17 Mayıs 2015

Güzel Atlar Ülkesi: Kapadokya



Kapadokya gezisi için; kış aylarında soğuk ve yağışlı havaya, yaz aylarında ise kavurucu sıcaklara hazırlıklı olmanız gerekiyor. Yolculuk için bizim gibi ilkbahar mevsimini veya sonbaharın başını tercih etmenizi öneriyoruz.

Ankara'dan gittiğimiz için yol üstündeki Kırşehir, Hacıbektaş ve Gülşehir'e uğradıktan sonra gezimize Nevşehir Uçhisar’dan başladık.

Kırşehir Aşık Paşa Türbesinde, 13. yüzyılda yaşamış olan mutasavvıf şairlerden Aşık Paşa'nın mezarı bulunuyor. Aşık Paşa'nın ölümünden sonra yeğeni ve Eretna veziri Alaaddin Ali Şah Ruhi tarafından inşa edilmiş. Türbe şehir merkezinde ve Kayseri-Kırşehir yolu üzerinde bulunduğu için kolaylıkla ulaşabilirsiniz.


Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde yer alan ve 1964'ten beri Türk-İslam sanatı eserlerini barındıran bir müze. Türbe, hem Alevi hem Sünni Müslümanlar tarafından yoğun bir şekilde ziyaret ediliyor. 13. yüzyılda yaşamış büyük İslam filozofu ve Türk düşünürü olan Hacı Bektaş Veli'nin Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda, Anadolu'nun Türkleşmesinde etkisi olmuş ve İslam dininin yayılmasında büyük katkıları olmuş.



Açık Saray Harabeleri Nevşehir-Gülşehir yolu üzerinde, Gülşehir'e 3 km uzaklıkta. Mantar şeklindeki peri bacası olan Mantarkaya'yı görmek için içeriye doğru biraz yürüyüş yapmanız gerekiyor.


Cephede kullanılmış anahtar deliği şeklinde nişler Açıksaray'da göreceğiniz diğer cephelerde de hakim.



Kapadokya, gerek benzersiz yer şekilleri, gerekse genel atmosferi ile ziyaret edenlere başka bir dünyaya geldiğini düşündürten bir yer. Uçhisar Kalesi ise Kapadokya’nın en yüksek noktalarından birinde yer alıyor ve kayalara oyulmuş odalarıyla bölgenin manzarasına ayrı bir güzellik katıyor. Kale bin yıldan fazla süre boyunca kullanılmış. Hatta 1950’li yıllara kadar insanlar kale içine oyulmuş odalarda yaşarmış. Bölgeye çok hakim bir noktada bulunduğu için stratejik açıdan önemi büyük. Kalenin tünellerle bölgenin değişik noktalarına bağlandığı da söyleniyor ama bu tünellerle ilgili henüz herhangi bir ize rastlanmamış.

16 Mayıs 2015 tarihindeki öğrenci giriş ücreti 3,25 TL. Aracınızı kale meydanına 2,5 TL karşılığında park edebilirsiniz.

Uçhisar Kalesi’nden bu muhteşem manzarayı seyretmelisiniz!

Uçhisar Kalesine çok yakın olan Güvercinlik Vadisi, 4100 metre uzunluğunda ve Kapadokya’nın en uzun vadilerinden biri. Vadiye adını veren güvercinlikler ise, vadinin doğu tarafında bulunuyor. Vadinin tabanındaki güvercinlikler, yüzyıllardır güvercinlere ev sahipliği yapmış. Üzüm bağlarında ve bahçelerinde toprağın verimini arttırmak için güvercin gübresi kullanılmasının yanı sıra, güvercin yumurtalarının da freskler için harç malzemesi olarak kullanılması vadiyi önemli yapan etmenlerin başında geliyor. Yöreye özgü testi kebabının tadına Balkon Restoranda 2 kişi 88 TL'ye bakabilirsiniz.


Akşama Göreme'ye geçip Terrace House Hotel'de bir geceliğine 83 TL ödeyip kaldık. Sabah, 1985 tarihinden bu yana doğal ve kültürel varlık olarak Dünya Miras Listesi'nde yer alan Göreme Açık Hava Müzesini gezdik. Kapadokya'da bu ve benzeri yerleri gezmek için Müzekart almanızı tavsiye ederiz. Zaten müzelerin toplam ücreti Müzekart'ın ücretini geçiyor.

Müze, 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatının yaşandığı, görmeye fazlasıyla değer kaya yerleşimlerinden biri. Kiliseler, şapeller ve yemekhaneler derken hemen her kayanın içinde karşınıza çıkan tarihi yapılar sizi kimi zaman girintili çıkıntılı, çoğu zamansa büyüleyici boyutlara taşıyor. Tam da eski zaman temalı filmlerdeki gibi...



Paşabağ Vadisi, Göreme-Avanos yolu üzerinde bulunan Zelve’ye çok yakın. Vadi şapkalı peri bacalarının küçüklü büyüklü ilginç örneklerini sıklıkla görebileceğiniz güzel bir yer. Tünellerle tırmanılan kaya kiliseler var. Paşabağ Vadisi'nde yürüyüş yaparak gezebilirsiniz. 

Avanos'a 5 km, Paşabağları'na 1 km uzaklıktaki Zelve, Kapadokya bölgesinin en eski ve en uzun süre kullanılmış yerleşim yeri. Göreme Açık Hava Müzesine göre daha doğal halde bırakılmış. Bazı bölgelerde çökmeler meydana geldiğinden birçok bölüm geziye kapatılmış. Zelve Açık Hava Müzesinde uzun bir yürüyüş yapmayı göze almanız gerekiyor. Tüneller, kiliseler, tırmanılacak yerler, inişli çıkışlı merdivenler var. Adım adım gezmeli, fotoğraflarla taçlandırılmalı bu geziyi. Çok yorulacaksınız ama pişman olmayacaksınız. Biz alacağımız hediyeleri buradaki Kapadokya Hediyelik'ten aldık.

Zelve içinde yürürken dönüş yoluna girmeye yakın taştan yapılmış bir cami dikkatimizi çekiyor. O kadar kilise gördükten sonra bir cami ile karşılaşınca seviniyoruz :) Hem minaresinin ilginç yapısı hem de daha yeni dönemlere ait olan mimarisi nedeniyle görülmeye değer. Birinci vadide bulunan bu küçük cami, yakın geçmişe kadar bu şehrin kullanılıyor olduğunun bir göstergesi. 1952 yılına kadar Zelve halkının dağ içindeki bu oyuklarda yaşadıklarını hayal edin! 


Avanos'u muhakkak çeşitli şekillerde duymuşsunuzdur. Avanos'un tam ortasından Kızılırmak geçiyor. Hititler zamanından süregelmiş çanak-çömlek yapımı, Kızılırmak’ın getirdiği kırmızı topraktan elde edilen seramik hamuruyla kavimden kavime geçerek günümüze kadar ulaşmış. Kızılırmak kıyı kasabası Avanos, bahçeleri ve kafeleriyle de ilginizi çekebilir. Avanos'ta çanak çömlek atölyelerini şöyle bir dolaşmak, el sanatları merkezlerinde biraz alışveriş yapmak ve Kızılırmak kenarında yorgunsanız biraz soluklanmak, değilseniz yürüyüş yapmak iyi gelecektir.

Medeniyetler beşiği Anadolu'nun ortasında ıssız bir vadide asırlardır ayakta duran Saruhan Kervansarayı, İpek Yolunda doğu-batı bağlantısını sağlayan Aksaray-Kayseri güzergahının Nevşehir sınırları içinde kalıyor. Avanos ilçesinin 5 km güneydoğusunda, Ürgüp'ün ise 6 km kuzeyinde, Damsa vadisinde yer alıyor. Sultan 2. İzzettin Keykavus tarafından 1249 yılında yapılmış bir Selçuklu eseri. Saruhan'da yapı malzemesi olarak Kapadokya bölgesinde yaygın bulunan tüf taşlar kullanılmış. Çok güzel restore edilmiş. 16 Mayıs 2015 tarihindeki giriş ücreti 3 TL.



Giriş eyvanı üzerinde bulunan Mescidinde namaz kılabilirsiniz.




Kapadokya 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmış. İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuş. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiş. Kapadokya denildiği vakit Ürgüp vazgeçilmezlerden biri. Ürgüp Temenni Tepesi ise bir sürü fotoğraf yakalayabileceğiniz bir yer...


Temenni Tepesine, 1288 yılında Kılıçarslan için anıt mezar yaptırılmış. Ürgüp‘ün merkezinde yer alan Kadıkalesi’nin en yüksek noktasında yer alan anıt mezar, Anadolu’da bir dönem en zengin kütüphane olması ile önemli. Anıt mezara, 700 m uzunluğundaki tünel kullanılarak ulaşılıyormuş. Şu an bu tünelin tamamı ziyaretçilere açık olmadığı için biz oradan çıkmadık.


Temenni Tepeye çıkışta karşımıza gelen Merkez Karamanoğlu Camii, Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından kesme taştan yaptırılmış. Caminin eyvanı iki fil payeli, sivri kemerli ve sivri kemerli şahınlar beşik tonozlu. Avluda 12 sütunlu şadırvan, Osmanlı dönemi şeyhülislamlarından Hayri Efendi'nin mermer kaplı mezarı ve ayrıca beş adet mezar bulunuyor... Ürgüp yöresine özgü testi kebabının tadına Kolcuoğlu Restoranda baktıktan sonra Derinkuyu Yeraltı Şehrine doğru yola çıkıyoruz.


Eski çağlarda insanların ilkel bir hayat sürdüklerini düşünüyorsanız; havalandırma sistemleri, giriş ve çıkışları, hatta çöp toplama mekanizmalarıyla yeraltı yerleşim alanlarının sizi şaşırtacağından emin olabilirsiniz. Kapadokya’nın en büyük yeraltı şehri olan 18-20 katlı Derinkuyu Yeraltı Şehrinin yalnızca 8 katı temizlenerek ziyaretçilere açılmış. 1963 yılında bir rastlantı sonucu bulunmuş ve 1967 yılında turizme açılmış.


Derinkuyu Yeraltı Şehrinde yakın zamana kadar faal olan dünyanın en eski akıl hastanesi bulunuyor. Burada tedavi olan akıl hastaları iyileşiyor muydu bilemiyorum ama Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirlerinde ruh sağlığımın biraz bozulduğunu söyleyebilirim :) Çok ürkütücü bir yer olduğu için küçük çocuklarla gelmeyi tavsiye etmiyoruz.





Derinkuyu Yeraltı Şehrinin hemen karşısında, haritada Derinkuyu Old Greek Church olarak görünen bir kilise var. Kapadokya'nın en iyi korunan kilisesi olan Aıos Theodoros Trion Kilisesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından özel izinle ziyaretçilere açıldığı için sadece dışarıdan fotoğrafını çekebildik.


Derinkuyu ve Kaymaklı’dan Güzelyurt’a giderken yolunuzun üzerinde Aksaray-Niğde sınırında, termal özelliği ve muhteşem manzarasıyla Narlıgöl (Acıgöl) var. Son yıllarda göldeki su seviyesinin azalmasına bağlı olarak, Narlıgöl kalp şeklini alırken, eşsiz ve romantik görüntüsüyle ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. Narlıgöl'de piknik yapmayacaksanız 10 dakika ayırmanız yeterli...


Ayrıca yine Güzelyurt yolu üzerinde, Gaziemir Köyü içerisinde Kapadokya'nın tek yeraltı kervansarayı Gaziemir Yeraltı Şehri var. Küçük ve şirin bir köy olan Gaziemir'in girişindeki büyük bir meydanda bulunan Gaziemir Yeraltı Kervansarayı 2006 yılı sonlarında keşfedilmiş. Meydana vardığımızda, köy sakinleri meydanın etrafında oturuyorlardı. Geldiğimizi görünce biri hemen yanımıza geldi. Kilitli olan yeraltı şehrinin kapısını 3 TL olan giriş ücretini ödeyerek açtırdıktan sonra gezmeye başladık. Alanı inceledikçe biraz kafamız karıştı çünkü yeraltı şehirlerinde bu tür üstü açık ve rahat girişlere sahip bölümler görmemiştik.

Burası savunma amaçlı kurulmuş bir yeraltı şehri değil, konaklama amaçlı kurulmuş bir yeraltı kervansarayı. Kapalı alanlar develerin bile rahatlıkla girebileceği yükseklikte kazılmış. Bölümler arasında dolaştıkça mutfaklar, tandırlar, hayvanlar için yapılan özel bölümler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Kapadokya'nın diğer yerlerindeki kalabalıktan burada eser yok. Bir nevi kervansaray mantığında yapılmış olan yeraltı şehrinin koridorlarında yürürken sessizlikten ürperebilirsiniz.


Kapadokya geziniz sırasında sizi en çok büyüleyecek duraklardan biri olacak Ihlara Vadisi. Türkiye'nin en büyük kanyonlarından olan Ihlara Vadisi, 14 km’lik uzunluğa ve yer yer 100 metreyi bulan derinliğe sahip. Hristiyanlığın Anadolu’ya yayıldığı yer olarak bilinen vadide yer alan 100 kadar kiliseden, 14 tanesi ziyarete açık. Kısa yürüyüşlerle bu kiliselere ulaşabilirsiniz. Ancak biz dönüş yolunda olduğumuzdan çok yorulduğumuz için merdivenleri çıkamadık ve sadece Kırk Dam Altı Kilisesini (Aziz Georgios Kilisesi) gezdik. Kırkdamaltı Kilisesi’nde Anadolu Selçuklu Sultanı 2.Mesud’un da bir tasviri bulunuyor. Selçuklular, bölgede yaşayan Hristiyanlara karşı hoşgörülü davranmış ve himayelerine almışlar. Ihlara Vadisi, Selime’de, Selime Katedrali’nde sona eriyormuş ancak biz yorgun olduğumuz için oraya gidemedik. Ihlara Vadisi’nde yürüyüş yapacaksanız, Ihlara kasabasına ulaşmadan önce Belisırma tabelasından dönerek, Ihlara vadisi içindeki Belisırma köyüne aracınızla inerek burada yürüyüş yapmanızı ve tekrar aracınızla yukarı çıkmanızı tavsiye ederiz. Yoksa, yukarıdan vadi tabanına yaklaşık olarak 400 basamakla inmeniz gerekiyor. Ayrıca vadi içindeki Melendiz Çayının kenarında ağaçların gölgesine yerleşmiş lokantalarda tarihin ve doğanın içinde bir şeyler yemeniz içmeniz de mümkün ancak çok kalabalık. Eğer vadi yürüyüşü için zamanınız yoksa, vadiyi tepeden görmek için Ihlara kasabasında vadi başına aracınızla giderek tepeden fotoğraflar çekebilirsiniz. Gerçekten görülmeye değer bir yer...

Ankara'ya dönerken Türkiye'nin en büyük 2. gölü ve tuz ihtiyacının %40'ının sağlandığı Tuz Gölüne uğramasak olmazdı :) Tuz Gölü, çevresindeki küçük göl ve bataklıklarda yaşayan kuş varlığı ile birlikte Türkiye’nin en zengin havzalarından biri.

Kapadokya gerçekten sürprizlerle dolu. Sıkıcı olmaması ve sürprizleri bozmaması açısından birçok yeri özet olarak geçtik. Gezdiğimiz yerlerin incelemesini yaparken az fotoğraf koymaya gayret ediyoruz ki, orayı ziyaret ettiğinizde zaten bildiğiniz bir yerde geziyormuş hissine kapılmayın.

Gafil gitmeyin, herkesi arkadaş etmeyin, yürüyün, Allah asan (kolay) getire...

2 yorum:

  1. Buralar benim memleketim; okumaya buradan başlamayı tercih ettim, gören gözünüze, hisseden yüreğinize, böyle güzel dile getiren kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil