMAN

Karabaş Veli Hazretleri vefatından sonra 500 civarında halife bırakan, İstanbul'un fethi sonrası halkın yerleşim ve terbiyesine büyük katkıda bulunan kıymetli şahsiyetlerden biridir. 'Padişah ağlatan evliya' diye de bilinir.

Bu şehre uğramışken Alâeddîn Halvetî (Lârende), Şeyh Alâeddîn Rûşenî, Yûnus Emre de ziyaret edilebilir.

71. KIRIKKALE

Kırıkkale'ye gelmişken; Hasan Dede Hazretleri, Zindan Baba, Binbir Oklu Ahmet Baba ziyaret edilebilir.

72. İMAM ABDULLAH / BATMAN

Baraj sularının altında kalan Hasankeyf'te tarihi eserlerin taşınması için projeler hazırlanmıştı. 2017'de 550 yıllık Zeynel Bey Türbesi ve 2018'de İmam Abdullah Türbesi, Yeni Kültürel Park Alanı'na kadar 2-3 kilometre taşınmıştı.

Hz. Peygamberin amcası Cafer-i Tayyar'ın oğullarından İmam Abdullah'ın türbesi, bir zaviye olarak her devirde saygı görmüş. İmam Abdullah MS 638 yılında Hasankeyf Kalesi’ni 600 yıllık Bizans hâkimiyetinden kurtarmak üzere düzenlenen son akınlarda, Halid Bin Velid’in ünlü komutanı İyaz Bin Ganem’in sağ kolu olarak görev yapmış ve bu tarihteki Hasankeyf kuşatması sırasında şehit düşmüş. Türbe dikdörtgen bir avlunun içinde, kare planlı olup üstü de kubbe ile örtülü. Yapı, kırma moloz kireç taşı ve birleştirici olarak kireç harç ile yapılmış. Fotoğrafta taşınmadan önceki eski yerinde görebilirsiniz.

73. HZ. NUH / ŞIRNAK

Cizre'deki dini mekânlardan en önemlisi Hz Nuh (a.s.) türbesi. Nuh peygamberin kabrinin burada olduğu rivayet olunmaktadır. Nuh peygamber camisinin avlusundadır.

Bu şehre uğramışken Cizre'de Ahmed Cüzeyrî, Meymûn bin Mihrân, Muhammed Kadri Hazin, Muhammed Saîd, Şeyh Abdülhakim Eddirşevi, Şeyh Muhyiddin El Cezeri, Şeyh Muhammed Nuri Eddirşevi, Şeyh Muhammed Said Seyda El Cezeri, Şeyh Muhammed Nurullah Seyda El Cezeri, Şeyh Seydâ; İnceler (Basret)'de Sâlih Sıbkî, Şeyh Hâlid Cezerî, Şeyh Hâlid Zibârî, Şeyh Muhammed Bıserî de ziyaret edilebilir.

74. EBU'D-DERDA / BARTIN

Batı Karadeniz'in gözbebeği olan Bartın ilimizde bir sahabe türbesinin bulunduğu rivayet ediliyor. Türbe Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)'in sancaktarı Ebu'd-Derda Hazretleri adına manevî makam olarak hazırlanmış. Ebu'd-Derda Hazretlerinin Şam'da vefat ettiği ve kabrinin de Şam'da bulunduğu bilgileri kaynaklarda belirtiliyor. Ancak yine tarihî kaynaklarda geçtiğine göre İstanbul'un kuşatılması sırasında bu bölgeden geçerken Bartın'da bir süre kalan Ebu'd-Derda Hazretlerinin hatırasına manevi bir makam olarak konakladığı kabul edilen yere sonradan bir türbe yapılmış.

75. ARDAHAN

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

76. IĞDIR

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

77. YALOVA

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

78. KARABÜK

Karabük'e gelmişken; Ergülle Baba, Yıldız Baba, Şeyh Ali Baba, Şeyh Hasan Baba, Şeyh Mehmet Emin Efendi ziyaret edilebilir.

79. HZ. HASENE / KİLİS

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in ashabından her bir sahabînin hayatı, hem İslâm’ın doğuş ve yayılış tarihine hem de Kur’ân ve sünnetin öğrenilmesi ve nakledilmesine ışık tutması bakımından önemini ve değerini koruyan bir konuma sahiptir. Yine sahabîlerin yaşadığı ve bir şekilde içinde bulunduğu İslâm coğrafyasına ait belde ve bölgelerde, insanlar sahabîleri unutmamış, adlarını ve hatıralarını yaşatmak suretiyle İslâm tarihindeki yerlerini ve rollerini asla göz ardı etmemiştir. İşte İslâm’ın ilk doğuş yıllarından itibaren Hz. Peygamber (s.a.s.)’in yanında yer alan ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in irtihalinden sonra da İslâm’ın fetih hareketleriyle yayılmasına öncülük etmiş olan sahabîlerden biri, Kilis ilinde asırlardır adı yaşatılan ve bilinen Şurahbil b. Hasene’dir.

Mekke'de Efendimiz (sas) tarafından görevlendirilen ilk vahiy katibidir. Habeşistan'a hicret edenler arasında adı geçen Hz. Hasene, Nebiler Serveri ile yan yana savaşmış isimler arasında yer alır. Hz. Ebubekir döneminde Şam'ın fethine gönderilir. Ürdün'ü savaşla, Taberiyya'yı ise barışla fetheder. Türbesi, Karataş mevkiinde, Çiğdem Sokaktaki Şurahbil Camii içinde bulunur.

Kilis'e gelmişken, 1819 yılında Kilis'te doğan, memleketinde yaptırdığı Baytazzâde Tekkesinde yıllarca insanlara Allahü Teâlâ'nın emir ve yasaklarını bildiren, vefat ettiğinde bugün kendi adıyla anılan Baytazzâde Tekkesine defnedilen Baytazzâde Hacı Abdullah da ziyaret edilebilir.

80. OSMANİYE

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

81. DÜZCE

Siz de ilinizde bulunan veya bildiğiniz Allah dostlarını, yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

82. HALA SULTAN / KIBRIS

Efendimiz'in süt teyzesidir. Hz. Osman döneminde İslam Orduları ilk deniz seferini gemilerle Kıbrıs'a yapar. Bu savaşa, bazı Sahabiler ve hanımları da iştirak eder. Bu seferde şehit olan Ümmü Hiram'ın kabri Osmanlılar Kıbrıs'ı fethettikten sonra bulunur ve imar ettirilerek 'Hala Sultan' adı verilir.


TÜRBE ZİYARETİ ADABI NASIL OLMALI?

Efendimiz'in sünnetini yerine getirmek için yaptığımız türbe ziyaretlerinde kimi zaman nasıl davranmamız gerektiğini bilemediğimiz için İslam adabına aykırı tutumlar sergiliyoruz. Bu sebeple türbe ziyaretinde dikkat edilmesi gereken bazı hususları paylaşmak istedik. 

Türbe ziyareti yapmadan önce evden abdestli çıkmaya ve kalpte kötü düşüncelere yer vermemeye özen gösterilir.

Türbeye "Ya Rabbi! Senin rızan için, Seni seven, Senin de sevdiğin kulunu ziyaret etmeye niyet ettim" diyerek, Euzu Besmele çekilir ve sağ ayakla içeri girilir.

Daha sonra sandukanın sol ayakucunda edep ve saygı içinde 1 Fatiha 11 İhlâs, 1 Fatiha 3 İhlas veya Yasin Suresi okunur.

Okunan sûrelerden hâsıl olan sevap önce Efendimiz'in ruhuna, sona diğer peygamberlerin, Sahabe-i Kiramın, ardından da ziyaret edilen Allah dostunun ve vefat etmiş bütün Müslümanların ruhlarına hediye edilir.

Daha sonra yine adaba uygun şekilde Cenâb-ı Allah'a dua edilir.

O'ndan (c.c) kabri ziyaret edilen mübarek zatın hürmetine duamızı kabul etmesi istenir.

Bayanlar ziyaret esnasında tesettüre riayet eder. Türbe etrâfında tavâf etme, taşı, toprağı öpme, bez bağlama, mum yakma ve ölüden bir şey isteme uygun değildir. 

Öyleyse türbeleri ibret niyetiyle ziyaret etmek, orada yatanlara dua ederek sevabını onlara bağışlamak, bid'atlara ve hurafelere yer vermeden, sünnet ölçülerine uymak gerekiyor. Türbelerde akla, mantığa ve dinimizin prensiplerine uygun düşmeyen ve Cenab-ı Hakk'ın hoşuna gitmeyecek tutum ve davranışlardan kaçınılması da şart.


Kaynak: Taha Süren, Genç Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder