10 Eylül 2014

İlk Seyahatimiz: Abant, Gölcük, Akkaya Travertenleri


İlk seyahatimizde Ankara’ya yakın bir yere gitmeye karar vermiştik. Dört mevsim doğada zaman geçirip, temiz havayı ciğerlerine çekmek isteyenler için klasik rotalar arasında yer alır Bolu Abant. Yılın hangi dönemi giderseniz gidin, muhteşem bir görsel şölen sizleri bekliyor olacak Abant Gölü ve çevresinde. Uzun kış aylarına girmeden önce sonbaharın keyfine varmak için 9 Eylül 2014 sabahı Abant’a doğru yola çıktık. Birlikte ilk seyahatimiz olduğundan uzun yola çıkmak istemediğimiz için iki günlük bir kaçamak olarak Abant Gölü uygun bir alternatifti. Sabah saatlerindeki keyifli yolculuğumuzun sonunda Abant Gölü’ne vardık. Bu arada Ankara’dan yola çıkacaklar için bir hatırlatma; Abant Gölü için Bolu (Batı) yazan ikinci çıkıştan çıkmalısınız. İkinci Bolu (Batı) çıkışından çıktığınızda Abant kavşağını tam karşınızda göreceksiniz.

Abant Gölü ve çevresindeki güzellikleri görmek için bir gün yeterli olmuyor. Daha uzun ve dolu dolu bir tatil geçirmek isterseniz yazımızı okuyup, güzel bir gezi planı yapabilirsiniz.


Mudurnu ilçesinin sınırları içerisindeki Abant, güzelliği herkes tarafından onaylanmış enfes bir göl. Özellikle sonbahar aylarında, Yedigöller ile birlikte ülkemizin en güzel köşelerinden biri haline geliyor. Abant Gölü yaklaşık 900 metre uzunluğunda. Onu emsallerinden ayıran ise ilkbaharda göl yüzeyini kaplayan ve oldukça nadir bulunan sarı ve beyaz nilüferler. Bu örtü, Abant Gölünün güzelliğine güzellik katıyor. Milli park olarak koruma altına alınmış olan Abant Gölünün etrafında birçok aktivite imkânı bulunuyor. Bunlardan başlıcaları göl etrafında bisiklet, fayton ve at gezileri...


Etrafı yaklaşık 7 km olan Abant Gölünde yürüyüş parkuru da mevcut. Bu parkurda yürürken huzur ve dinginliğe doyacaksınız. Ortalama bir hızda yürürseniz gölün etrafındaki yürüyüşünüzü yaklaşık 2 saatte tamamlıyorsunuz. Bu 2 saatlik yürüyüş boyunca, Abant Gölü size müthiş kareler sunuyor. Bundan dolayı, yürüyüş zamanının üzerine fotoğraf çekerken harcayacağınız zamanı eklerseniz daha iyi olur. Çünkü bu güzelliğe kayıtsız kalamayacak ve yürüyüşünüze fotoğraf çekmek için sık sık ara vereceksiniz.


Gölün çevresi de çam ve kayın gibi onlarca farklı türden oluşan bir orman örtüsüyle kaplı. Öte yandan Yabani Hayatı Geliştirme Sahası olarak adlandırılan bölgede yabani kuşlar ve hayvanlar da mevcut. Çakal, tilki, ayı gibi hayvanlar da bu saha içerisinde hayatlarını devam ettiriyor. Fakat bu sizi endişelendirmesin. Çünkü bu hayvanları göl etrafında görmeniz mümkün değil. Son yıllarda yapılan yol genişletme çalışmaları gölün doğal güzelliğine hançer vursa da Abant hâlâ bölgenin en gözde yerlerinden ve önemli turizm merkezlerinden...


Biz de Abant'ın güzelliğine kayıtsız kalamazdık. Büyük Abant Oteli’ne yerleştikten sonra, göl etrafında yürüyüş yapmaya çıktığımızda pırıl pırıl parlayan göl manzarasıyla karşı karşıyaydık. Bu manzara bizi heyecanlandırmaya yetti, kendimizi göl manzarasına bıraktık ve göl etrafında gezmeye başladık. Göl kenarında sonbaharın son güneşli günlerinden faydalananlar vardı. Yürüyüş yaparken gölün giriş kapısının yakınında bulunan Abant Tabiat Camii yanındaki tamamen ahşap bir binada bulunan Abant Doğal Yaşam Müzesi'ni ziyaret ettik. Abant Gölü’nü dağlardan gelen kar suları ve bir iki küçük dere beslediği için gölün etrafındaki yürüyüş yolundan ormanın içine doğru yöneldiğinizde ayaklarınızı şırıl şırıl akan bu suların içinde bulabilirsiniz.


Ertesi sabah perdelerimizi araladığımızda pırıl pırıl bir sabahla karşı karşıyaydık. Ankara’ya dönerken Bolu’nun çevresindeki gezilecek yerlerden Abant’a yakın olan Akkaya Travertenleri’ne gitmeye karar verdik. Bolu'nun 10 km. güneyinde, Mudurnu yolu üzerinde bulunan travertenler, “Bolu'nun pamukkalesi” olarak görülmeye değer bir güzelliğe sahip. Yemyeşil doğa ile bütünleşen bir manzara sergiliyor. Biraz eksikler olsa da dinlenmek ve piknik yapmak isteyenler için ideal bir yer...

Yola çıktığımızda dönüş için hala zamanımız olduğunu düşünerek, ikimizin de daha önce görmemiş olması nedeniyle, bu doğa harikasını birlikte paylaşmak için Gölcük’e gitmeye karar verdik. Daha sonradan hızımızı alamayıp, Bolu’dan her geçtiğimizde Gölcük’ü ikimiz de tekrar görmek isteyip planımıza dahil edecektik. Gölcük’e Bolu içinden 15 km’lik asfalt yolla sorunsuz çıkılabiliyor. Kışın zorlu bir tırmanış olabilir. Abant Gölü ile kıyaslandığında daha küçük bir göl, gölün çevresi kolaylıkla yürünebiliyor. Kainatın ressamının tuvalinden fırlayan bir manzara karşılıyor sizi. O kadar mükemmel ki…



Ormanın yeşilliği, göle yansıması ve gölün kenarındaki daima bakımlı olan o iki katlı kahverengi ev, hayaller kurmaya ve tefekkür etmeye yetiyor. Biz de bir banka oturup bu anın keyfini çıkartarak yolculuğumuzu sonlandırıyor ve evimize dönüyoruz.

Abant'ın panoramik görüntüleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder