3 Eylül 2021

Türkiye'deki Panorama Müzeleri: Bursa, İstanbul, Konya, Gaziantep

Türkiye dev bir kültür tarihine ev sahipliği yapıyor. Bir kültürü tanımanın en iyi yolu ise müzelerden geçiyor. Anadolu, bulunduğu coğrafya itibariyle yaşayan bir müze adeta... Tarih boyunca bu topraklarda var olmuş medeniyetleri keşfederken, aslında kendimizi keşfediyoruz.

Bu yazımızda sizlere Türkiye'deki panorama müzelerinden bahsedeceğiz. Hem de 4 ayrı şehirde; İstanbul, Konya, Bursa ve Gaziantep. Bu yeni müzecilik/sergicilik şekline hayran kaldık. Görsel, işitsel, duygusal, felsefi bir doyum, mühendislik harikası bir zeka ve titiz zamanlama uzmanlığıyla birleşmiş. Bakalım sıradaki panorama müzesi hangi ilimizde açılacak?

Son yıllarda adlarını sıkça duymaya başladık, aslında hayatımıza yeni giren bir terim: Panorama Müzesi. Aslında “müze” demek pek doğru değil belki de. Panorama müzelerini bir görsel şölen, içinde her tür teknik ve sanatsal ekipmanla desteklenmiş büyük bir sergi gibi düşünmek lazım. Yunanca “pan” ve “horama” kelimelerinden oluşan bir tamlama; “bütün görünüm” anlamında kullanılıyor.

DÜNYANIN EN BÜYÜK PANORAMİK MÜZESİ: BURSA PANORAMA 1326 FETİH MÜZESİ


Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi, Bursa'nın Osmangazi ilçesinde yer alan, temeli 15 Eylül 2015’te atılan, 1 Kasım 2018'de ziyarete açılmış tam panoramik bir müze. Giriş ücreti 5 TL. 1326 Bursa Fetih Müzesi, şehrin Osmanlı kentine dönüşümünü yaşatıyor. Küreye çıktığınızda karşınızda Batı, Kuzey ve Doğu uzantısında Bursa ovası, sol tarafta Bursa Hisarı ve ardında Olimpos ya da Keşiş dağı adıyla bilinen Uludağ bulunuyor. İvaz Paşa Camii konumundan 360 derece panoramik fotoğraflardan ve Bursa topoğrafya haritalarından yararlanılmış, 1326 yılının Bursa'sı tasarlanmış. Resmin üzerinde yaklaşık 10 bin insan ve hayvan figürü bulunuyormuş. Işık öyle doğru ayarlanmış ki, asla kendinizi kapalı bir alanda hissetmiyorsunuz. Neredeyse 700 yıl önceye gidip, Bursa Kalesi ve çevresini seyre koyuluyorsunuz. Uçsuz bucaksız gibi görünen bir kubbenin altında, 1326 yılına ışınlanalım:

Tarih 6 Nisan 1326, yer Bursa... Bu topraklar, farklı iki kültürün buluşmasına tanıklık etmektedir. Bir tarafta doğuş aşamasındaki bir medeniyetin temsilcisi "İlk Osmanlılar", diğer tarafta son günlerini yaşamakta olan Doğu Roma, yani Bizans...

Bursa'nın kan dökülmeden el değiştirdiği tarihi buluşma gününü tasvir eden panoramik resimde, ağırlıklı olarak yaşama gücü ve enerjileriyle Oğuz Türkmenleri anlatılmaktadır. Gözlem platformuyla resim arasında bulunan 3 boyutlu alandaki tarihi harabe görselleri ise sembolik bir anlatım olup Türkler Anadolu'ya gelmeden önce bu topraklarda yaşayıp devrini doldurmuş medeniyetleri temsil etmektedir.

Panorama 1326, iki farklı dünyanın tarih sahnesindeki kesişme anının bir fotoğrafı ve bir medeniyet vedaya hazırlanırken, diğerinin tarihe merhaba deyişinin hikayesidir.

Orhan Gazi otağında oturuyor ve karşısında bulunan mor pelerinli Bizans Tekfuru fethedilen Prusia şehrinin anahtarını Orhan Gazi'ye, arkasında sandıklarda bulunan şehrin zenginlikleriyle teslim ediyor. Bizans ileri gelenleri anahtar tesliminden sonra Gemlik üzerinden İstanbul'a gitmek üzere yola çıkıyorlar.
Sembolik Osmanlı çınarı...
Daha önde cirit oynayan Osmanlılar...
Solda arka planda önünden Cilimboz deresi akan Aktimur hisarı... 
Osman Gazi'nin Bursa kuşatmasını başlattığında yaptırdığı hisar, günümüzde Çekirge'de bulunan Çelik Palas Hotel civarında, kalıntıları tamamen yer altında kalmış olan havale kulesidir.


Arka planda Türkmen obası...
Sağda bir çadırın kuruluşunun örneği...
Erguvan ağacı Bursa'nın sembolü...
Orta planda uzaklaşan Bizanslılar...
Bursa tekfurunun arabası...

Bursa ovasına yayılmış Osmanlılar, obaları ve sürüleri...
Osmanlı gittiği her yerde bir pazar kurar, buna da Hayvan Pazarı ya da Halı Pazarı adını verirmiş. Ticaretin önemi, kervana ek olarak, bir pazar alanı ile de gösterilmiş.
Pınarbaşı suyunda balık tutanlar Türkmenlerin göçebe yaşamına örnek olurken, ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" dediği gibi su zenginliği resmedilmiş.


Arkada Uludağ ve zirvesi...
Orta planda pazaryeri, ön planda nekropol ve Pınarbaşı suyu...

Osman Gazi'nin Bursa kuşatmasını başlattığında dağın eteğinde yaptırdığı Balaban Bey Hisarı. Balabancık Hisarı olarak da geçen havale kulesi günümüzde Mollaarap mahallesinde ve sağ duvarının kalıntısı hala mevcut.
Arkada Gökdere Vadisi ve günümüzde de halen etkili akan Gökdere ırmağı...
Orta planda bir kervan... Yakında Türkmenler...


Yeşil bitki örtüsüne baktığınızda Bursa'da görülen tüm ağaçlar temsili resmedilmiş. Sağda Bursa'nın sembollerinden biri olan zeytin ağacı.
Yarı göçebe Türkmenlerin yaşam tarzından, kadınların, erkeklerin ve çocukların sosyal yaşama dair yaptıklarından örnekler görülüyor.
Orta planda ordugah çadırları, askeri birlikler ve bir kervan...


Uludağ eteğinde Orhan Gazi'nin karargahı ve askerleri...
Orta planda askerlerin talim görüntüleri...

Arka planda Uludağ, dağın eteğinde Bursa şehri ve kalesi... Şehrin surlarına paralel akan Pınarbaşı suyu. Anlaşmayla teslim olan ve şehirden ayrılarak Gemlik limanından İstanbul'a gitmeye çalışan Bizanslıların bir kısmı kale kapısından çıkarak öne doğru yaklaşmakta... Kuşatmanın son iki yılı Bizans halkının açlıkla mücadele ettiği bilinmektedir. Ön planda, Türkmenlerin kadınıyla erkeğiyle şehri terk edenlere ikram görüntüleri...

Çıkışta Diriliş Ertuğrul dizisinde giyilen kostümlerin ve kullanılan silahların sergilendiği alanı da ziyaret edebilirsiniz. Mükemmel ötesi bir müze ve sergi alanı, mutlaka ziyaret etmelisiniz.



Panorama Müzeleri içinde en eskisi, İstanbul’daki. Biz de ilk olarak buraya gitmiştik. Giriş ücreti 10 TL. 2009’da Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul'a kazandırılan Panorama 1453 Tarih Müzesi, ‘dünyanın ilk tam panoramik müzesi’ olma unvanını taşıyor. Dünyadaki diğer müzeler, yatay ya da dikey görselleriyle yarım panorama özelliği arz ediyor.

Topkapı Parkı içerisinde yer alıyor. 1453 Tarih Müzesinin inşa edildiği alan anlamlı bir tercihin ifadesi, çünkü müzede resmedilen sahneye tanıklık eden meydana yakın bir noktaya inşa edilmiş​.

Panorama 1453 Tarih Müzesi, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethedişinde kullanılan top sesleri, Mehter Takımı'nın sesi ve Osmanlı atlarının kişnemesinin efekt olarak verildiği sesli panoramik bir müze...

İstanbul’un en güzel mekânları arasında yer alan müze, İstanbul’un fethini yeniden yaşatıyor adeta...


Hadi şimdi de 1453 yılına ışınlanalım:

Tarih 29 Mayıs 1453 sabahı, yer İstanbul... Bu topraklar, İstanbul'un fethine tanıklık ediyor. Fatih Sultan Mehmet ile Osmanlı askerleri şehre giriyor.


Bir renk ve duygu cümbüşünün ortasında, ne yapacağınızı bilemez halde kalakalıyorsunuz.

Resme havan topları, barutlar, fıçılar, kılıçlar, yay ve ok yerleştirilmiş.

Tepedeki bulutlarda da Fatih’in siluetinin gizlendiği söyleniyor. Dikkatli bakanlar, bu ayrıntıyı da yakalayabiliyor.

İstanbul'un fethini daha yakından tanımak istiyorsanız Panorama 1453 Tarih Müzesini mutlaka ziyaret etmelisiniz.




Geleneksel Türk İslam sanatına uygun şekilde inşa edilen külliyenin müstakil bir kısmını Panorama Müzesi oluşturuyor.

Panorama Müzesi, Konya ilimizin merkez ilçesi Karatay sınırlarında bulunan Aslanlı Kışla Caddesi'nde yer alıyor. Konya’yı gösteren anlamına gelen Konyanüma, 13. yüzyıl Konya'sının sosyal yaşantısını, usta sanatçıların hazırladıkları eserleri içerisinde bulunduran panoramik müze ile sergiliyor.

13. yüzyıl panoramik Konya görüntüsü ile o dönemin yaşantısından kesitler sunuyor. Ayrıca, değişik uluslardan olan kimseleri bir araya getiren ve barındıran Konya'da herkesin kardeşçe yaşadığını müşahede etme imkânı oluşturmuş.

211 yıl boyunca Selçuklulara başkentlik yapan Konya; Alaaddin Keykubad Cami ve Külliyesi, Bedesteni ve görkemli camileriyle, hanlarıyla bir medeniyeti Konyanüma ile tekrar gözler önüne serilmiş. Hz. Mevlana'nın bedestende yapmış olduğu sema da bu panoramada yer alıyor.


Panoramik müzeyi ziyaret ederek yüzyıllar öncesindeki Konya’yı görme imkanı yakalayabilirsiniz. Kendinizi farklı bir atmosferde buluyorsunuz, zaman tüneli gibi...


Geleneksel Türk İslam sanatına uygun şekilde inşa edilen külliyenin müstakil bir kısmını 1200'lü yılların Konya'sının canlandırıldığı Konyanüma oluşturuyor.

Müzedeki diğer kısımda, Hz. Mevlana‘nın hayatını tasvir eden resim galerisi ile güzel ve bilgi dolu anlar yaşayabilirsiniz... Hz. Mevlana ve Şems'in bilinen hikayelerinin anlatıldığı ve resmedildiği tablolar ve sahneler etkileyici...


Konyanüma bahçesinde Türkiye’den ve dünyadan 25 Mevlevihanenin maketleri de bulunuyor. Buradaki Mevlevihanelerden Mevlana'nın İzinde: Mevlevihaneler yazımızda bahsetmiştik.

Medeniyetler şehri Konya'nın tarihini daha yakından tanımak istiyorsanız Panorama Konya Müzesini mutlaka ziyaret etmelisiniz.



Son Panorama Müzesi ziyaretimiz, Gaziantep’te gerçekleşti. Burası da İstanbul'daki gibi bir kahramanlık müzesi. Giriş ücreti 10 TL.

11 ay boyunca düşman kuvvetlerine karşı çok çetin bir savunma vermiş, 11 bin yıllık yaşam sürekliliğinin olduğu Gaziantep'e de böyle bir müze yakışırdı.

Millî Mücadele yıllarında Güney Cephesi sınırları içerisinde yer alan Antep, 17 Aralık 1918’de önce İngilizlerin, 15 Eylül 1919’da İngilizler ile Fransızlar arasında imzalanan Suriye Anlaşmasının ardından, 27 Ekim 1919’da da Fransızların haksız işgaline uğramış. Antep, tam 11 ay boyunca düşman kuvvetlerine karşı çok çetin bir savunma vermiş. Ne kahramanlar canlarını hiçe saymış. 

Vatan toprağı, 25 Aralık 1921 günü, büyük zorluklarla kurtarılmış. Şehir, “Gazi” unvanını, bu şanlı savunma sonrası kazanmış.

25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi, şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yılında 25 Aralık 2020'de ziyarete açıldı.

Müzenin ayağa kalkması, yıllar süren zorlu bir çabanın sonucu gerçekleşmiş. 

Panoramik resim konusunda uzman Rus ressam Aleksandır Samsonov, oğlu ve yardımcı bir ekiple uzun süre Gaziantep’te kalmış. 

Oluşturulan danışma kurulu, tarihçiler, bilim adamları, siyaset uzmanları, her bir detayı ince ince planlamışlar. 

Dünyadaki bütün iyi örnekleri gezmişler. 

Öylesine özel bir tarihe, öylesine büyük bir kahramanlığa yakışır, eşi benzeri bulunmayan bir eser bırakmak için gece gündüz çalışmışlar.

14 tablo, 3 tane diorama ve devasa bir panoramik yağlı boya var müze alanında. Yağlı boya 13 metre yüksekliğinde, 120 metre uzunluğunda. Bu devasa yağlı boya tabloya bakarken 25 Aralık 1921 gününe ışınlanalım:

Antep savunmasının her anı tabloda var. Ses ve ışık efektleri, ateş sesleri, bağırmalar, inlemelerle başka türlü bir ortam oluşturulmuş. Birebir o ana, oraya giriyorsunuz. 

Arka plandaki evler, çeşmeler, dağ, bayır da çok gerçekçi...

Adı sanı unutulmuş birçok insan ve olay, bu müzede tekrar hatırlanmış. 

Ayrıca savaş kahramanları Tüfekçi Yusuf, Doktor Mecit Barlas, Nalbant Hasan Çavuş’un ailelerinin bağışladığı savaş yadigarı eşyalar da sergileniyor. 

Tüyleriniz diken diken oluyor, genzinize ne olduğunu bir türlü anlayamadığınız o şey, yine oturuyor.


Aleksander Samsonov ve ekibi tarafından yağlı boya tekniğiyle yapılan “Antep’te İngiliz İşgali” (360x1600cm), “Çınarlı Cephesi Taarruzları” (360x800cm) ve “Karabıyıklı Baskını” (360x800cm) olaylarının anlatıldığı 3 adet diorama ve maket alanıyla ziyaretçilerini karşılayan müze, maket alanıyla özleşerek görkemli bir atmosfer oluşturmuş.

Antep’te İngiliz İşgali ve Zulmü

Karabıyıklı (Karayılan) Baskınında;
20 Ocak 1920'de bir süvari takımı ve bir kısım piyade himayesinde Ayntab'tan Maraş'a hareket eden bir Fransız ikmal kolu, Karabıyıklı köyünden Tulhum ovasına inildiği yerde, düşmanın bu hareketinden önceden haberdar edilmiş olan Karayılan çetesi tarafından baskına uğratılmış.

Çınarlı Cephesi Taarruzları (Şimdiki Çınarlı Camisi ve ortada görünen Katolik Kilisesi arası)


Gazi şehir Antep'in kahramanlık tarihini daha yakından tanımak istiyorsanız Panorama 25 Aralık Müzesini mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder