28 Haziran 2022

Seyit Battal Gazi'nin Şehri: Eskişehir Seyitgazi

Seyitgazi, Eskişehir'in yaklaşık 40 kilometre güneyinde yer alan küçük bir ilçesi. Konum olarak Kütahya ve Afyonkarahisar’a da yakın bir yerde. Bölgedeki ilk yerleşimin milattan önce 3000 yıllarında olduğu düşünülüyor. Bir dönem Bizans İmparatorluğu hakimiyetinde olan bölge daha sonra Osmanlı’ya geçmiş. Mimari olarak da Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyor. Osmanlı hakimiyeti altındayken buraya çok sayıda Türkmen halkı yerleştirilmiş ve zamanla da Türkmen Köyü olarak anılmaya başlanmış.

Seyitgazi ismini, Arapların İslamiyeti Anadolu'ya yaymak üzere Bizans İmparatorluğu'na karşı verdiği mücadelelerin birinde şehit düşen Battal Gazi'den almış. İlerleyen dönemlerde bölgeye Seyyid Battal Gazi Külliyesi yaptırılmış. Külliye günümüzdeki durumunu Osmanlı döneminde almış, 1511-1517 yıllarında buraya medrese, aşevi, fırın, Bektaşi tekkesi ve soğuk hava deposu gibi binalar eklenmiş. Seyitgazi bir zamanlar Anadolu ve Balkanlardaki Kalenderilerin merkeziymiş. 16. yüzyılda Kalen­deri merkezi olmaktan çıkan külliye Bektaşi tekkesine dönüşmüş ve Alevi-Bektaşilerin önemli merkezlerinden biri olmuş.

Seyitgazi’ye vardığımızda, hemen karşıda bir tepe görüyoruz. İlçe, bu tepenin alt bölümüne kurulmuş. Seyyid Battal Gazi Külliyesinin bulunduğu Üçler Tepesi modern yerleşimi kuş­bakışı seyrediyor. Üçler Tepesi’nin Frigler zamanında da kutsal bir yer olduğu sanılıyor. Burada pagan dönemde inşa edilmiş bir tapınak olduğu varsayılıyor, Hıristiyan­lıkla birlikte tapınak bir manastıra dönüşmüş. Selçuklular manastırın bazı yapılarını da kullanarak külliyenin temelini atmış. Önce, bu tepenin bulunduğu yere yani külliyeye gidiyoruz.

Seyyid Battal Gazi Külliyesi, yerleşimden daha yüksekte, bir tepe üzerinde kurulmuş. Tepeye vardığımızda bir otopark görüyoruz. Aracımızı burada bırakıp, ağaçlar altındaki külliyenin merdivenlerinden yukarı çıkıyoruz. Türbenin bulunduğu yere vardığımızda, üstü açık bir avlu bölümü ve kurşun kaplama kubbeler karşılıyor bizi...

Seyyid Battal Gazi Külliyesi kapalı bir avlunun etrafına dizilmiş yapılardan oluşuyor. Külliyenin merkezinde Battal Gazi'nin türbesi ve cami yer alıyor.

Seyyit Battal Gazi, Anadolunun Müslümanlar tarafından fethinin ilk yıllarında mücadele etmiş bir İslam komutanı. Adı dilden dile, ünü kuşaktan kuşağa yayılan halk kahramanı Seyyid Battal Ga­zi’nin kimliği hakkında farklı bilgiler bulunuyor. Ancak babasının Malatya Serdarı Hüseyin Gazi olduğu ve 680 yılında Malatya’da doğduğu görüşünde birleşiliyor. An­nesi Saide Hatun, eşi Zeynep Hanım ve iki oğlunun mezarları, daha önce gittiğimiz Battalgazi yani Eski Malatya’da. Onun peygamber soyundan geldiği, atalarının İmam Cafer, İmam Zeynel Abidin yoluyla İmam Hüseyin’e, dolayısıyla da Hz. Ali’ye ulaştığı ve bu nedenle “Seyyid” olduğu kabul ediliyor. Battal adını yiğitliği ve cesareti nedeniyle, Gazi unvanını da savaşlarda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı aldığı sanılıyor. Seyyid Battal Gazi’nin Arapların Anadolu seferlerine ve İstanbul kuşatmasına katılıp birçok kahramanlıklar gösterdiğine inanılıyor. Battal Gazi'nin 740 yılında Arap ordularıyla Bizanslılar arasında yapılan Afyon savaşına katıldığı, Mesih Kalesi önünde yapılan çarpışmada öldüğü ve vasiyeti uyarınca Seyitgazi’deki Üçler Tepesi’ne gömüldüğü kabul ediliyor.

Battal Gazi Türbesi ilk olarak 1. Gıyaseddin Keyhüsrev bin Kılıç Aslan zamanında 1207-1208 tarihinde yaptırılmış, 16. yüzyılda bugünkü türbe binası inşa ettirilmiş. Sekizgen planlı türbe yüksek bir kasnak üzerine oturan kurşun kaplama bir kubbe ile örtülü...

Semahanenin batısında yer alan türbeye dışa taşıntılı dikdörtgen portal ortasındaki kapı açıklığından giriliyor.

Portal iç içe silmelerle kuşatılmış. Portal alınlığında dikdörtgen bir pano var.

Türbe içerisinde, büyük olanı Seyit Battal Gazi'ye ait iki lahit yer alıyor. Battal Gazi'nin sandukası tam 8,5 metre uzunluğunda, yanı başında da Battal Gazi'nin dillere destan aşkı kral kızı Elenora’nın sandukası var.

Bizans kralının kızı Elenora, Seyyit Battal Gazi'ye aşık olup Müslüman olmuş. Bizans ile yaptığı savaşta yaralanan Seyyit Battal Gazi'ye yardım ederek onu bir mağaraya saklamış. Seyyit Battal Gazinin burada şehit olması üzerine o da üzüntüden oracıkta vefat etmiş.

Türbenin batı cephesindeki pencere alınlığında Arapça kitabe yer alıyor.

Seyyit Battal Gazinin yanında yer alan Kardeşler Türbesindeki iki mezarın, Seyyit Battal Gazi Külliyesinin tamir ve onarımında görev almış iki kardeşe ait olduğu sanılıyor. Rivayetlere göre bu iki kardeş 16. yüzyılda yaşamış olan Mihaloğlu Ahmet ve Mehmet Bey imiş.

Yine  bu yapının içerisinde, Kesik Başlar yazan bir türbe yapısı daha var. Seyyit Battal Gazi Külliyesini genişletme çalışmaları sırasında ortaya çıkan başsız insan iskeletleri üzerine hürmeten bu türbe yaptırılmış. Kim oldukları bilinmiyor.

Burada aynı zamanda bir mescit de bulunuyor. Battal Gazi Türbesinin yanındaki mescit ilk olarak Kılıç Aslanoğlu Sultan Keyhüsrev zamanında 1207 tarihinde yaptırılmış. 1512 tarihinde Seyyid Güzelce Hüseyin tarafından yenilenmiş. Kare planlı harim büyük bir kubbe ile örtülü. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmış. 

Mihrap yarım daire nişli. Onarım sırasında bulunan orijinal kalem işleri olduğu gibi korunmuş, orijinal yer döşemesi açığa çıkarılmış. Köşk kısmı piramidal külahlı minber, yekpare taştan yapılmış.

Mescidin yanındaki Çilehaneler, yarım beşik tonoz örtülü dikdörtgen hacimli. Kuzey kapısının tuğla bezemelerinde yıldız, kare, dikdörtgen formlu tuğlalar kullanılmış. Çilehane veya eski ismiyle Halvethane, halvete girilen sessiz sakin yerlere denir. Halvet etmek ise inzivaya çekilip kendi sorularına cevap bulmak, insanlardan soyutlanmaktır.

Buradaki türbelerin bakımını yapan kişiler için ayrılmış olan kare planlı Türbedar Odası, Türk üçgenleri ile geçilen büyük bir kubbe ile örtülü. Kuzey duvarında yuvarlak kemerli dikdörtgen bir niş ile küçük bir mazgal pencere var. Güney duvarında yarım daire formlu sade bir mihrap nişi yer alıyor.

Burada aynı zamanda Seyit Battal Gazi ile birlikte, onun türbesini yaptıran Ümmühan Sultan’ın ve mezarını bulan Çoban Babanın da türbesi de bulunuyor.

Seyit Battal Gazi'nin mezarını bulan, 12. yüzyılın yarısında yaşamış olan Çoban Babaya ait aslı bozulan türbenin üstü ahşaptan temsili bir külah şeklinde üst katta, yeni yapılmış taş bir sanduka ile de alt katta belirtilmiş. Zemini tuğla döşeme. Batı duvarından ahşap bir merdivenle üst kat ile külliyenin avlusuna çıkılıyor.


Söy­lenceye göre Battal Gazi'nin mezarını ölümünden yıllar sonra Çoban Baba (Kutluca) bulmuş. Şimdi türbesi külliyenin içinde bulunan Çoban Baba koyunlarını otlatırken bir mucize sonucu mezarı keşfetmiş.

Bunu duyan Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun (Valide Sultan) 1207-1208 yıllarında Battal Gazi'nin mezarının üstüne türbe ve yanına da bir cami inşa ettirmiş.

Ümmühan Hatun da vasiyeti uyarınca buraya gömülmüş.


Burada aynı zamanda, Seyyit Battal Gazi'nin kabrini buldurup ilk türbe ve camiyi yaptıran Ümmühan Hatun'un hizmetinde bulunan bilge bir hanım olan Kadıncık Ana Türbesi de var.

Türbe ve caminin yapılmasında onun da emeği varmış. Vasiyeti üzerine buraya defnedilmiş.

Türbelerin avlusu oldukça etkileyici bir atmosfere sahip...

Sağlı sollu yer alan türbeler ve lahitler görülmeye değer...


Seyyid Battal Gazi Külliyesi kapalı bir avlunun etrafına dizilmiş yapılardan oluşuyor.

Burada aynı zamanda medreseler de bulunuyor.


Hepsi aynı alanın içinde yer alıyor. 

Baş müderris odası; iki kubbeli, birbirinin içine geçmeli, kare planlı bir yapı. İlk bölümde ortada bir ocak ve sivri kemerli bir niş ile sivri alınlıklı bir pencere bulunuyor. Ocağın taş davlumbazı 4 dilimli bir kemer şeklinde...

Diğer bölümde ise kubbeye istiridyeli tromplarla geçilmiş.

Kuzeyde ortada bir ocak ve iki yanda sağır sivri kemerli birer pencere var.

Kırklar Halife Meydanı, kare planlı kubbeli bir oda. Basık kemerli giriş kapısı dikdörtgen bir çerçeve içinde. Kemer, siyah ve beyaz renkli taşlarla örülmüş.

Bakır kaplı kubbenin ortasında sekizgen gövdeli iki kademeli ve üstü külahlı bir aydınlatma feneri var. Kubbe sivri kemerli tromplarla taşınıyor. Tromplar yanlarda sağır sivri kemerlerle birbirine bağlanmış. Batıda ortada 8 yüzeyli ve sekizgen taş davlumbazlı bir ocak yer alıyor. Zemin tuğla döşeme...

Anlatacağımız son yapı olan kare planlı Aşevi, köşelerde tromplarla geçilen büyük bir kubbe ile örtülü. Kubbe ortasında sekizgen kaideli ve gövdeli, konik külahlı bir aydınlık feneri var. Tromplar sivri kemerli olup birbirine sağır sivri kemerlerle bağlanmış. Batı duvarında, sivri kemerli nişler içerisinde piramidal yaşmaklı 6, kuzeyde ise 2 ocak bulunuyor. 

Doğuda 1, kuzeyde 2, batıda 6 adet tuğla baca var. Bacalar dıştan kubbe kasnağına kadar taş, üstte tuğla örgülü, piramidal külahlı...

Gözünün gördüğünü gönlünün gördüğüne değişirsen
Eyvallah!
Gönlünün gördüğünü gözünün gördüğüne değişirsen
Eyvah Eyvah!


Eğer daha çok vaktiniz varsa aşağıdakileri yapmadan dönmeyin:

» Seyitgazi Külliyesi'ni dolaşmadan
» Bor ve Etnografya Müzesi'ni gezmeden
» Sultan Şücaettin ve Üryan Baba'yı görmeden

Eskişehir'e gelmişken Anadolu’nun Avrupası: Eskişehir yazımızda anlattığımız yerleri gezmenizi ve Sivrihisar'ı da ziyaret etmek isterseniz öncelikle Gönül Dağı: Sivrihisar yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder